Uluslararası Basından Bienal Yansımaları
Amber EROYAN
/ 03 Eylül 2010
Venedik'te Güney Kaliforniya rüzgarı
Los Angeles Times'ın eğlenceli kültür sanat blogu Culture Monster'ın yazarlarından Christopher Hawthorne ise, memleketinin bienaldeki temsiliyetini mercek altına aldığı makalesinde, belli mimarların kişisel iletişim ağları üzerinden Los Angeles'ın temsiliyetini nasıl zirveye ulaştırdığını gözler önüne seriyor.
Hawthorne'dan öğrendiğimize göre, bu başatlığı hem panel programında hem de sergi genelinde fark etmek mümkün. UCLA Mimarlık Bölümü Başkanı Hitoshi Abe'nin, panel katılımı konusunda Tom Mayne ile adeta yarıştığını söyleyen Los Angelesli yazar, Amerikan Pavyonu'nun yanı sıra Avusturya Pavyonu'nda ve UCLA iletişim ağındaki Japon mimarlar vasıtasıyla da diğer ulusal pavyonlarda Los Angeles havasının estiğine dikkat çekiyor. Christopher Hawthorne yazısında, Los Angeles iletişim ağına ilişkin şu bilgileri veriyor:
"Amerikan Pavyonu'nda, mimarlık ve şehircilik üzerine fikir üreten UCLA tabanlı cityLAB grubu ile Los Angeleslı mimarlık ofisi Daly Genik'in çalışmaları sergileniyor. En çok Los Angeleslı mimarın hangi ulusal pavyonda bulunduğuna baktığımızda ise hiçbirisi Avusturya Pavyonu'nun yakınından bile geçemez. Bu yığılmanın arkasında Avusturya hükümetinin, ulusal pavyonları için Los Angelesli mimar ve Southern California Institute of Architecture (SCI-Arc) bölüm başkanı Eric Owen Moss'u seçmiş olması yatıyor. Moss'un Viyana ve Viyanalı mimarlarla sıkı bağları var. Dolayısıyla Avusturya Pavyonu'nda, Los Angeles'te çalışan Viyanalı mimarlar ile Viyana'da çalışan Los Angelesli mimarların işlerine yer verdi. Bu da Venedik'teki çevrelerce pavyona şakayla karışık olarak ‘SCI-Arc Pavyonu' denilmesine yol açtı. Bu ilişki ağlarına bir de, Abe-UCLA bağlantısı nedeniyle Los Angeles'te ders vermekte olan Sou Fujimoto ve Yoshiharu Tsukamoto gibi Japon mimarlar da eklendiğinde, bienalin, Güney Kaliforniya bağlantıları ile dolu olduğu sonucu ortaya çıkıyor."

cityLAB'in 'Duck-and-Cover' proje önerisinin renderi. Görsel: latimesblog.latimes.com, © cityLAB.
Sejima'nın eli uğurlu geldi
Venedik Bienali'nin bu seneki kurgusu, Tokyolu mimarlık ofisi SANAA'nın ortağı ve 2010 Pritzker ödülü sahibi Kazuyo Sejima'ya teslim edilmişti. Sejima'nın bienal tarihinde küratörlük için görevlendirilen ilk kadın ve ilk Asyalı mimar olduğunu hatırlatan Christopher Hawthorne, beklentilerin yüksek olduğu mimarlık bienalinin, küratörler açısından kısıtlı zaman ve kısıtlı maddi kaynak gibi zorlayıcı yönlerine dikkat çekiyor ve Sejima'nun bu imtihanı başarıyla geçtiğini savunuyor. Hatta Sejima'nın elinden çıkan 2010 bienalinin, senelerdir düzenlenen en tatmin edici bienal olduğunu da iddia ediyor:
"Genç ve isim yapmış mimarlar ile birlikte bir dizi sanatçı ve film yapımcısının da işlerine yer veren sergi kurnazca kurgulanmış. Bunun yanı sıra, iyimser ve güzel olmak ile ekolojik ve ekonomik problemlere karşı duyarlı olmak gibi zor bir birlikteliği başaran işlere odaklanılmış. 2010 bienali, üstü kapalı olarak; mimarların yeni dev ikonlar veya sanal tasarım fantezileri oluşturmaktansa; mevcut binaları ve şehirleri yeniden yaratmaları, yeniden inşa etmeleri ya da onlara yeni bir gözle bakmaları gerektiği tezini savunuyor. Fakat tüm bunlar, melankolik denebilecek bir incelikle, ne sinizme ne de umutsuzluğa kaçılmadan sunuluyor."
Building Design'dan Oliver Wainwright da, her ne kadar çılgın açılış partileri ve sayısız buluşma ve networking etkinlikleri ile kuşatılsa da 2010 bienalinin bir öncekine göre taze bir sayfa açtığı görüşünde:
"Giardini'deki pavyonların; ‘forumlar', ‘birlikte çalışma alanları' ve ‘kaynaşma odaları'ndaki artış ile, bienalin bu seneki teması olan ‘İnsanlar Mimarlıkta Buluşuyor'a yanıt verdiği görülüyor."
Haber archpaper.com, bdonline.co.uk, latimesblogs.latimes.com ve domus.web.it'den derlenmiştir.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın