Karanlık Oda

Fotoğraf : Ayça Taylan

Stockholm’den 16 saat boyunca tren ile kuzeye doğru çıkınca, yalnızca Kuzey Kutup dairesinin içine girmiş olmakla kalmıyor, ülkenin en kuzey ucunda yer alan, nüfusu 130 olarak belirtilen küçük bir köye de ulaşmış bulunuyorsunuz: Abisko. Lapland / Laponya’da yer alan Abisko, Kuzey Işıkları’nı deneyimlemek için iyi bir gözlem noktası olmayı vaad etmek ile beraber, ismi ile Sami dilinde ‘yüce suların yanındaki orman’ olmanın da hakkını veriyor. Milli parklarla çevrili, bu coğrafyada yeşilin ve suyun farklı şekillerde buluşmasına tanıklık ediyoruz. Burada konakladığımız bungalovda bir akşam Kuzey Işıkları’nı görme şansına eriştiğimizde çok heyecanlanıyor ve hemen onları izlemeye dışarı çıkıyoruz. Geceleyin gökyüzünde gerçekleşen bu ışık oyunları, evreni duyumsatan bir hisle beraber bizi derinden etkiliyor. Gündüzleri ise en az gece yaşadığımız bu olaylar kadar bizi etkileyen görkemli bir doğa ile baş başa kalıyoruz. Ülkemizdeki Likya yoluna benzer, 800 km’lik Nordkalottleden parkurunun da bir parçası olan Abisko; karlı ormanları, buz tutmuş kayaları ve donmuş gölleri ile daha fazla keşfe davet ediyor.

Fotoğraf : Ayça Taylan

Çeşme’ye yarım saat mesafedeki Sakız (Chios) adası, Türkiye’den ziyaretçilerin sıklıkla gittiği adalardan biri. Türk turistlerin gezi rotası genelde 2-3 günlüktür ve gidilen yerler pek değişmez. Ancak adayı keşfe başladığınızda durum değişir. Şu an çok az ağaca sahip adada, 1980’lerde büyük bir yangın çıktığını ve ağaçların üçte ikisinin yandığını öğrenip, 30 yıl sonra hâlâ yanmış ağaçlarla karşılaşınca, adanın size hüzünlü yüzünü göstermeye başladığının farkına varırsınız...

Fotoğraf : Ayça Taylan

Patmos’a feribotla gittiğinizde ulaştığınız Skala (iskele) bölgesi de, eski şehir merkezi olan tepedeki Chora da özgün mimari dokusunu korumuş yerleşim yerleri. Girintili çıkıntılı sokakları, inişli çıkışlı yolları Patmos’u coğrafi olarak da ilginç kılar. Bölgeler arası, kıyılar arası, sokaklar arası, köşeler arası farklı perspektiflerle karşılaşınca kendinizi birden varoluşsal soruların peşinde bulabilirsiniz.

Fotoğraf : Ayça Taylan

Sanat tutkusunu fotoğraf, resim, heykel gibi çeşitli alanlarda üretime dönüştüren mimar Ayça Taylan, 2016 Eylül'ünde Küba'ya yaptığı gezide objektifine yansıyan görüntüleri Karanlık Oda'da Mimarizm okuyucularının beğenisine sunuyor. Taylan'ın gezi notlarına ise İş Dışı bölümümüzden ulaşabilirsiniz.

Fotoğraf : Ayça Taylan

1800’lerin başında küçük bir balıkçı köyüyken, şimdi Asya’nın en önemli finans ve ticaret merkezlerinden biri olan; 57. katındaki panoramik havuzuyla gemiye benzetilen bir otelin şehrin sembolü olduğu; ekvatoral tropik iklimin ve bu iklimin fışkırttığı yeşilin başınızı döndürdüğü nemli ve sıcak havaya dayanabilmek için istisnasız her kapalı mekanda klimaların tam kapasite çalıştığı; 200 yıl önce varolan mevcut bitki örtüsünün yüzde 85’inin yok edildiği, kalan yüzde 15’lik kısmın bile ağzınızı açık bırakmaya yettiği; yeşilden boşalan yere, ölçek bakımından ezici gökdelenlerin, konutların, dünyanın en büyük kapalı botanik bahçelerinin geldiği; yağmur ormanlarının simüle ve aynı zamanda ‘inşa’ edildiği; bunların ışıklarının gece vakti sizi gerçeklik sorgulamasına götürdüğü ve bilim-kurgu filmindeymiş gibi hissettirdiği; geçmişte sömürge olma durumunun yansıması olarak herkesin İngilizce konuştuğu; Çinli, Hintli, Malezyalıların yanı sıra, hatrı sayılır miktarda ‘expat’ların yaşadığı; bir zamanlar esen kolonyal havanın yerini, pahalı yaşam koşullarında bile herkesin konut, iş, sağlık ve ulaşım hizmetlerinden eşit şekilde faydalanabildiği; refah düzeyi yüksek, fütüristik bir ülke-şehir-devlet; coğrafi olarak ise bir küçük ada Singapur…