'Türkiye Çelik Yolu Olmalı'

mimarizm.com / 24 Eylül 2010
Türkiye'den geçen ve binlerce yıldır 'İpek Yolu' olarak bilinen doğu-batı arasındaki kültür ve ticaret yolunun çağdaş şekliyle 'Çelik Yolu' olması önerisi ve Avrupa Yapısal Çelik Birliği'nin (ECCS) toplantılar sonunda yayımladığı 'İstanbul Deklarasyonu' Çelik Yapılar Haftası 2010 İstanbul'a damgasını vurdu.



Dünyanın farklı ülkelerinden gelen çelik ve çelik yapı üreticileri ile akademisyenlerini buluşturan etkinliğin dördüncü gününde, '11. Yapısal Çelik Günü' kapsamında gerçekleştirilen "Türkiye ve Çevre Ülkelerde Çelik Yapı için Olanaklar" konulu forumda, deprem bölgesi olan ve süratli yapılaşmaya ihtiyaç duyan Türkiye ve komşu ülkelerde, yapılarda çelik kullanımının neden artırılması gerektiği konusunda önemli mesajlar çıktı. Prof. Dr. Gülay Altay'ın moderatörlüğünü yaptığı forumda; Yüksel Tiryakioğlu, Melih Şimşek, Faruk İnsel, Fadıl Demirel ve Günhan Karakullukçu konuşmacı olarak yer aldı.

Prof. Dr. Yardımcı: "Tarihi 'İpek Yolu', 21'inci yüzyılda 'Çelik Yolu' olacak"

Bir yıldır sürdürdüğü Avrupa Yapısal Çelik Birliği Başkanlığı'nı etkinlik sonrası Almanya'ya devretmeye hazırlanan Türk Yapısal Çelik Derneği Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, forumun açılışında yaptığı konuşmada, çeliğin 3000 yıl önce insan hayatına girmiş olduğunu belirttikten sonra "Küreselleşen dünyada, vazgeçilmeyecek en önemli olgulardan biri değişim. Bu bağlamda Türkiye, Avrasya, Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi dünyanın çok geniş bir arenasında, değişen ekonomik ve teknolojik dönüşümler değerlendirildiğinde, tarihi 'İpek Yolu', 21'inci yüzyılda 'Çelik Yolu' olacak ve Türkiye de coğrafi konumuyla tarihte olduğu gibi bu yolun merkezinde duracak" dedi.



Demirel, 'Demir Çelik Enstitüsü' Önerisini Yineledi

Karabük Demir Çelik Fabrikaları (Kardemir) Genel Müdürü Fadıl Demirel, Orta Asya'dan beri Türklere 'demirin çocuğu' dediklerini hatırlatarak, "Kimliği demir çelikle özdeşleşmiş bir milletiz. Atatürk'ün onayıyla 1937 yılında ilk demir çelik fabrikasının temelleri atıldı. Türk demir çelik üreticilerinin 38 milyon ton kapasitesi var. 1980'de üretim 3,5 milyon ton civarındaydı. Nihai olarak 27 milyon ton üretim yapılıyor. Bunun 19 tonu uzun ürün, geri kalanı ise yassı üretim. Üretimde Almanya'dan sonra Avrupa ikincisiyiz. Dünya'da 11. sıradayız. Bölge lideriyiz. Bize çevreci olmadığımızı söylerler. Oysa en büyük çevreci biziz. Çelik hurdasını dünyada en fazla biz ithal ediyoruz ve en fazla biz kullanıyoruz. Amerika en büyük ihracatçı, neredeyse dünyayı hurdaya boğacak. Dünya hurda ticaretinin % 20'si bizde" diye konuştu.

Güvenlik ve sağlık istendiğinde herkesin çeliği yanı başında istediğini, ama iş ticarete geldiğinde para kazanılan, rant istenen noktalarda çeliğe paye verilmediğini hatırlatan Demirel, şunları söyledi; "Depremde işler karışır. Parayı yönetenler, lobiler çeliğe güvenirken para kazanmak için çeliğin dışına kaçarlar. Emniyet ve güven istiyorsanız çelik sizi hiç yanıltmaz. Toplumu çeliğin avantajlarından yararlandırmak, çelik kullanımı artırmak ve çeliği daha çok hayatınıza sokmak için koordinasyon sağlayıcı bir yapı öneriyorum: 'Demir Çelik Enstitüsü'. Dünyada örnekleri var. Çeliğin gelişimi bizde küçük meslek gruplarında konuşulur ama realize olmazdı. Bunları hayata geçirebilmek için Türk Yapısal Çelik Derneği çatısı altında bu yapıyı artık kurabiliriz. Bu çalışmanın yapılacağı ve şekillenebileceği yapının öncüsü olacağız. Temellerini birlikte atacağımız ve çelik endüstrisinin de katkılarıyla bölgesel anlamda koordinasyonun sağlanacağı bir enstitü kurarak işbirliği ile koordinasyonu güçlendirerek dünya liderliğini hedefleyebiliriz."




İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :