Konut Konferansı 2011, günün ikinci anahtar konuşmacısı Stefan Forster'ın, "Yaşanabilir bir kent için mimarlık" temalı sunumu ile sona erdi. Almanya'daki demografik değişimler üzerinden 'boşalan kent' (shrinking city) kavramına değinen Dünya Habitat Ödülü sahibi mimar, ağırlıklı olarak Frankfurt ve Hamburg'da hayata geçirdiği dönüşüm projelerinden örnekler sundu.
1999-2020 dönemini kapsayan nüfus projeksiyonu ile başladığı konuşmasında, özellikle Doğu Almanya'nın önümüzdeki senelerde ciddi bir nüfus azalması ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Forster, yüksek katlı eski yapıların da giderek atıl hale geldiğini söyledi. Köln, Frankfurt, Hamburg gibi Almanya'nın başlıca kentlerinin 'küçülme' (shrinkage) sorunsalı ile karşı karşıya olduğunu sayısal veriler üzerinden doğrulayan Stefan Forster, çözümün bu küçülmeyi organize etmekten geçtiğine değindi.
Stefan Forster, demografik verilerle ilgili istatistiki verilerin ardından; atıl durumdaki eski konut bloklarını, 1920'lerin bahçe şehir tipolojisinden esinlenerek günümüz ihtiyaçlarına göre uyarlayan dönüşüm projelerini aktardı.
Mevcut tipolojiden yola çıkarak, cephenin belli noktalarında kesme-çıkarma ya da eklemeler ile, eski konut bloklarını yepyeni bir görünüme ve yaşam kalitesine kavuşturan Alman mimar, aynı zamanda atıl haldeki kamusal alanları da tekrar aktif bir şekilde kullanılan mekânlara dönüştürdüklerini planlar ve fotoğraflar eşliğinde izleyicilerle paylaştı.
Almanya'daki eski konut bloklarının iki temel sorununu; yapı-avlu arasındaki bağlantıyı yeniden kurarak ve bina girişlerini yenileyerek aştıklarını belirten Stefan Forster, planlar ve cephelerde olduğu gibi bina girişlerinde de farklı tipolojilere gittiklerini söyledi.
Forster, 6 katlı bir binayı yarıya bölerek hem asansör kullanımını azalltıklarını hem de yapıyı geniş teraslara kavuşturduklarını belirterek, bu müdahale ile yeni yapılmış bir yapı görünümüne kavuşan konut bloğunun yeniden yaşamaya başladığını ekledi.
Teknik sorunları olan ağır bir çalışma olarak nitelediği kat eksiltme ile atıl konutlara yeni yüzler yarattıklarını ifade eden mimar, yaşanabilir alanlar yaratmak adına, iç mekânda da mevcut mutfak ve banyoları büyüttüklerini, oturma odası gibi açık alanları genişlettiklerini dile getirdi.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında harap hale gelen Frankfurt'ta her şeye yeniden başlandığını, 'yıkıp yeniden yapmanın' bu kentin tarihinde olduğunu vurgulayan Forster; 'yıkma-yerine koyma' (demolition-substitution) ve 'dönüştürme' (conversion) suretiyle bu kentte hayata geçirdikleri projeleri paylaştı.
"Yıkıp yaptığımız konutlarda yeni olan hiçbir şey yapmadık" diyen Forster, Avrupa kenti ile özdeşleşmiş olan ve kamusal ile özel alan arasındaki bağlantıyı kuran 'kentsel bloklar' ı temel aldıklarını belirtti.
Stefan Forster konumasının son bölümünde, Hamburg'daki eski liman bölgesinde ve tren istasyonu çevresinde gerçekleştirdikleri dönüşüm projelerine değindi. Liman bölgesindeki projede, eski binayı mevcut strüktür ile ilişkilendirmeye çalıştıklarını söyleyen Foster, ikinci projede ise yine basit bir tipolojiye gidildiğini aktardı. Frankfurt'ta hayata geçirdikleri tüm projelerinin 'pasif ev' özelliği taşıdığını vurgulayan mimar, böylelikle enerji maliyetini de sıfıra indirdiklerine dikkat çekti.