Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi, PEMDER Kurucularından ve 2. Başkanı Prof. Dr. Oğuz Yılmaz, peyzaj mimarlığı hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Peyzaj Mimarlığı mesleğinin yaratıcısı Frederick Law Olmsted’in doğduğu ay olan Nisan ayı her yıl Dünya Peyzaj Mimarlığı Ayı (World Landscape Architecture Month – WLAM), ülkemizde ise 13 Mayıs, Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü olarak kutlanıyor. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası bu günde, her sene Ulusal Peyzaj Mimarlığı Ödülleri düzenliyor. Bu gündem özelinde, Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi, Peyzaj Mimarlığı Eğitim ve Bilim Derneği (PEMDER) Kurucularından ve 2. Başkanı Prof. Dr. Oğuz Yılmaz ile peyzaj mimarlığı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Peyzaj mimarlığı nedir? Farklı disiplinlerle iç içe olması bağlamında, gündeminizde yer alan güncel konular çerçevesinde tanımlar mısınız?
Uluslararası Peyzaj Mimarları Federasyonu (IFLA) peyzaj mimarlığı çalışma alanını; “hem yapılı, hem de yapılı olmayan dış çevre ve mekânların planlanması, tasarlanması, yönetilmesi, korunması ve kalkınmanın sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda araştırma ve uygulamalar yapmak” olarak tanımlamaktadır.
İnsanın varoluşu ile başlayan, yaşadığı mekan ve çevresini işlevsel ve estetik olarak düzenleme isteği, bugün artık ekolojik temeli yanında, sosyal ve felsefi boyutu da olan bir Peyzaj Mimarlığı mesleğini ve anlayışını oluşturmuştur. Bu bağlamda peyzaj mimarlığı nedir sorusuna birkaç yanıt verebilirim;
- Amerika Peyzaj Mimarlığı Derneği (ASLA) tanımına göre: Doğal ve kültürel kaynakları koruma ve yönetme temelinde, kültürel ve bilimsel birikimin (oluşturulacak fiziksel çevrenin işlevsel ve yaşam kalitesini artırma yönünde) yeryüzünde uygulanması kapsamında, doğal ve kültürel elemanların düzenlenmesi, arazinin planlanması, tasarlanması ve yönetimi sanatıdır.
- Uluslararası Peyzaj Mimarları Federasyonu (IFLA) tanımına göre: Dış mekanların ve çevrelerin planlama, tasarım ve yönetimi üzerinde önermelerde bulunan ve araştırmaları yöneten, onun korunması ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini sağlayan meslek sahibidir.
- Peyzaj mimarlığı, doğal, kültürel ve sosyal etmenleri ve aralarındaki dengeleri dikkate alarak ve bilim, sanat, mühendislik ve teknolojiyi bir araya getirerek, tüm kentsel ve kırsal alanlarda alan tasarımı, planlaması ve yönetimiyle uğraşan bilim ve meslek dalıdır.
Peyzaj Mimarı tanımları ise şunlardır:
- Peyzajı oluşturan doğal ve kültürel bileşenlerin ve çevrelerin koruma-kullanım dengesi gözetilerek; ekolojik, ekonomik, estetik ve işlevsel ölçütlere uygun olarak peyzaj planlama ve tasarımı, onarımı, korunması ve yönetimi konularında bilim ve sanat temelinde proje, uygulama, danışmanlık, kontrol ve denetleme hizmetleri veren kişidir.
- İŞKUR tanımı: Doğa ve çevrenin ihtiyaçlarını en iyi karşılayabilecek biçimde ekonomik, işlevsel, ekolojik ve estetik ölçülere uygun olarak planlanması, düzenlenmesi, korunması ve geliştirilmesi konularında çalışan kişidir.
Peyzaj mimarlığı ve peyzaj mimarları günümüzde tüm dünya ülkelerinde, küresel ve sosyal sorunlara karşı en etkili önlemleri almaya ve bu sorunların çözümünde en önemli rolü üstlenmeye başlayan bir konuma gelmiştir.
"Peyzaj Tasarımı - Temel Kavramlar ve Tasarım İlkeleri" kitabınızda yer verdiğiniz şekilde; Bir peyzaj mimarının çok yönlü bilgi birikimine sahip olmasının yanında, çevreye bakmayı bilmesi ve çevrede gördüklerini kuramsal bilgi donanımıyla da birleştirmesi gerekmektedir.
Bir peyzaj mimarında olması gereken özellikler nelerdir?
Soruda da biraz değindiğiniz özellik dışında bence en önemli özelliklerden bazıları şunlar olmalıdır;
- Her şeyden önce bir peyzaj mimarı dünyadaki tüm olumsuz gelişmelere karşın, olumlu düşünmeyi ve yaşadığı çevredeki herkese de olumlu duygu ve düşünceleri aktarmayı görev edinmeli. Ancak yanlışlara karşı da dik durmalı.
- Mesleğini yapmak istiyorsa eğitim sürecinde bilgi ile iyi donanmalı. Bu bağlamda meslek odasından ve eğitim birimlerinden yararlanmalı. Dünyadaki diğer eğitim olanaklarını araştırmalı. Her türlü yayını okumalı ve izlemeli.
- Mezun olduktan sonra da eğitimin bitmediğini kabul etmeli ve mesleki alanda kendini geliştirecek her türlü eğitim ve etkinliğe katılmalı. Yeni düşünce ve teknolojileri öğrenmeli ve uygulamalı. Bunun için meslek odası ve meslek derneklerine üye olmalı ve etkin görev almalı.
- Atamız'ın da belirttiği gibi; çalışkan ve üretken olmalı. Hiçbir zaman adalet ve liyakata uymayan işler ve eylemlerde bulunmamalı. Meslektaşları ve çalışanlarının haklarını korumalı ve birlikteliği sağlamalı. Yaptığı her işte ve ortaya koyduğu her üründe meslek ve ahlak ilkelerini sağladığından emin olmalı.
- Sanatın her alanı ile ilgilenmeli ve en az birini yapmalı. Mutlaka kültürel etkinliklere katılarak kendini bu alanda da geliştirmeli.
- Diğer mesleklerden insanlarla ilişki kurmalı, görüş almalı ve vermeli, eleştirmekten ve eleştirilmekten korkmamalı.
- Son olarak; ülkesini ve insanlarını hiçbir ayrım yapmadan sevmeli. Onların çağdaş ve yaşanabilir bir dünyada hak ettikleri gibi yaşamalarını sağlamak için sağlıklı, yeşil ve sürdürülebilir ortamlar sağlamalı.
Ülkemizdeki peyzaj mimarlığı eğitimini yurtdışı ile karşılaştırarak değerlendirir misiniz?
Peyzaj Mimarlığı, ekolojik öncelikli olarak, tasarım ve planlama alanında çalışmalar yapan, projelendirme ve uygulama hizmetleri veren bir bilim ve meslek alanıdır. Ancak ülkemizde Peyzaj Mimarlığı eğitiminin kökeni araştırıldığında, tarımsal eğitim veren eğitim kurumları karşımıza çıkmaktadır ve süs bitkilerine dayanmaktadır.
İlk tarımsal eğitim başlangıcı ise, İstanbul’da Mekteb-i Zirai Şahane’nin kurulduğu 10 Ocak 1846 tarihidir. Bu tarih aynı zamanda Türkiye’de tarımsal eğitim-öğretimin de başladığı tarih olarak kabul edilmekte ve her 10 Ocak’ta kutlanmaktadır.
Avrupa ve özellikle Amerika’da ise çok daha önce doğrudan peyzaj mimarlığı mesleğini yaşama geçiren gelişmeler olmaktaydı. 1828 yılında peyzaj mimarlığı terimi Edinburglu Gilbert Laing Meason tarafından ilk kez sanat teorisi kapsamlı bir kitap içinde yapı çevresi düzenleme sanatı bağlamında ortaya atılmıştır. Daha sonra yine Edinburglu olan ve kendisini peyzaj plancısı olarak tanımlayan John Claudius Loudon bu terimin tam karşılığının “peyzaj düzenleme” olduğunu medyada paylaştı. 1863 yılında Frederick Law Olmsted, kendisini Amerika’da profesyonel alanda “Peyzaj Mimarı” olarak tanımlayan ilk kişi olarak ilan etti. Bu nedenle Olmsted günümüzdeki anlamıyla peyzaj mimarlığı mesleğinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. 1899 yılında ise ilk peyzaj mimarlığı meslek örgütleri olan “Amerikan Peyzaj mimarları Topluluğu (ASLA)” ve “Uluslararası Peyzaj mimarları Federasyonu (IFLA)” kurulmuştur.
İlk Peyzaj Mimarlığı eğitimi ise Amerika’da 1900 yılında, Olmsted’in oğlu, Frederick Law Olmsted Jr., tarafından Harvard Üniversitesi’nde, Avrupa’da ise 1919'da Norveç'te kuruldu, bunu 1929'da Almanya izledi.
Türkiye’de “süs bitkileri ve yetiştiriciliği” bağlamında peyzaj mimarlığı eğitimin temeli 1930 yılında açılan “Ankara Yüksek Ziraat Mektebi”, eski adı “Numune Çiftliği” olan binalarda eğitim-öğretime başlamıştır. Bu okul daha ilk mezunlarını vermeden 1933 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne dönüştürülmüş, Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri ve İsmet İnönü’nün destekleri ile Cumhuriyet’in 10. yılında Ankara Dışkapı semtinde, projesi Ernts Egli tarafından yapılan yeni binasında (bu günkü Ziraat Fakültesi) 30 Ekim 1933’te eğitim-öğretime açılmıştır. Bu enstitünün “Meyvecilik Bağcılık ve Bahçıvanlık Enstitüsü” altında yer alan “Tezyinat Nebatları ve Fidancılık Şubesi” gelecekteki Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nün kökenini oluşturmuştur. Ülkemizde Peyzaj Mimarlığı eğitim-öğretiminin kurucusu Sadri Aran ve bölüme katkıları olan Muttalip Uslu bu dönemde yetişmişlerdir.
1946 yılında Ankara Üniversitesi'nin kurulmasından sonra Ziraat Fakültesi olarak Ankara Üniversitesi adı altında yer almış, daha sonra ‘’Bölüm’’ sisteminin kabulünden sonra Bahçe Bitkileri Yetiştirme ve Islahı Bölümü’nü oluşturan kürsülerden biri olan ‘’Bahçe Mimarisi ve Ağaçlandırma Kürsüsü’’ adı altında eğitim-öğretim sürdürülmüştür. 1968 yılında Bahçe Mimarisi ve Ağaçlandırma Kürsüsü, Peyzaj Mimarlığı Bölümü adını alarak tarihimizdeki ilk Peyzaj Mimarlığı Bölümü unvanını kazanmıştır. Böylece resmi adı “A.Ü. Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü” olarak 1968 yılında eğitime başlamış ve ilk mezunlarını bölüm adı belirtilerek 1973 yılında vermiştir.
Bu süreçlere baktığımızda Amerika ve Avrupa’da başlayan peyzaj mimarlığı eğitimlerinin doğrudan kendi alanında ve daha çok planlama ve tasarım ağırlıklı olarak geliştiğini, oysa ülkemizde Ziraat Fakülteleri altında ve önce tamamen süs bitkileri ve yetiştiriciliği ağırlıklı, daha sonra da mühendislik ağırlıklı olarak geliştiğini görürüz. Sadri Aran ve sonrasında mesleğe büyük katkı koyan Yüksel Öztan ve Günel Akdoğan ile Amerika ve Avrupa eğitimleri bağlamında peyzaj mimarlığı eğitiminin de planlama ve tasarıma yöneldiğini görürüz.
Günümüze gelinceye kadar benim de yapılanmalarında yer aldığım; PEMAT (Peyzaj Mimarlığı Akademik Topluluğu) ve PEMKON (Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanları Konseyi) toplantı kararları ile Amerika ve özellikle Avrupa eğitimlerine uyumlu (akredite) bir eğitim yapılanması öngörülmüş ve son yıllarda planlama ve tasarımın gereği olan; Plancı ve Tasarımcı yetiştiren tüm eğitim birimlerinin (Şehir ve Bölge Planlama, Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı) içinde birlikte yer alacağı bir fakülte yapılanmasına hızla geçilmeye başlamıştır.
Peyzaj Mimarlığı eğitiminin bu doğru yapılanması doğal süreçler ve ekolojik yaklaşımlardan, küresel sorunlardan, sosyal ve ekonomik gerekliliklerden kopmadan, yaşanabilir çevreler/mekanlar oluşturmaya ve bunları sürdürülebilir bakış açısıyla korumaya yönelik olarak devam etmelidir.
PEMDER’in (Peyzaj Mimarlığı Eğitim ve Bilim Derneği) 4. yaşını kutladınız; yapısı ve faaliyetlerinden bahseder misiniz?
Türkiye’de 1966 yılında Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü'nde kurulan “Peyzaj Mimarisi Derneği” bu alanda kurulan ilk dernektir. 1994 yılında “Peyzaj Mimarları Odası” kurulması sırasında bu dernek kapatılarak işlevine son verilmiştir. Daha sonrasındaki yıllarda yine bir dernek kurulması hep gündemde yer almıştır.
Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü önerisi ve öncülüğünde ülkemizdeki tüm bölümler arasında işbirliği ve eşgüdüm sağlamak ve sorunları tartışmak amacıyla yılda bir kez toplanmak üzere “kurulma düşüncesini ortaya attığım” 1997’de oluşturulan PEMAT, zaman içinde daha çok sosyal ilişkileri güçlendirme ve yöreye katkı amacını güden bir yapıya doğru evrildiğinden, Peyzaj Mimarlığı eğitim ve bilim alanında daha hızlı ve doğru gelişmeler sağlanması ve gündeme gelen sorunların düzenli olarak ele alınabilmesi amacıyla 2009 yılında, yine kuruculuğunda rol oynadığım Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanları Konseyi (PEMKON) kurulmuştu.
Gerek PEMAT toplantılarında ve gerekse PEMKON çalışmaları kapsamında her zaman dile getirilen bir konu kurumsallaşma olmuştur. Her iki yapılanmanın da bir işbirliği/eşgüdüm platformu niteliğinde gönüllülük çerçevesinde olması ve yasal bir statüsünün bulunmaması, bilimsel ve mesleki alanımızdaki çalışmaların etkinliğini olumsuz yönde etkilemiştir. İşte bu gereksinimden hareketle, 2017 yılındaki 16. PEMKON toplantısında, kurumsal bir çatı altında daha etkin bir şekilde çalışabilmek için; Peyzaj Mimarlığı Eğitim ve Bilim Derneği (PEMDER) isimli bir derneğin kurulması kararı alınmıştır. Bu karardan hareketle kuruluş çalışmaları Dernekler Yasası mevzuatına uygun olarak yürütülmüş ve 15 Ocak 2018 tarihinde Peyzaj Mimarlığı Eğitim ve Bilim Derneği (PEMDER) adıyla resmen kurulmuştur. Derneğimizin ekonomik ilişki ve işlemlerini yürütmek üzere iktisadi işletmemiz de resmen 16. 02 2019 tarihinde kurulmuştur.
Kurucu üyeliğini üstlendiğim ve yönetiminde yer aldığım PEMDER’in amacı; Türkiye’de Peyzaj Mimarlığı eğitim öğretiminin, araştırmalarının ve Peyzaj Mimarlığı mesleğinin gelişmesine, bilgili, becerili, araştırıcı meslek mensuplarının yetiştirilmesine, akademik işbirliğine, öğretim programlarının akreditasyonuna katkıda bulunmaktır. Şu anda birçoğu bölüm başkanı ve öğretim üyesi olan, meslektaşlarımızın da yer aldığı 200’den fazla üyesi bulunmaktadır.
Derneğimizin hedefleri de şunlardır:
- Peyzaj Mimarlığı alanındaki eğitim-öğretim ve araştırmaların etkili ve verimli bir şekilde yapılmasını sağlamaya yönelik çalışmalarda bulunmak,
- Yeni öğretim programları oluşturma, geliştirme ve uygulamaya olanak sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak,
- Peyzaj Mimarlığı öğretim programlarını üniversitelerin başvurusu üzerine değerlendirmek, akredite etmek,
- Eğitim-öğretim, değerlendirme, akreditasyon ile ilgili ulusal ve uluslararası kurumlar, dernekler, meslek örgütleri ve akreditasyon kuruluşları ile işbirliği yapmak yer almak.
Bu hedefler bağlamında derneğimize akredite olmak üzere başvuran 5 üniversitenin peyzaj mimarlığı bölümü, kurullarımızca değerlendirilmiş ve Türkiye’de ilk kez peyzaj mimarlığı bölümlerinin öğretim programları ulusal akreditasyon almıştır.
Akreditasyon 2010 yılından beri gündemimizde, bunun faaliyete geçmesi için PEMDER gibi bir derneğin olması gerekiyordu. 2015 yılında Yüksek Öğretim Kurumu bünyesinde “Yüksek Öğretim Kalite Kurulu” oluşturuldu. Bu kurum Türkiye’deki akreditasyon açısından etkili tek kurumdur. Biz bu kurumdan peyzaj mimarlığı alanında “Ulusal Akreditasyon Ajansı” yetkisi aldık. Bu çok önemli bir başarı. Şu anda 16 tane akreditasyon ajansı var fakat yüzlerce eğitim programı var Türkiye’de, bunlardan birisi peyzaj mimarlığı. Mimarlık disiplinleri arasında bu başarıya sahip olan tek disiplin peyzaj mimarlığıdır. Bu başarı derneğimiz açısından büyük bir başarıdır, aynı zamanda eğitim kalitesi açısından da oldukça önemlidir.
PEMDER’in faaliyetlerinden bir diğeri ise Bilimsel Dergi'dir. Peyzaj mimarlığı alanında çok ciddi bir yayın eksikliği vardı, PEMDER bilimsel dergilere iki ekleme yaptı; birisi “Peyzaj Araştırmaları ve Uygulamaları Dergisi” diğeri “Peyzaj-Eğitim, Kültür, Sanat ve Dergisi”. Bilimsel bilginin geniş kitlelerle paylaşımı açısından önemli bir adım oldu.
Bugüne kadar pek çok konferans, kongre, toplantı, söyleşi programlarımız oldu. Akademik ve mesleki yanlışlara dikkat çektiğimiz çalışmalarımız var. Gerekli başvuruları yaptık ve bazılarından sonuç da aldık ama en önemlisi bu konulardaki hassasiyetimizdir. PEMDER olarak peyzaj mimarlığına ilişkin her konuda bilgi topluyor, görüş oluşturuyoruz. Bu konuda meslek alanımızdaki öğrenci, öğretim elemanı ve meslektaşlardan çok sayıda övgü alıyoruz.
Söyleşilerimizin program ve düzeninden sorumlu olarak bunların büyük ilgi çektiğini ve yarar sağladığını söyleyebilirim. Özellikle genç nesiller, peyzaj mimarlığı mesleğinin ülkemize nasıl geldiğini kimlerin öncü olduğunu bilmiyorlardı, onlarla emekli öğretim üyelerimizi, meslektaşlarımızı buluşturduk. Türkiye’de peyzaj mimarlığının geçmişi ile ilgili çalışmalar yapmaya başladık. Hayatta olmayan hocalarımızla ilgili topladığımız bilgileri, çıkardığımız bültende yayınlıyoruz. Söyleşileri daha sonrasında yazıya da döküyoruz, sonraki hedefimiz bunu bir kitap halinde yayınlamak.
Ayrıca uluslararası söyleşi programları başlattık. Uluslararası ölçekte peyzaj mimarlığında ön plana çıkan isimlerle söyleşiler düzenlemeye başladık. Amerika ve Avrupa’dan konuklarımız oldu, Ayrıca sektörle de söyleşilerimiz var ve bu bağlamda onlarca meslektaşımızla çok yararlı söyleşiler yaptık.
Tüm bu bilimsel ve mesleki uğraşlarımız medya aracılığı ile büyük kitlelere ulaşıyor. Böylece temel amaçlarımızdan olan; mesleki ve bilimsel aydınlatma, dayanışma, örgütlenme ve birleşmeyi sağlamak yönünde olumlu gelişmeler sağlıyoruz.
Bu yaz, yürütücülüğünüzde düzenlenecek “Tarihsel Çevrelerde Peyzaj Tasarımı Eğitimi’nden bahseder misiniz?
Tübitak destekli bir eğitim programı olan “Tarihsel Çevrelerde Peyzaj Tasarımı Eğitimi” aslında yaptığımız 3. Tübitak destekli eğitim olacak. 4 ve 5. eğitimler de hazırlanıyor. İlk iki eğitim engelli bireyler için tasarıma yönelikti, bu eğitim ise yine tasarım alanında ve tarihsel alanlara yönelik. Ülkemizin tarihsel alanlar açısından zengin bir kenti olan Edirne çalışma alanı olarak belirlendi. Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Kırklareli Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim kadrosu ve diğer üniversitelerden öğretim elemanları, Türkiye’nin peyzaj mimarlığı bölümlerinden seçilen başarılı 20 öğrenciye uygulamalı olarak eğitim verecek. Eğitim programının yürütülmesine üniversite yönetimi dışında, Valilik ve Belediye Başkanlığı katkıları da olacak. Ortaya çıkan proje ve dokümanlar öğrenciler yanında onlara da katkı sağlayabilecek.
Bu eğitimlerin bilimsel ve mesleki katkıları yanında, değişik yerlerden gelen öğretim elemanları ve öğrenciler arasında iletişim ve etkileşim sağlaması, yeni bağlantılar ve dostluklar oluşturması da çok önemli. Böylece faklı uygulamalar, bakış açıları ve kültürlerin de kazanılması sağlanıyor.
Son dönemde özellikle yerel yönetimlerin açtığı kentsel tasarım yarışmalarını takip ediyoruz. Kentsel tasarım ve peyzaj disiplinlerinin birlikte çalıştığı bu projeler ve uygulanabilirlikleri konusunda düşünceleriniz nelerdir? 100 yıldır tasarlayamadığımız kentler ve bu konudaki öngörülerinizi, sürdürülebilirlik çerçevesinde paylaşır mısınız?
Planlama ya da tasarım kendi alanları dışından da oldukça farklı alanlardan beslenen ve gelişen alanlardır. Bu alanlara yönelik yarışmalar öncelikle bu meslekler arası birlikteliği sağladığı için yararlıdır. Planlama ve tasarım yarışmaları ülkelerin bu alanlarda çalışan bilim ve meslek insanlarının bilgi ve beceri düzeylerini ortaya koymaları açısından da bence önemlidir. Elde edilen projelerin uygulanması elbette istenen bir durumdur, böylece yaşam ortamlarımız daha işlevsel ve estetik duruma kavuşacaktır. Ancak uygulanamasalar bile, bilim ve meslek alanındaki yarışmacıları araştırma yaparak güncel bilgi ve teknolojileri izlemeye yöneltmesi açısından da oldukça yararlı bir işlev oluşturur. Özellikle öğrencilere yönelik yarışmalar onlar için büyük bir itici güçtür ve geleceğe ilişkin hedeflerini belirlemede rol oynamaktadır.
Kentlerimizin bugünkü durumlarını yarışmalarla ilişkilendirmek sanırım doğru olmaz. Çünkü bu konudaki en büyük yanlışları karar vericiler yani hükümet ile merkezi ve yerel yöneticiler yapmaktadır. Burada meslek ve bilim insanlarına düşen görev, bu yanlışlara karşı yönetimleri uyarmak ve yanlışların uygulanmasına alet olmamaktır. Özellikle “gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” anlayışı ülkeye ve topluma büyük zarar vermektedir. Yönetimlerin zayıf karakterli ve işin uzmanı olmayan kişilerin elinde olduğu ülkelerde ne yazık ki mimar ve mühendislerin eli kolu bağlanmış oluyor. Kentler bu nedenle plansız ve çarpık gelişme gösteriyor. Toplumsal kültür ve bilincin geliştiği ülkelerde ise bu gibi sorunlar az görülüyor.
Dolayısıyla eğer yaşanabilir ve sürdürülebilir kentler oluşturmak istiyorsak; doğru seçilmiş yöneticiler, iyi yetişmiş mimar ve mühendisler, ahlaklı ve eğitimli bir toplum oluşturmak temel öncelik olmalıdır. Bunun yanında kent ve kırlarımızın korunmasına ve doğru geliştirilmesine kaynak yaratmak ta çok önemli bir etkendir. O zaman bırakın kentleri ülkeler bile güzelleşir. Böylece ülkemizde olduğu gibi çarpık kentleşme ve kırsalın kaybının önüne geçilebildiği gibi toplumsal yükseliş de sağlanır.
Siz de çeşitli kentsel tasarım projelerinde yer alıyorsunuz. Yurtiçi ve yurtdışından güncel peyzaj tasarım projelerine (iyi ve kötü) örnek olarak gösterecekleriniz neler olur?
Ülkemizde peyzaj mimarlığının büyük bir gelişme gösterdiği son 20 yıl içinde, çok yetenekli ve bilgili peyzaj mimarları yetişmiş ve kendilerini önemli projelerle kanıtlamıştır. Planlama ve tasarım yarışmalarında da büyük başarı gösteren bu peyzaj mimarlarının projelerinden burada örnekler vermek, onların yetişmesinde rol oynayanlardan biri olarak bana gurur verir. Ancak kendilerinden bunları istemek ve buraya koymak, bu söyleşiyi hazırlama sürecine yetişmezdi. Bu nedenle söyleşiyi okuyanlara yarışma sonuçlarının görsellerini yayımlayan web sitelerini önereceğim. Çok yararlı olacaktır.
Bunun yanında ne yazıktır ki kötü örnekler de yok değil. 2. sorunuzun yanıtlarında belirttiğim özellikleri içselleştiremeyen bazı plancı ve tasarımcılar çeşitli nedenlerle başarısız proje ve uygulama örnekleri de ortaya koyabiliyor. Zaman içinde bu gibi kişilerin sektörden silinip gideceği bilinmelidir.
Yurtdışında ise Amerika ve Avrupa dışında özellikle doğu Asya ülkelerinde peyzaj planlama ve tasarımı eğitim ve meslek alanlarında büyük gelişme var. Doğal yapı ve ekolojiyi daha çok önceleyen ve toplumsal gelişme ve öncelikleri dikkate alan bir anlayış var. Bu çalışmaların başarısındaki büyük etken, ülke yönetimlerinin tüm kademelerinde bu gibi proje ve uygulamalara kaynak yaratılmasıdır.
Son sözler
Günümüzde planlama ve tasarımla uğraşan diğer meslekler yanında, kendi meslek ve bilim alanımızda gelişmiş ülkelerde çok önemli atılımlar, çalışmalar ve yeni bakış açıları gelişmektedir. Küresel sorunların hızla arttığı bu günlerde peyzaj mimarlığı gittikçe önem kazanmakta ve diğer meslekler arasında öne çıkmaktadır. Özellikle iklim, çevre, enerji ve toplum odaklı sorunlar peyzaj mimarlığını ve peyzaj mimarlarını zorunlu kılmakla birlikte, onların sorumluluklarını da büyük ölçüde arttırmaktadır.
Bu bağlamda ülkemizde Peyzaj Mimarlığı eğitimi ve meslek alanındaki geleceğe ilişkin öngörü ve beklentiler, yalnızca ülke koşulları göz önüne alınarak değil uluslararası gelişmeler ve gereksinimler dikkate alınarak oluşturulmalıdır. Öğretim elemanlarımız ve meslektaşlarımız kendilerini bu gelişmelere koşut olarak sürekli yenilemeli, edindikleri bilgi, deneyim ve yöntemleri hızla öğrencilerine aktarabilmelidir.
Peyzaj Mimarlığının küresel yaşam ortamlarını sürdürülebilir kılma ve toplum yararı odaklı yaklaşım felsefesi, hiçbir zaman müşteri odaklı piyasa beklentilerine bağlı bir yaklaşıma dönüşmemelidir. Böyle bir yaklaşım, eğitim ve meslek alanımızın kendini kabul ettirmesi ve varlığını sürdürmesi açısından büyük bir tehlikedir.
Ayrıca bilim alanında özellikle son yıllardaki bilimsel değerlendirme yöntemlerindeki yanlış gelişmeler, bilimsel araştırma veya çalışmaları herhangi bir şekilde yalnızca “puan toplama” ve “unvan alma” yarışına çevirmiştir. Eğitim-öğretimin, bilim alanının ve toplumsal beklentilerin göz ardı edildiği bu yaklaşım ortak akıl oluşturularak tartışılmalı ve en kısa sürede düzeltilmelidir.
Tüm bunların sağlanmasında kişisel ve toplumsal ahlaki değerlerden uzaklaşmamak temel zorunluluktur.
Gelişmiş ülkeler içinde yer almak istiyorsak, Cumhuriyetin ilk yıllarında başarıldığı gibi, ülkemizde toplumsal bir seferberlikle, bilim ışığında ve etik değerlerden uzaklaşmadan yeniden bir eğitim/kültür hamlesi yapılması gerekmektedir. Her alanda olduğu gibi bilim alanında da üretken olmak gerekmektedir, çünkü bu bir “gelecekte var olma” savaşımıdır.
Burada biz peyzaj mimarlarına da çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Gelecekte ulusal alanda güçlü bir meslek olarak hak edilen yere ulaşmak ve uluslararası alanda söz sahibi olmak için az zamanda çok ve büyük işler yapmak zorundayız.