"Dışarıda iş yapınca burayı zayıflatmaya başlıyorsunuz"
15 Temmuz 2014
BİGG Yapı'nın tanıtım toplantısında yaptığınız konuşmada, kent dışına çok fazla yatırım yapıldığını, artık bunların daha fazla talep çekmeyeceğini ve kent merkezindeki alanları değerlendirmek gerektiğini vurguluyorsunuz. Nitekim geliştirdiğiniz projeler de hep merkezde yer alıyor.
Bu konuda hiçbir fikir değişikliğim yok. Gerek Türkiye'de gerekse İstanbul'da, fiyat ve yapı arzı açısından inşaat sektöründe ciddi bir balon olduğunu düşünüyorum. Şu anda yapılan işlerin bu kadar çok müşteri ve talep alacağına inanmıyorum. Dolayısıyla bu işe giriyorsanız, şehrin merkezi en kötü zamanda bile krizden de talep düşüklüğünden de en az etkilenecek yerdir. Yatırımcı olarak riskimi azaltmak için oralarda yer almayı doğru buluyorum. Ayrıca da yaptığımız işin oradaki butik projelere daha uygun olduğuna inanıyorum. BİGG Yapı olarak da, BİGG Mimarlık olarak da hiçbir zaman 1000 konutluk bir proje hayata geçirmedik. En büyük projemiz 600 konutluk Akbatı'dır. Ama o da rezidans niteliğinde bir projedir, A+ tüketici sınıfına hizmet etmiştir.
Suadiye Plaj Yolu Konutları
"Uygun fiyatlı projelere de d
oğru dürüst tasarımı getiriyoruz"
Tasarım alanındaki 20 yıllık tecrübemiz de bunu getiriyor. Dolayısıyla şehrin dışındaki toplu konutlara, büyük sitelere girmeyi hiçbir zaman düşünmedim. Yatırımcı olarak da kendi açımdan riskli buluyorum. Yine aynı konuşmanızda, hem kaliteli hem uygun fiyatlı proje üretmeyi amaçladığınızı, ana hedef kitlenizin A ve A+ olduğunu ama B+, B- ve C+ segmentlerine de hizmet verdiğinizi söylüyorsunuz. Bu hedef kitle konusunu da biraz açabilir misiniz?
Yatırımcı olarak piyasanın alışık olduğu hizmet ve ürün kalitesinden farklı kalitede bir işi yaparken, bunu daha alt düzeylerin de alabileceği fiyat ve politikalarla piyasaya sunuyoruz. Daha uygun fiyatlı olmasına rağmen, mimarisi iyi çözülmüş, çevresi iyi düzenlenmiş, iç işleyişi, fonksiyonu iyi planlanmış, mimarca ele alınmış projeler yapmaya ve kaliteyi getirmeye çalışıyoruz. Kalite derken, doğru dürüst tasarımı sırf A ve A+'a değil, daha uygun fiyatlı projelere de getirmeye çalışıyoruz.
Yatırımcı olarak ilk projenizi tamamladığınızda nasıl geri dönüşler almıştınız?
Projelerimizde hakikaten iyi sonuçlar aldık, satışlarda zorlanmadık. Ve aynı çizgide devam ettiriyoruz. Bu çizgi de bize bu anlamda yeni projeler getiriyor. Onun için gayet memnunuz.
Başka mimarlık ofisleriyle de ortaklıklarınız oluyor mu?
Sıfırdan girdiğimiz bir proje varsa tabi ki BİGG Mimarlık olarak kendimiz yapıyoruz. Ama bazı yatırım projelerinde önümüze ister istemez bu tür öneriler geliyor. "Proje hazır, buraya yatırım yapar mısınız?" diye. Belki ruhsatı almış ya da alma aşamasında. Böyle projesi hazır bir işte de mimari egomuzu kullanarak projeyi ille biz yapacağız diye tutturmuyoruz. Hakikaten düzgün bir projeyse onu da kullanıyoruz. O konuda bir çekincemiz yok.
KG'deyken Romanya'da uzun bir yurtdışı deneyiminiz oluyor. BİGG Mimarlık'ın gündeminde de bazı yurtdışı projeleri var mı?
Hayır, şu anda yok. Eski deneyimlerimden edindiğim tecrübeyle yurtdışında proje yaparım ama artık uygulama yapmam. Çünkü hakikaten çok zor. Dışraıda iş yaptığınız zaman buradaki konsantrasyonunuzu bozuyorsunuz ve burayı zayıflatmaya başlıyorsunuz. Ben konsantrasyonumu Türkiye içinde tutmayı tercih ediyorum. Ama yurtdışında proje yapmaya da her zaman açığım.
"Kensel dönüşümde mühim olan orada yaşayanı mağdur etmemek"
Az önce kentsel dönüşüm projeleri yaptığınızdan bahsettiniz. Bu konuya bir mimar olarak nasıl yaklaşıyorsunuz?
Kentsel dönüşümde mühim olan orada yaşayan insanları mağdur etmemek. Yoksa amaç olarak hakikaten doğru. Şu anda İstanbul'daki yapı stoğunun %80'inin -abartmadan söylüyorum- depreme dayanıklı olamadığını düşünürseniz, bu süreç doğru bir süreç. İstanbul'da 7,5 şiddetinde bir deprem olduğu zaman tüm Türkiye ekonomisi durur. Bunun önlemini bir şekilde almak lazım, başka çaresi yok. Sonuçta Türkiye'nin kalbi İstanbul ve şu anda bu kalp en ufak bir darbede duracak gibi. Bu kalbin durması demek, tüm bedenin durması demek. Bu kadar büyük hasarlara yol açmamak için bu değişimi bir an evvel sağlamak lazım. Değişimi sağlarken de muhakkak ki içinde yaşayanları mağdur etmemelisiniz. Eğer o insan Tarlabaşı'nda yaşıyorsa, Tarlabaşı'nda yaşamaya devam etmeli. Tutup onu zorla Beylikdüzü'ne atmamalısınız. Öncelikle buna dikkat etmek lazım. İçinde yaşayanı da mutlu edecek çözümler bulunabilir istedikten sonra.
Gürhan Bakırküre ile Mimar-Yatırımcı Gözünden Mesleğe Bakış
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın