Pamukkale Tenis Kulübü Binası
İş Dışı, bu ay sayfalarına Pamukkale Tenis Kulübü ile Arda İnceoğlu ve Deniz Aslan'ı konuk ediyor. Arda İnceoğlu'nun ilk yapısı olan Pamukkale Tenis Kulübü, mimari açıdan spor alanda egemen tercihlere ve bu tercihlerin doğurduğu mekanlara özgü kitsch yönelimlere direnişi simgeliyor. Arda İnceoğlu, üç aşamada yapımı öngörülen ve mimarların deyişiyle, "yalnızca kendisi olmaya niyetlenmiş bir uzlaşmanın ürünü" olan tesisi şöyle anlatıyor:
"Projenin ilk etabı 1994 – 1995 arasında; ikinci etabı 1995 – 1996 arasında gerçekleşti. Biz projeye dahil olduğumuzda, tenis kulübü akıllıca bir planlama ile tenis kortlarını oluşturmuştu. Arazi kent merkezine 5-6 km uzaklıkta, çok görkemli bir doğa içindeydi: bir tarafta Honaz dağları, bir tarafı Menderes ovası.
Kulüp yönetimi bize herhangi bir binayı yapın diye gelmedi. Gelecek vizyonları ile birlikte, farklı yatırımlarını anlattılar: sosyal tesis, spor salonu, soyunma odaları, duşlar vs. Bunların zaman içinde hangi aşamalarla gerçekleştirebileceğini birlikte planladık. Bu açıdan, bir ilk yapı deneyimi olarak çok ilginç ve öğretici bir süreç yaşadık – görevimiz ve sorumluluğumuz sadece belli işlevleri olan yapıları gerçekleştirmek değil; çok daha fazlasıydı. Kulübün gelecek planlanması; binaların programları ve ilişkileri; arazinin gelecekteki kullanımları; kulübün büyüme senaryosu gibi konularda kulüp yönetimi ile birlikte çalıştık.
İlk etapta, spor aktivitelerinin desteklenmesi ve belirli nitelikte konfor şartlarının yerine getirilmesi için jimnastik salonu, soyunma odası ve duşların yapılmasına karar verildi.
Bina, ağırlıklı olarak yığma olarak planlandı. Ancak, yığma binanın sınırlarını, ölçeğini, teknolojisini ve mimari dışavurumunu zorlamak amaçlandı. 60 metre uzunluğundaki taş bir omurga-duvar ve buna yaslanan çelik konstrüksiyonlu spor salonu – yığma ünitelerden oluştu. Birimler de birbirlerine betonarme döşemeler ile bağlanmakta. Böylece, oldukça karma bir yapıdan ve anlaşılması da, uygulanması da kolay olmayan detaylardan bahsetmek mümkün. Binanın kullanım nitelikleri dışında yapısal denemeleri ile de kendini ortaya koyabilmesi düşüncesi sonuçta çok olumlu tepki aldı. İsteyenler, birçok yerde olduğu gibi Denizli'de de unutulmuş olan taş yapı geleneğinin canlandırılması olarak gördü; isteyen yığma taş binanın karasal iklim için avantajlı iklimsel niteliklerini ön planda tuttu; başkaları da sadece daha önce çevrelerinde görmedikleri farklı bir bina sahibi olmaktan memnuniyet duydu. Bizim açımızdan ise bina, yapısal bir araştırma, bir doku denemesiydi. Seçilen yapı sisteminin üretimi biraz yavaş oldu diye eleştirilmekle birlikte sonuçta bütün süreç olumlu başladı ve bitti.
İkinci etap sosyal tesis yapılarından oluşmakta; bar, restoran ve sosyal tesis. Bu binada da Denizli'de alışılmamış bazı yapısal denemeler amaçlandı: yapı, strüktürel elemanların, farklı dokular ve renklerin ilişkisini tartışıyordu. Aynı zamanda, geniş bir saçağın altında büyük gölgeler oluşacak şekilde tasarlandı. Ağırlıklı olarak Denizli'de olumlu bir imajı olmayan, renklendirilmiş brüt beton, bir tekne gibi tasarlanmış ve yapısı oluşturulmuş ahşap bar binası, özel olarak tasarlanan çıplak su kontrplağından ses kırıcılar, eloksal renkli doğramalar ve galvaniz tesisat kanalları farklı dokuları oluşturuyordu. Kulüp yönetimi ve kullanıcıları bu yeni binayı da, şaşırmalarına ve beklememelerine rağmen çok olumlu karşıladılar. 1996'da ikinci kısım da açıldı.
Pamukkale tenis Kulübü bizim açımızdan çok şanslı bir ilk yapı oldu. Yurtiçinde yayınlandığı gibi, Phaidon Atlas'ında ve AU'da yayınlandı."