Artık kitap okuyamıyorum diye hayıflanırken rastlıyorum Hastalıksız Adam'a. 'Meşhur mimar ve 'opera binası' sözleri algıda seçicilik filtresine anında takılırken, Hint asıllı İsviçreli mimarın Irak'taki varlığı ayrı bir gizem oluşturuyor.
Çoğumuz iş dışında yaptığımız, serbest zaman değerlendirme aktivitesi olarak kitap okumayı zikrederiz. Ya da uzun bir süre zikrededurduk. Çalışma hayatının el emeği yoğun analog dünyadan, hızlı ama 24 saati esir alan dijital dünyaya doğru kaymasıyla birlikte, okuma keyfinin yavaşlığına adapte olamaz hale geldik. Şahsım ve yakın çevremden edindiğim bu izlenime değindikten sonra sıra, İş Dışı'na yaraşır bir yayını Mimarizm okuyucularıyla paylaşmaya geldi.
Tam da artık neden kitap okuyamıyorum diye hayıflanırken, gazetedeki yeni çıkanlar listesinde rastladım ‘Hastalıksız Adam' a… Tanıtım yazısındaki ‘meşhur mimar', ‘opera binası tasarlamak üzere Bağdat'a davet', ‘modern mimarinin aşırılıkları' algıda seçicilik filtresine anında takılırken, Hint asıllı İsviçreli bir mimarın Irak'taki varlığı ayrı bir gizem konusuydu. Kitap elime ulaşır ulaşmaz, başkarakter Samarendra Ambani 'nin başına gelen talihsizlikleri büyük bir merak ve endişeyle takip ettim.
Kas hastası olduğu için tekerlekli sandalyeye mahkum olan kızkardeşinin ‘kusurlu' görüntüsünü kabullenemeyen ve bunu düzeltmeye aht etmiş, ‘Hastalıksız Adam' Samarendra, -sıklıkla mimarlar ile birlikte anılan- titizlik hastalığından / hijyen takıntısından mustarip aslında. Takıntılı ruh hali ikili ilişkilerine de yansıyan Samarendra, kız arkadaşıyla ilk karşılaştığında aklından şunları geçiriyor; "Kusursuzdu, bir tasarım ne kadar kusursuz olabilirse o kadar… Eleştirilecek hiçbir şeyi yoktu."
Mesleki konulara geçecek olursak; okulu takdirname ile bitirmiş, yaptığı işi insanların mutluluğu ile doğrudan ilişkilendiren, tasarım ve meslek aşkı ile yanıp tutuşan, idealist bir mimar var karşımızda. Bağdat için hazırladığı opera projesi gerçeğe dönüşmeyen Frank Lloyd Wright'ın yerine bu misyonu tamamlamaya gönüllü, bir anlamda Wright ile aşık atma cesaretinde bir mimar…
Frank Lloyd Wright'ın opera evi, oditoryum ve parkı içeren Bağdat Planı, 1957.
Kaynak: www.opera.co.uk
Daha önce ofisinde çalıştığı ve akıl hocası olarak gördüğü Pritzker sahibi Fehmer'den öğrendikleri ışığında; Zürih'te arkadaşıyla birlikte kurduğu mimarlık ofisinde edindiği deneyimlere de dayanarak opera yarışmasında finale kalmayı başarıyor Samarendra. Pişmiş tavuğun başına gelmemiş olaylar silsilesi de tam bu başarının ardından gelişiyor ve yine iddialı bir projeye imza atma hevesindeki Samarendra'yı, Dubai'de geri dönüşü olmayan bir yola sürüklüyor.
Peki sizce, gerçek aşkı mimarlık olan Fehmer'in izinden giden Samarendra Ambani, bu aşkta aradığını bulabildi mi?
Yarışma tutkusu mimarı şah da eder mat da derken, 2014'te kitapların eksik olmadığı bir 'İş Dışı' listesi dileriz :)
Meraklısına notlar:
• Alef Yayınları'ndan çıkan ‘Hastalıksız Adam' (De man zonder ziekte), Hollanda'nın popüler yazarlarından Arnon Grunberg'in, Türkçe'ye çevrilen beşinci kitabı.
• Grunberg son sözde, mimar arkadaşları Rem Koolhaas, Thomas Dieben ve Merijn Poolman'a teşekkür ederken romanda sırasıyla; Frank Lloyd Wright, Adolf Loos, Walter Gropius ve Frank Gehry'nin adlarını zikrediyor.