Aslı Altan Şekerci'nin; eskinin estetiğini ve zarafetini bugüne taşıyan, antik objelerin ruhuyla beslediği mekânında modern sanat projeleri geliştiren özgün bir dünya yaratmak üzere hayata geçirdiği Dada Kuzguncuk bu ay İş Dışı'nda.
Fotoğraflar: Burak Teoman
Dada Kuzguncuk’un kuruluş hikâyesinden başlayabiliriz. Kuzguncuk'ta olmanız bilinçli bir tercih mi, tesadüfler mi? Sizin Kuzguncuk’unuzu da dinlemek isteriz.
Ben hayâllerini içinde uzunca zaman demleyen ve onlara zaman veren birisiyim. Önce marke ederim. Aklıma düşer... Bekleyerek yerini yönünü bulsun isterim. Hayata dair radikal hareket eden insanlara da saygım sonsuz ama ben zamana yoldaşlık etmeyi seçtim. Dada’nın şu anki yeri benim üçüncü denemem. Diğer ikisi kısmet olmadı. Ama iyi ki olmadı da Dada, 6 numaralı bu minik dükkânda hayat buldu, diyorum. Dükkân açma fikri zaman içinde eşimle biriktirme hobimiz büyüdükçe ve bu anılarla meşguliyetimiz çoğalınca oluştu. Bir an geldi paylaşmak istedik; yolculuğumuza ortak olunsun ve bu unutmama hâli devam etsin, diye arzuladık.
Kuzguncuk, bizimki gibi bir iş için en ideal yerlerden biri bence. Eski, kimlikli, kişilikli… Yola çıkarken manifestomuza şöyle yazmıştık, belki onu hatırlamakta yarar var:
“1916 yılı. Zürih. Dünya; Büyük Savaş’ın karanlığı, buhranı, şokuyla boğuşurken, bir grup sanatçı ortaya çıktı; “Sanat öldü, yaşasın sanat!” dedi. Alışılagelmiş kuralları, disiplinleri karşısına alan, var olan kalıpları ve teknikleri reddeden; Avrupa’nın bitmek bilmeyen savaşlar yaratan kültür ve uygarlık anlayışına büyük bir cesaretle karşı koyan protest bir hareketin ilk kıvılcımıydı bu cümle. Çoğu bebeğin ağzından ilk çıkan 'dada' kelimesinden feyz alarak kendilerine Dadaistler diyen bu grup; çocuksu heyecanları sanatlarının merkezine koyup, dünyayı dönüştürecek uluslararası, çokkültürlü bir akım başlattılar.
1900’lü yılların başı. Kuzguncuk. Yakın zamanda çalışmaya başlayan Şirket-i Hayriye vapurlarıyla Kuzguncuk ticaret hayatı canlanmakta. Dünyada süren savaşlara inat, Kuzguncuk’ta benzeri az görülen bir hoşgörü hüküm sürmekte. Ermeni, Rum, Yahudi ve Türk aileler iç içe yaşıyor, birbirine kapı komşusu mabetlerinde ibadet ediyor. Bugünkü adıyla Perihan Abla Sokak’ta örneğin, Camcı Ömer Amca’nın dükkânının karşısında 5 numarada Stefan Amca, yanında balıkçı Tatyos var.
Bizse bugün, ayrıksı gözüken bu iki öyküyü birleştiren bir mekândayız. Dadaistlerin çokkültürlü, çocuksu heyecanlardan beslenen anlayışı yolculuğumuza ismini verdi; yıllardır içinde yaşattığı çokkültürlü, barışçıl, uluslararası anlayışı hala koruyan Kuzguncuk bize yuva oldu. Dada Kuzguncuk, eskinin estetiğini ve zarafetini, nostaljik bir hüzünde kaybolmadan bugüne taşıyan, antik objelerin ruhuyla beslediği mekânında modern sanat projeleri geliştiren özgün bir dünya yaratmak üzere hayata geçti.”
Bugünkü Kuzguncuk bu iki öyküyü mükemmelen birleştiriyor bence. Benim Kuzguncuk’um da böyle; birleştirici, özgün, dingin, mutlu, gerçek…
Dada Kuzguncuk logosunun bir tasarım hikâyesi var mı?
Elbette var. Ben aslında çağdaş sanatlar öğretmeniyim ve öğretmenliğimin hâlâ yarı zamanlı devam ettiği bir dönemde Dadaizm’i çalışırken ikinci sınıfa giden bir öğrencim, Dada akınına kaynak olan at anca böyle bir at olabilir, diyerek çizmişti. O kadar benim hislerime eş bir duyguya denk geldi ki severek logo olsun istedim. Ve sevgili mare.design ve Eylül Görmüş hak ettiği şekilde işleyerek son haline getirdi. Dükkânda satışta olmayan tek bir parça var, o da kapıdan girer girmez hemen sağda duran beyaz bir tahta at. Logomuzdaki atın vücut bulmuş hali gibi çünkü, çok değerli.
Dada Kuzguncuk’un çalışma alanlarını paylaşır mısınız?
Bana, bize dair tüm öyküler aslında. Benim tasarım ilkem, pervasızlık ve iç sesime dayanıyor ama benim hayata bakış inceliğimle birleşerek… Eğitimim; endüstriyel sanatlar. Profesyonel alanım; çocuklar ve yaşam kültürü olarak sanat. Antikalar hobiydi, sonra işim de oldu. Dada’nın omurgası, aslında beni anlatan kısa hikâyelerin içimde heyecan yeşerten yeni başlangıçları tetiklemesinden müteşekkil belki de.
Tıpkı bir Antakya seyahatinde tanıştığım Nezih Ünen’in çektiği Anadolu’nun kayıp şarkıları belgesine dayanan Antakya İpekleri kapsül kadın giyim koleksiyonumuz gibi. Ya da eski ham ketenlerden yaptığımız yastıklar… Antika eşya dışında bazen böyle eskiyle dirsek teması olan yeni üretimler de yapıyoruz. Her ne kadar pandemi nedeniyle ara vermiş olsak da üst katımızdaki minik atölyede zaman zaman çocuklar için sanat atölyeleri düzenliyoruz.
Dada depo
Bir de yeni hayata geçirdiğimiz “interior” kısmımız var. Interior, Dada Kuzguncuk’u sevenlerin talepleriyle, zaman içinde doğdu. Dükkândan veya depomuzdan, koleksiyondan parçaları evlerine dahil ederken, iç mekân dekorasyonunda bizim gözümüze ve fikrimize de danışmak isteyenlerin arzusuyla hayata geçirdik bu projeyi. Dada Interior ile bir mekânın dekorasyon sürecini başından sonuna dek ele alıp gerek Dada koleksiyonundan parçalar, gerekse güvendiğimiz iş ortaklarından seçtiğimiz veya özel ürettirdiğimiz modern mobilyalarla evin tasarım sürecini üstleniyoruz.
Dada Interior
Antika sizin için ne ifade ediyor? Bir antikada öncelikli dikkat ettiğiniz unsurlar neler olur? Favorileriniz oluyor mu zaman zaman?
Antika benim için bir hikâyeyi kovalamak, iz sürmek, yeni bir şans vermek, sürdürmek… Bir Likya kentinde açılan bir mezarda bulunan bir tablette yazan iki dize, sanırım antikaları neden sevdiğimi özetlemek için yeterli olacaktır. Bundan 3000 yıl önce yazılmış anonim dizeler: “Beni bulamazsan / Eşyalarımı bulacaksın / Parmak izlerimiz değecek birbirine.” İşte tam bu yüzden seviyorum antikaları. İnsanlığın ortak mirası oldukları için. Merakım da bu çerçevede şekillendi, zaman içinde olgunlaştı, yolu Dada’ya çıktı.
Hiç belirli bir "hayır"ım yok. Bambaşka şeyleri beğenebiliyorum. Onun için koleksiyoner değil toplayıcı olmak bana daha uygun. Yeni ya da genç, ürün pek seçmiyorum. Daha çok Avrupa orijinli ürünler seviyorum. Viktorya dönemi özel beğeni alanım, bir de Art Nouveau çok seviyorum.
Dada depo
Enerjilerin eşyaya geçtiği, eşyanın da kendi enerjisi olduğu konularında neler söylersiniz?
Kesinlikle var ve yansıyor. Binlerce ürün içinde bir şey size, beni bul, beni gör, diyor. Ya da gözünüzün önünde tüm görkemiyle duran bir objeye karşı hiçbir yakınlık hissetmiyorsunuz. Gözünüz seçmiyor. Eşyalar canlı değiller belki ama ömürleri o kadar uzun ve o kadar çok canlıya temas ediyorlar ki, zaman içinde çok fazla anı taşır hale geliyorlar, ben de bunu çok seviyorum.
Dada Interior
Eskiden her evde olan olan/çoğunlukla kullanılan ama artık göremediğimiz hangi eşyaları sayabilirsiniz? Sizin hâlâ kullandığınız ya da olmamasına üzüldüğünüz...
Aslında her şey yerini bir diğerine bırakarak yarışıyor ihtiyaçlar ekseninde. Ya da o ihtiyaç yok oluyor. Estetik kaybediyor aslında günün sonunda. Dolayısıyla hepimiz… Şahane mum söndürme makasları var, ama artık üfleyerek söndürüyor insanlar. Mum koyduğunuz yere damlayarak zarar vermesin diye cam çemberler. Metal ya da gümüş bıçak tutucular. Var da var...
IG profil mottonuz; “Unicorns are real” - Unicorn’lar var mı gerçekten?
Gerçekten var mı bilemem ama inandığı ilkelere sımsıkı bağlı, ruhu kanatlı kadınlar var. Bence onlar unicornlardan bile daha güzel, daha sihirli ve daha güçlüler.
Dada Interior
Mağazanızın iç mekân tasarımında çalıştığınız isimler var mı?
Mağazamızın iç tasarımını kendim, tamamen sezgilerimi dinleyerek ve binanın ruhuna uygun bir yol takip ederek yaptım.
Hem kişisel hem profesyonel yaşantınız olarak, pandemi öncesi ve sonrası değerlendirmesi yapabilir misiniz?
Ben insanın her türlü değişikliğe uyum sağlayabilecek bir ruh örgüsüne sahip olduğunu düşünenlerdenim. Tabiat bize durumu değerlendirme şansı vermedi o yaptı ve biz uyduk aslında. Tabii ki yaşantılarımızı, işleyen düzenlerimizi şöyle bir gözden geçirdik. Neyi, ne kadar doğru yaptığımıza baktık. İsraf ve tüketim anlayışlarımız bambaşka anlamlar kazandı. Önceliklerimizi tekrardan bir gözden geçirdik. Önemli ve lüzumlu bir çeki düzendi aslında. Keşke insanlığa iki buçuk milyon cana mal olmasaydı. Bence durup bakmamız gereken yer tam da burası.
İşler kısmı yaşam önceliklerine bakıldığında çok da elzem değil belki. Elbette işlerimizde de çalkantılar oldu bu süreçte, ama sonra orada da su yolunu buldu.
Eklemek istedikleriniz varsa duymaktan memnuniyet duyarız.
Özeniniz için teşekkür etmek isterim. Çok zarif ve incelikle hazırlanmış sorulardı, keyifle yanıtladım.