Kürşat Bumin

Mesut TUFAN / 22 Aralık 2024
Demokrasi, arkamızda bıraktığımız bir arpa boyu yola bakarsak, hala çok uzak; 'uygarlığın ve demokrasinin beşiği' olması beklenen kentlerimizin hepsi başlı başına birer sorun yumağı.

İlk basımı Kent-Koop Yayınları, sonraki ise Ayrıntı Yayınevi tarafından yapılan 'Demokrasi Arayışında Kent', arka kapağında yer alan şu kısa metinle sunuyor kendini okuyucuya:

"Kürşat Bumin bu çalışmasında 'vekalet' demokrasisine karşı 'katılım' demokrasisini savunan 'yurttaş kentliler'in ulaşım, sağlık, eğitim, kültür, tüketim vb. konular kadar kentin kendisinin de düzenlenmesine katılarak 'merkezi yönetimler'e karşı 'karşı iktidarlar' kurmalarını öneriyor. Farklı insanların bir araya gelip birbirlerini ve çevrelerini zenginleştirdikleri; uygarlığın ve demokrasinin beşiği olan kente doğuşundan başlayarak geçirdiği bütün evrelere kuşbakışı değinen yazar, aynı zamanda anti-demokratik kent modelleriyle hesaplaşmayı deniyor. Ve son yıllarda 'barbaresk' bir üslupla insan - çevre ilişkisini hiçe sayan, tarihsel / kültürel herhangi bir kaygı gütmeden yerleşim merkezlerini talan eden, Tanpınar'ın 'Beş Şehir'i yerine 'Bir Şehir'i dayatan anlayışlara karşı bizi daha dikkatli / duyarlı olmaya çağırıyor".

İncelemenin ilk basımının 1986 yılında yapıldığını bilmeyen birisi için rahatlıkla 'yeni' bir metin olarak okunabilecek bu önermeler, aradan geçen 21 yıla rağmen hem hala çok günceller (belki de olmaları gerektiğinden fazla), hem de çok acıtıcılar. Demokrasi, arkamızda bıraktığımız bir arpa boyu yola bakarsak, hala çok uzak; 'uygarlığın ve demokrasinin beşiği' olması beklenen kentlerimizin hepsi başlı başına birer sorun yumağı. Ekim 2007'de ulusal ve yerel basının en önemli gündem başlıkları arasında 'imar rantı', 'plansız / kaçak kentleşme', 'kentsel dönüşüm belirsizliği / mağduriyeti', 'kenti pazarlanacak bir ürün olarak gören yerel / merkezi yönetim uygulamaları', 'yeşil alan / orman katliamı' sıkça geçiyor. Kentlilerimizin söz hakkı yok, sözü yok...

Bir felsefecinin gözünden kent

Bir felsefeci olan Kürşat Bumin, 'Güvercinlerin İntikamı' başlığını uygun gördüğü önsözde, eskilerin de kent (o, şehir demeyi tercih ediyor) üzerine çok fazla söz söylemediğini hatırlatıyor ve bunu devlet / iktidar yapısıyla ilişkilendiriyor. 'Ev'i ve 'kent'i, Batı'da iktidarın kendini tanımlamak, gücünü daim, yönetilenleri rızalı kılmak için dolayımına ihtiyaç duyduğu alanlar arasında gördüğünü belirterek bunun da söylediğini bilen bir devlet gerektirdiğini, söyleyeceği bile olmayan, yalnızca ettikleriyle varolduğunu gösteren bir devlete kıyasla bunun da epeyce bir şey olduğunu anlatıyor.


Röportajlar
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :