Merve Alagil'in, doğanın içinde, doğanın kendisine sundukları ile üreterek hayata geçirdiği markası Woodsurla ile ilgili sorularımızı yanıtladığı söyleşi bu ay İş Dışı'nda.
Fotoğraflar: Mustafa Ünsal
Öncelikle sizi tanıyalım. Woodsurla’nın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?
İzmir’de doğdum ve büyüdüm. İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı okumak için Ankara Bilkent Üniversitesi’ne gittim. Mezun olunca, hiç vakit kaybetmeden İzmir’e geri döndüm. Birçok farklı sektörde farklı pozisyonlarda çalıştım; mimarlık, grafik tasarımı, mağaza görsel ve vitrin tasarımı.
Ancak bir gün şehirde bana bir şey oldu ve hiç planlamadan Urla’ya taşındım. Kendimi sonsuz bir bilinmezlikte, doğanın tam da içinde buldum ve doğanın bana sundukları ile üretmeye başladım. İşte Woodsurla’nın hikâyesi de o gün başlamış oldu.
Lisans eğitiminizin Woodsurla’ya ve size kattığı bakış açıları neler oldu?
Her zaman meraklıydım. Üretmeyi seven ve tasarım gözü kuvvetli olan biriydim. Lisans eğitimim zaten ilk ve tek tercihimdi üniversite sınavında. Başka bir meslek edinmek istemedim. Woodsurla ve iç mimari adına üretmek bambaşka işler. Düşünüyorum şimdi; matematik bölümünde de okusaydım Woodsurla yine doğardı benim Urla’mda.
Sizin Urla’nız desek, neler anlatırsınız?
Ben Ege Bölgesi’nden vazgeçemiyorum. Yöresellikten hoşlanıyorum. Dokunabildiğim, hissedebildiğim, kokusunu içime çekebildiğim (bu bir taş dahi olsa), benim de içinde bulunduğum anlardan besleniyorum, tasarımlarımın hikâyelerini oluşturuyorum.
Urla’da olmasaydım yine yakınlarda olurdum. Derin sessizlik, kendi başıma kalabildiğim, kuş sesleri ile uyandığım evimi ve atölyemi çok seviyorum. Urla bana bunu fazlasıyla veriyor.
Ayrıca burada zanaat var. Her mesleğin iki üç ustası var. Bilgi aktarımı, yardımlaşma, iletişim çok kuvvetli insanlar arasında. Bence Urlalıları sevmek ve kendini de sevdirtmek ile başlar bu ilçeyi sevmek. Doğasını, sebzesini, her mevsim buram buram yanan odun ateşinin kokusunu, hatta yaban domuzlarını çok seveceksin ki vazgeçemeyeceksin Urla’dan.
Doğal malzemelerle çalışıyorsunuz. Tasarlarken nelerden etkilenirsiniz?
Neredeyse tamamen doğadan bulduklarım ile üretiyorum. Bazen ne üreteceğimi bilmeden, yalnızca benim için kusursuz oldukları için topluyorum malzemelerimi. Bazen de üretmek istediğim ürüne göre malzeme arayışına giriyorum. Her iki durumu da örneklendirmek isterim.
En sevdiğim taşlardan biri yosun kaplı olanlardır. Mutlaka gözünüze çarpmıştır, yeşilli sarılı renklerde, alg ve mantarların uzun zaman içinde kapladığı taşlar. Sayısını bilmiyorum ancak arabamın tüm bagajını dolduracak sayıda eve getirip el arabası ile taşımıştım. Birkaç ay sonra hava ılındığında, o taşları kullanarak evimin bir dış cephe duvarını kaplamıştım. Bu proje tamamen kendiliğinden doğan, plansız bir şeydi. (Burada önceki soruya da cevap geldi; duvarı kaplarken, meslek bilgilerimi kullanmış olabilirim.)
Diğer duruma örneğim ise, arkadaşıma özel bir hediye hazırlama arzusu ile başladı. Nedense abaküslerden pek hoşlanır, ona abaküs üretecektim! Elimde var olan malzemeleri toparladım ancak rakamları oluşturacak ‘top’lara ihtiyacım vardı. Mevsim benden yanaydı, ağaçlar kurumuştu ve Alaçatı’da tarlaları gezerken karşıma badem ağaçları çıktı. Gereksinimim kadar sayıda kuru bademleri toplayıp, metal tellere dizdim. O abaküs şu an İstanbul’da çok huzurlu bir evin salonunda.
Koleksiyonunuzda ne tarz ürünler var? Kaşık ve süpürgeler ilk bakışta dikkat çekiyor. Ürünlerinizden nasıl sipariş verebiliriz?
Koleksiyonum; hislerime, bulunduğum konuma, mevsime, o anki elimin ve zihnimin kabiliyetine göre durmadan farklılık gösteriyor.
Evet, fark ettiğiniz üzere tahta kaşıklar en büyük zaafım. Sanırım ilk onu ürettiğimden kaynaklı güçlü bir duygu bu. Şömine başında, yakacak olarak kullandığım bir odun parçasını, adi bir bıçak ile yontarak başlamıştım bundan 5 sene evvel. Ayrıca o ağacın kokusu, bıçağın ağaç üzerindeki işleyişinin sesi paha biçilemez benim için.
Çalı süpürgelerini üretmeye başlamam ise tamamen gereksinimdendi. Uzun süreli çadır konaklaması yaptığım günlerden bir gün, toza isyan edip, neden tüm süpürgeler devasa boyutta diye sorguladım. Akabinde kendi istediğim boyutta ürettim. O kadar kullanışlıydı ki, daha fazla ürettim, bu defa üzerine Woodsurla’dan da ekleyerek. Herkes tarafından çok da beğenilince, üretimlerim henüz durmadı.
Anı içerikli çerçeve oluşturmayı çok özel buluyorum. Yıllardır, birçok farklı coğrafyadan, zor ya da kolay erişilebilir yoldan toplayıp biriktirdiğim hatta koleksiyonlara dönüştürdüğüm anıları; tarih-mekân-hikâyeleri ile birlikte bir çerçevede sunuyorum. Büyük bir haz veriyorlar bana.
Ağacı yontma, günlük hayatta kullanılan ya da tamamen heykel olan gereçler üretmek de ürün skalamda var. Instagram hesabımdan (@woodsurla) ilgilendiğiniz ürün hakkında iletişime geçebiliriz.
Eklemek istedikleriniz varsa dinlemekten memnun oluruz.
Doğayı sevmek, onun kurallarına göre yaşamak, hatta bazen ilkel yaşamak, içgüdüsellik ile tasarlamak. Durmadan merak etmek, gözlemlemek ve kendi ruhunu dinlemek. Ekleyeceklerim bunlar olur.