Begüm Cânâ Özgür ile "Dokuma" Sanatı

Pınar Ersü, Y. İç Mimar-Aydınlatma Tasarımcısı / 19 Kasım 2022
Halı, kilim ve detaylarında dokuma olan mobilyalar da üreten İç Mimar Begüm Cânâ Özgür, sanatsal bir pratik olarak tanımladığı tasarım çalışmalarıyla İş Dışı'na konuk oldu.

Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden mezun Begüm Cânâ Özgür yüksek lisansına devam ederrken hayatına giren "dokuma"nın deneyselliğe ve inovasyona ne kadar açık bir alan olduğunu deneyimlemiş. Halı dokumasına yenilikçi yaklaşımlarını keşfetmesi ve geleneksel olanın ötesinde yapılabilecekleri hayal ederek şu anda kendi adını taşıdığı atölyesinin kapısını aralamış. Tasarım çalışmalarımı sanatsal bir pratik olarak tanımlayan Begüm Cânâ Özgür ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kısaca seni tanıyabilir miyiz? 

Ben Begüm Cânâ Özgür, kendi adımı taşıyan atölyemden tekstil ve ürün tasarımı faaliyetleri yürütüyorum. Uzun süredir geleneksel bir kültürümüz olan el dokumaları ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Bu alanda geliştirdiğim çağdaş yaklaşımı, köylerdeki geleneksel kadın dokuyucularımızla işbirliği içinde hayata geçiriyorum. Bununla beraber başka firmalara da tasarım hizmeti veriyorum.

Eğitim geçmişinden bahseder misin? Aldığın eğitimin tasarımlarına nasıl bir katkısı olduğunu düşünüyorsun?

2010 yılında Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre tasarımı bölümünden mezun oldum. Üniversitede okurken küçük ölçekli tasarımlar üzerinde çalışmaktan daha çok keyif aldığımı fark ettim. Devamında üç boyutlu ürün tasarımı üzerine Amerika’da Cranbrook Sanat Akademisi’nde yüksek lisans programına başladım. Tasarım pratiğini ne şekilde hayatıma entegre etmek istediğimi, hangi konuların ilgimi çektiğini, bir tasarımcı olarak kendimi nasıl tanımladığımı bu okulun öğrenciyi özgür bırakan yaklaşımı sayesinde keşfettim. Cranbrook’un eğitiminde disiplinler arası keskin çizgiler yok. Bu sayede farklı malzemelerle çalışma fırsatım oldu. Dokumayı da burada öğrendim. Mezuniyetimin ardından bu alanı biraz daha derinlemesine keşfetmek istediğime karar verdim.  

"Shade"

Halı dokumak nasıl hayatına girdi?

Yüksek lisansım sırasında çalıştığım projeleri birebir ölçekte, birebir malzemeler ile çalışarak ortaya çıkartmam bekleniyordu. Tekstilleri tasarıma entegre ettiğim bir projem için dokuma öğrenip o tekstilleri üretmem gerekti. Lif Sanatı departmanından bir arkadaşım bana ipleri boyamayı, tezgahı hazırlamayı ve dokumayı öğretti. Bu süreçten inanılmaz keyif aldım. Aynı zamanda dokumanın deneyselliğe ve inovasyona ne kadar açık bir alan olduğunu deneyimledim. Halı-kilim dokumaları geleneksel bir kültürün ürünleri olarak, doğduğumuzdan beri bulunduğumuz her mekanda hayatımızda. Durum böyle olunca, bu dokumaları geleneksel bağlamından kopuk düşünmek o güne kadar mümkün olmamış. Tezgahın başına oturup, hiçbir şey bilmeyerek, en baştan başladığımda geleneğin çizdiği sınırları henüz tanımıyordum. Bu sayede çok daha yenilikçi yaklaşabildim. Geleneksel olanın ötesinde yapılabilecekler konusunda müthiş bir heyecan duydum. 

"Haze", iç mekan tasarımı: Beliz Görgül Interiors

Hatıralarında ilk halı/kilim tasarımının eskizi ya da ortaya çıkışı ile ilgili bir anı varsa bahseder misin?

En başından beri, tasarladığım kilimler kağıt-kalem ile düşünerek çıkmıyor. Benim sürecim tersten işliyor. Önce tezgah üzerinde özgürce denemeler yapıyorum. Nereye varacağı üzerine kaygılanmadan farklı malzemeler deniyorum, farklı teknikler uyduruyorum. Tasarım fikirlerini bu numunelerden yakalıyorum. Çizimler, eskizler, bu yakaladığım fikirlere daha tanımlı bir form verme aşamasında sonradan devreye giriyor. Atölyemi ilk açtığımda bolca yaptığım denemelerden oluşan ve hala sırası geldiğinde hayata geçirilmek üzere rafta bekleyen fikirler var. İşi öğrendikçe ve işleyen bir sistem oturttuktan sonra başka kaygılar devreye girmeye başlıyor ve o amatör ruhun getirdiği özgünlüğü korumak zorlaşıyor. Şu anda önümdeki en büyük zorluk o amatör ruhu korumaya çalışmak.

"EOS", iç mekan tasarımı: Selen Ünsal

Kendi markan dışında farklı işbirliklerin de oluyor. Onlardan kısaca bahsedebilir misin?

Bu işin çok başındayken, ilk çıkardığım tasarım SHADE, İspanya merkezli bir halı-kilim markası olan Nanimarquina’nın ilgisini çekti ve koleksiyonlarına dahil etmek istediler. Nanimarquina en iyi global tasarımcılarla çalışan, kimliği çok tanımlı olan bir tasarım markası. Bu işbirliği çok başarılı oldu ve bu sayede SHADE çok daha geniş kitlelere ulaşabildi. Şimdi Nanimarquina ile ikinci koleksiyonumuz üzerinde çalışıyoruz, önümüzdeki sene güzel haberlerim olacak. 

Kişiye ya da projeye özel tasarımlar yapıyor musun? Böyle bir talep geldiğinde nasıl bir ön hazırlık yapıyorsun? Konsept ve yaratım sürecinden biraz bahseder misin? 

Mevcut tasarımlarım üzerinden kişiye ya da projeye özgü uyarlamalar yapıyorum. Ne yazık ki projelerin kısıtlı bütçeleri ve zaman kriterleri, projeye özgü yepyeni bir konsept yaratmayı mümkün kılmıyor. Bunun yerine tasarım kriterleri oturmuş olan mevcut koleksiyonlar üzerinden projeye uyacak renk, ölçü, form uyarlamaları yaparak ilerliyoruz. Sanki mevcut koleksiyonun bir adet üretilmiş özel bir edisyonu gibi oluyor. Çok az iç mimar halı ve kilimi mekan tasarımının ana elemanlardan biri olarak değerlendiriyor. Özellikle Türkiye’de iç mimarlar bana ulaştıklarında çoğunlukla bütün mekan tasarımı bitmiş, mobilyalar, kumaşlar seçilmiş, bütçe tükenmiş, mekana yerleşmeye 1 ay kalmış, zemin de boş kalmasın ‘bir halı istiyoruz ama hemen şimdi istiyoruz’ diyorlar. Halbuki, bu süreç tam tersi de olabilir. Halı-kilim, mekanı yaratan ana eleman olarak detaylıca çalışılabilir ve diğerleri bu mekanı tamamlayacak ikincil elemanlar olabilirler. 

"OPTICALS"

Sadece halı/kilim haricinde detaylarında dokuma olan mobilyalar da yapıyorsun bildiğim kadarıyla. Örneklendirebilir misin?  

Dokuma tasarımlarını aslında malzeme tasarımı veya yumuşak yüzey tasarımı olarak da değerlendirebiliriz. Bu tasarımları sadece zemin kaplaması olarak değerlendirmek bence büyük bir potansiyeli çöpe atmak oluyor. Renk, desen, doku çok farklı yüzeylerde insan bedeniyle hem görsel hem de dokunsal bir etkileşim sağlayabilir. Bu fikirler üzerinden yaptığım çalışmalarım var, fakat bunlar kişisel merakımın peşinde yaptığım, henüz ticarileşmemiş olan çalışmalar. Bir yer halısının üç boyuta tırmanarak yer koltuğu formuna dönüştüğü LOTUS bu çalışmalara bir örnek olabilir. Keçe sandalye, düz bir endüstriyel keçenin ortasındaki kesik ile üç boyutlu bir koltuk formunu aldığı bir tasarım. Bu yalın ve minimal koltuk farklı dokumalarla kişiselleştirilebiliyor.

"LOTUS"

“Dokumak” senin için ne ifade ediyor? Bir marka sahibi olmanın kazanç sağlamaktan öte hayatındaki önemi nedir?

Ben kendi tasarım çalışmalarımı sanatsal bir pratik olarak tanımlıyorum. Yaptığım işler ile kendimi ifade edebilmek benim için çok önemli. Çalışmalarımı kendi adımı taşıyan markam altında yürütmek bu bağlamda beni çok özgür kılıyor. Bu şekilde çalışırken vaktimin bir kısmını gerçekten yeni bir şeyler tasarlamaya ayırabiliyorum. Üretimin organizasyonu, takibi, satış kanalları, ödemeler, tanıtım vs. gibi birçok şeyle daha çok ilgilenmem gerekiyor. Üstelik bu işlerin hepsinde başarılı olduğumu söyleyemem; ama sonuç olarak iyi-kötü yaratılan hikaye, bütün süreçleriyle beni yansıtıyor. Böylelikle arkasında duramayacağım hiçbir şeyi yapmak zorunda hissetmiyorum. 

İşinle ilgili sana en çok keyif veren nedir?

Bir tasarımı her anlamda tam olarak içime sinen bir şekilde bitirip hayata geçirebildiğimde duyduğum tatmini ifade edemem. Devamında aynı parçayı onlarca kez üretsek bile, müşteriye göndermeden önce son kontrollerini yapmak için baktığımda her seferinde aynı heyecanı ve mutluluğu yaşıyorum. Köylerdeki dokuyucularla işbirliği halinde çalıştığım için yaptığım işin çok önemli bir sosyal boyutu var. Her bir kilimin kimin tezgahında hangi koşullarda çıktığını biliyorum. Yaptığımız işin yarattığı ekonomik değer, bu kültürün devamlılığını da besliyor. 

"SHADE"

Markan 2014 yılından beri İstanbul, New York, gibi tasarım ve sanat şehirlerinde alıcıları ile buluşuyor. Studio Begüm Cânâ Özgür ile ilgili hedeflerinden kısaca bahseder misin? 

Dokuma imalatlarının çapını biraz daha büyüterek, daha fazla kadını üretim sürecine dahil etmeyi hedefliyorum. Bir de dokuma dışında, farklı malzeme ve tipolojilerde geliştirdiğim ürün tasarımlarını hayata geçirmek istiyorum. Bunlar arasında küçük ölçekli mobilya tasarımları ve masa üstü objeleri var. Yıllardır malzeme olarak tekstil ile çalıştığım için renk konusunda kendimi çok geliştirdim. Bu birikimi farklı malzemelere de yansıtmak istiyorum. Renk çok derin bir konu ve birçok tasarımcı bu konuya çok yabancı. Tasarımcıların ve meraklılarının faydalanabilecekleri, teoriyle uygulamayı bir arada götüren, renk üzerine kapsamlı bir atölye çalışması tasarlamak ve hayata geçirmek istiyorum.

"HAZE"

Tasarımlarına ulaşmak veya çeşitli işbirlikleri için insanlar seninle nasıl iletişime geçebilirler?

Beşiktaş Arnavutköy’de çalışmalarımı yürüttüğüm bir atölyem var. Önceden randevulaşarak, ürünleri görmek veya sadece tanışıp bir kahve içmek isteyen herkese kapım açık. Bana instagram üzerinden veya websitemde yazan iletişim bilgilerimden ulaşabilirsiniz.


Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :