İzmir Urla'da yer alan ve köyde yaşayan ustalar ile yerel malzemeler kullanılarak inşa edilen Barbaros Evi'nin hikayesini mimarı Onurcan Çakır'dan dinliyoruz.
Şehir hayatından uzaklaşıp bir Ege köyünde sakin bir çevre içerisinde yaşamak üzere inşa edilen bu evin Urla’daki Barbaros Köyü’nde yapılmasının temel sebeplerinden biri, bölgenin çevredeki diğer köylerle karşılaştırıldığında mimari anlamda taş ev dokusunun daha fazla korunmuş olmasıdır.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün teknoparkına sınırı olan bu köyde yaşayan önemli bir yerli nüfus bulunmakta, on altı adet göletin bulunduğu köyde doğal yaşam korunmaktadır. Barbaros Evi, köy yerleşik alanının bitiş çizgisine yakın bir noktada bulunduğundan, doğusunda doğası bozulmamış bir dağ bulunmakta, batısında ise köyün taş evleri başlamaktadır. Yapı, betonarme taşıyıcı strüktür ve taş duvarlardan oluşmaktadır.
Evin duvarları, köydeki taş ustaları ile köyün kendi taşından inşa edilmiştir. Ergin ve Serdar ustalar ile taşların ağırlıklı olarak hangi renk skalasında olacağı, boyutları, derzlerinin derinliği gibi konular baştan konuşularak karara bağlanmış, bu şekilde uygulamaya başlanmıştır. Yapının betonarme taşıyıcıları ve brüt beton cepheli ses geçirimsiz odasının kalıp ve demir ustaları, yine köye yakın olan Urla merkezden gelmiştir. Su tesisatı ve metal işleri, köyde yaşayan Ömer Usta tarafından yapılmıştır. Köyde teknik açıdan tecrübesi olan ustaların yaşaması, evin uygulaması sırasında çıkabilecek pürüzlere anlık müdahalenin hızlı olmasını sağlamıştır. Ayrıca yerel malzeme kullanımı sayesinde ekonomik açıdan da daha sürdürülebilir bir süreç gerçekleşmiştir.
Köyün denize kıyısı bulunmamaktadır ve yüksekte bulunmasından dolayı iklimi birçok Urla köyüne göre daha serttir. Kuzeydoğu’dan esen sert bir rüzgar olan poyraz bölgenin hakim rüzgarı olduğundan, kuzey cephesi tamamen sağır duvarlar ile tasarlanmış, doğuda ise her odada ihtiyacı karşılayacak şekilde birer şerit pencere bırakılmıştır. Brüt beton cephesi olan ve taş duvarlı dikdörtgenler prizmasından dışarı fırlayan bir küp olarak tanımlanabilecek oda, akustik açıdan ses geçirimsiz olarak projelendirilmiştir ve bu odanın temel amacı, dışarıdan gelebilecek herhangi bir ses tarafından rahatsız edilmeden, kesintisiz bir uyku uyuyabilecek ortam sağlamaktır. Bu sebeple, odanın ikişer kapı ve penceresi bulunmakta, bu sayede ses geçişi azaltılmaktadır. Beton, yüzey yoğunluğu yüksek bir malzeme olduğundan ses geçişini engellemede kullanılabilecek en iyi malzemelerden biridir. Ayrıca arkasında kullanılan taş yünü plaka ve sonrasındaki ikinci tuğla duvar katmanı sayesinde odanın ses geçirimsizliği arttırılmıştır. Taş duvarlı kısımlarda ise yine çift katmanlı duvar uygulaması yapılmış, ısı ve ses açısından yalıtımlı mekanlar elde edilmiştir.
Şömineye göre daha verimli çalıştığı öngörüldüğünden, salona bir soba şömine yerleştirilmiş, bu sayede hem ısıtma sağlanmış hem de cam yüzey sayesinde ateşin göründüğü estetik bir ortam oluşturulmuştur. Salonla aynı hacimde bulunan açık mutfakta, dört adet alçak beton perde duvar üzerine yerleştirilmiş ahşap bir tezgah kullanılmış, ham malzemelerin bu şekilde evin içinde de algılanması sağlanmıştır. Bahçeye ise elli çeşidin üzerinde kalıcı bitki ekilmiş, batı cephesinde bu bitkilerin bazılarının güneşi kesmesinden faydalanılmıştır. Bölgede yetişen bitkiler incelenerek, sert iklime dayanıklı olanlar özellikle seçilmiş ve bahçede yer almıştır.