TMMOB yasasını değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri, yapılan düzenlemeyi Gezi parkı direnişi sebebiyle ‘intikam yasası' olarak niteledi.
"Oda'nın denetimi proje onay sürecinden ibaret değil"
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan, Taksim Dayanışması temsilcileri arasında yer alan Mimarlar Odası sözcülerinin gözaltına alınma sürecini hatırlatarak, "AKP'nin TMMOB Yasası 'nı çıkartması Gezi Parkı direnişinin rövanşıdır. AKP'nin bu yasayı çıkarmasının altında çok fazla neden de sayabiliriz. Kamuya açtığımız davalar ve kazanımlarımız çok önemliydi. Gelirlerimizi keserek dava açmamızın önünü kesmek istiyorlar. Mimarlar Odası sadece bir tane dava açmıyor, şu an 120'nin üzerinde davamız var. Son olarak 25 bin liraya varan bilirkişi ücretlerini de hesaba kattığımızda Mimarlar Odası'nın bunun altından kalkması kolay değil. Bu yasa ile meslektaşlarımızın Oda'ya gelmesinin önü kesiliyor; Oda artık mesleki denetim yapamaz deniliyor. Mimarlar buna teslim olmayacaktır. Buradaki süreç sadece proje onay süreci değildir. Mimarlar Odası kamusal sorumluluğunun arkasında duruyor ve kent mücadelesini hem mesleki haklar hem kent açısından yerine getiriyor." dedi.
"Mesleğimizi halkın hizmetine sunma kararlılığımızı hiçbir yasa değiştiremez"
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan ise yasanın Gezi Parkı direnişine karşı "bir intikam yasası" olduğunu söyledi. Candan, "Gezi Parkı direnişini hazmedemeyen hükümetin, aktörlere yönelik intikam yasası sürpriz değil. Dün gece yarısı operasyonu ile çıkartılan bu yasa, sokaklardaki, parklardaki insanların demokrasi ve özgürlük çığlığını duymak istemeyen hükümetin intikam yasasıdır. Biz bu direnişin aktörüyüz, yüreğimizdeki mücadele azmini, mesleğimizi halkın hizmetine sunma kararlılığımızı hiçbir yasa, hiçbir baskı ve gözaltı süreci değiştiremez. Gezi Parkı direnişinde, Atatürk Orman Çiftliği'nin talanına karşı mücadelede, cephelerin Osmanlı ve Selçuklu tarzında değiştirilmesine, mesleğimizin çalınmasına, parklarımızın meydanlarımızın bizden alınmasına karşı durduk, durmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
"Ev alırken dikkat edin, lakin artık bizim denetimimiz yok"
Hükümetin Gezi olayları başlangıcında bir yönetmelik çıkararak aba altından sopayı 1 Haziran tarihinde gösterdiğini belirten Candan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu yasa TMMOB'ye bağlı tüm meslek odalarını hedef alan bir düzenleme. Mimarların telif haklarının kaldırılmasının ne anlama geldiğini biliyoruz. Muhalif sesleri cezalandırmaya, susturmaya çalışıyorlar. Gelirlerimizi düşürerek sesimizi kısacaklarını sanıyorlar lakin yanılıyorlar. Gezi süreciyle büyüyen dayanışmayı göremeyen bir hükümetin bunu anlaması zor. Artık denetimden yoksun bir yapı üretim süreci ile karşı karşıyayız. Ev alırken dikkat edin, lakin artık bizim denetimimiz yok, depremde yıkılır mı yıkılmaz mı bilemeyiz. Hükümet daha fazla rant için hiçbir şekilde denetim istemiyor. Ama bizim mücadele azmimiz ve yüreğimiz var. Meslek odaları dava açamaz, bilirkişi ücreti ödeyemez, kendilerini ifade edecek bildiri basamaz, kampanya yürütemez zannediyorlar. Hepsinde yanılıyorlar. Artık yeni bir yaşam tarzı başladı. Bu sabah itibariyle bir üyemizin dayanışma bağışı adı altında hesabımıza para geçirmiş olduğunu öğrendik. Bu tam da bunun göstergesidir."
"Telif haklarının yok olması hepimizi ilgilendiriyor"
Candan, hükümete yakın olan, onu onaylayan mimarlara ve mühendislere de seslendi:
"Telif haklarının yok olması hepimiz ilgilendiriyor. Bizim mesleğimiz kamuya ve halka hizmet ediyor. Bugün bir dolu mimar hükümetin peşinden koşabilir, onlarla iyi ilişkiler kurabilir, ihale süreçlerine ve yarışmalarına katılabilir. Ama onların peşinden gidenlerin de telif hakları kaldırılmıştır, bunun farkına varacaklar. Mücadele bitmedi, daha yeni başlıyor. Bütün meslek alanlarını yok sayıp imar faşizmine giden bu süreçte sadece mühendis ve mimarlar durmayacak. Planlama süreçlerinde tüm yetkileri elinde tutan ve belediyeleri de aradan çıkaracak bir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı faşizmi ile karşı karşıyayız. Güvenpark'tan, AOÇ'ye, Gezi Park'ından Haydarpaşa'ya kadar tek yetkili Çevre ve Şehircilik Bankalığı olacak. Bu süreçte bize onurumuzla direnmek düşüyor."
"Denetimi kaldırıyorlar ama bütün süreçleri kontrol etmeleri mümkün değil"
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hakkan ve Candan, yasanın getirdiklerini, mimarların cephesinden özetledi. Hakkan, "Mimarların telif hakları yok edilecek. Melih Gökçek'in bina cephelerini proje müelliflerinin iznini almadan değiştirmesi de telif hakkının yok sayılmasına denk geliyor. Mesleki denetim üyelerimizle ilişkilerimizi düzenler. Şantiye Şefliği gibi kontrol mekanizmasında görev yapacak mimarlar bizden belge alır. Bu kamusal denetimdir. Beş taneden fazla belge alınamaz ama şu an on şantiye için belge alınabiliyor. Yasa, sahte mimarların önünü de açacak. Mimar olmayanlar, mühendis olmayanlar, bir taahhütnameyi belediyeye verip ruhsat alıyor ve o ruhsatla projelere imza atıyorlar. Kentlerimiz güvenli değil, artık herkes mimar mühendis oldu. Odalar, Bakanlık adına kamusal denetimi sürdürür. Bizler kamu kurumu niteliğinde kurumlarız. Bunların hepsi Bakanlığın kendi ayağına kurşun sıkmasıdır. Sicil sistemini bile kontrol etmesi mümkün değil. Sadece Mimarlar Odası değil, Elektrik, İnşaat, Makine Mühendisleri odalarında da ciddi sayıda üye potansiyeli var. Sahte mimarları Bakanlığa bildiriyoruz. Denetimi kaldırıyorlar ama bütün süreçleri kontrol etmeleri mümkün değil. Kendi başları da derde girecek." dedi.
Meslektaşın ürününü denetleme görevini Odaların yaptığına değinen Candan ise şu açıklamalarda bulundu:
"Her mimar projesini çizdiğinde Mimarlar Odası'na getiriyor ve biz denetim yapıyoruz. Bu denetim şu anlama geliyor; öncelikle bu projeyi çizen mimardır, sonra proje kamu yararına mıdır, değil midir? Büyük projelerde Çevresel Etki Değerlendirme raporları hazırlıyoruz. Planlama ilkelerine uygunluğu denetliyoruz: Kentin trafiği açısından uygun mu? Atık sistemleri çevreye zarar veriyor mu? Planlama açısından uygun mu? Rapor hazırlayıp ilgili belediyeye sunuyoruz. Daha da ötesini yaparak, mağdur olacak halka bunları anlatıyor, kamuoyunu bilgilendiriyor ve dava açıyoruz. Bütün bunlar yasa ile ortadan kaldırıyor. Bir ev alacaksanız, sağlam mı değil mi, tasarım hatası var mı, kim yaptı, soramayacaksınız. Deprem sürecinde biliyorsunuz, altı dükkân olan ve bizim disiplinimizde yumuşak kat dediğimiz yapılar yıkıldı. Bunların tasarımını kim kontrol edecek? Hükümet deprem olduğunda bunun derdine mi düşecek. Van'da Adapazarı'nda ne yapabildiğini gördük. Ara denetim sürecini ortadan kaldırarak, yeni bir afet sürecinin önünü açıyor. Gezi Parkı'nda gördüğümüz de aslında denetimi ortadan kaldıran, kontrol edilemez sürece karşı halkın tepkisiydi."
"Artık planları kaçırıyorlar"
Toplantıda AOÇ'deki Temapark çalışmalarına da değinildi. Hakkan konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
"İstanbul yolu cephesinde, 2 milyon 130 bin metrekarelik bir alanda, 29 Mart'ta Çevre Şehircilik Bakanlığı ile yürürlüğe giren koruma amaçlı plana müdahale ederek dava açtık. Melih Gökçek'e tam da yakışan bir ismi var; 'Kingdom of the wild', Türkçesi ile 'Vahşetin Krallığı' . Melih Gökçek'in Amerika'ya gittikten sonra hazırlattığı bir katalog var elimizde. Kataloga göre bu alanda yapılacak olanlar, AOÇ kuruluş kanununa aykırı; ticarethane ölçeğinde alanlar var. AOÇ artık ticari bir mekan ve meta haline dönüşüyor. Davayı yakından takip edeceğiz."
Temapark planlarında bir ilk yaşandığını, projenin internet üzerinden ilan edilmesine karşın planları göremediklerini belirten Candan, "planları kaçırıyorlar" yorumunu yaptı:
"Belediyede planlama sürecinde planlar askıya çıkartılır, gidip izler, internetten takip edersiniz. Yasa ile ilişkisine bakarsak bu, örnek bir plan sürecidir. Planın askıya çıkartıldığı ilanı var ama ortada plan yok. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nde askıya çıkartıldı. Müdürün odasında mı askıya çıkartıldı, bilmiyoruz. Planları görmedik. Sadece gören arkadaşlarımızın incelemesi ve itirazı ile dava açacağız. Artık planlar kaçırılıyor. Yasa ile birlikte, Temapark'taki gibi, planları artık muhtemelen göremeyeceğiz. Başbakanlık Hizmet Binası'nın yapıldığı AOÇ'deki tarihi alanın sit derecesi birinci dereceden üçe düşürülmüştü. Şimdi de sit derecesinin kaldırılacağı duyumunu aldık. Süreci takip ediyoruz. "
Yargıdan emsal artışına fren
Söğütözü'nde yapılması planlanan Ankara Ticaret Odası Fuar ve Kongre Merkezi'nin emsali Büyükşehir Belediyesi meclisinin kararı ile yükseltilmişti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi plan değişikliğini yargıya taşıdı. Mahkeme emsal artışına dur dedi. Mahkemenin hızlı sonuçlandığını belirten Candan, "Ankara Ticaret Odası binası için Belediye meclisindeki kararla emsal dörde çıkartılmıştı. 88 bin metrekarelik yapılaşma koşulu öngörülürken, 5.5 emsal ile yapılaşma 400 bin metrekareye kadar çıkıyordu. Bu plana dava açmıştık. Mahkeme plan değişikliğine yürütmeyi durdurma değil doğrudan iptal kararı verdi." yorumunu yaptı.