Türkiye'ye döndüğünüzde hemen Has Mimarlık'ta mı çalışmaya başladınız?
Evet, 1988'de döndüm ve Has Mimarlık'ta çalışmaya başladım. Boğaziçi'nde yarıda bıraktığım mastera devam etmeyi hiç mi hiç düşünmüyordum aslında. Sadece tezim kalmıştı, onu da yazmak istemiyordum. Bir gün yine babam devreye girdi, "Hayatta hiçbir şey yarım bırakılmaz" dedi ve masterımı bitirmem gerektiğini söyledi. Ondan sonra da benim hayatımın en zor dönemi başladı. Hem Has Mimarlık'ta tam gün çalışıyordum, hem de tezimi yazıyordum. Dahası, üzerine çalıştığım konular çok az bildiğim konulardı. Hakikaten çok iyi bir tez danışmanım vardı: Prof Behlül Üsdiken. Uluslararası düzeyde bilgi sahibi, mesleği yönlendirebilecek kapasitesi olan bir hoca idi. Tezi çok ciddiye alıyordu. Öte yandan iş çok zamanımı alıyordu. Benim için çok yorucu bir dönemdi gerçekten de. Ama o da aradan çıkmış oldu böylece.
Sizin çalışmaya başlamanızla birlikte Has Mimarlık'ta neler değişti?
Sanıyorum Has Mimarlık'a kendimden birşeyler katabildim. Aslında Has Mimarlık ile birlikte büyüdük, diyebilirim.
Has Mimarlık'ın başarılı olmasının sırrı ne?
Bu noktada birkaç şeyi vurgulamak gerekir. Bunlardan birincisi annemle babamın beni hiçbir zaman işlerin dışında tutmamaları oldu. Ben karar sürecinde her zaman vardım. Bu bence o çok önemli, çünkü genelde aile bürolarında ikinci kuşağın barınamamasının en önemli nedeni bu oluyor. Biz birbirimizi her zaman ikna edilmesi gereken üç ortak gibi gördük. Birbirimize her zaman saygı gösterdik.
İkincisi, hep kendi yerimize geçebileceğine inandığımız kişileri işe aldık. Has Mimarlık'a yeni bir mimar arkadaş alırken, o arkadaş çok genç dahi olsa biz hep bu kişinin, Has Mimarlık'ın en üst kademesine gelebilecek niteliklere sahip olup olmadığına bakarız. Hep içinde belli bir cevheri olan, toplum içinde sivrilebilecek arkadaşlarla çalışırız.
Üçüncüsü de biz, "tek mimar bürosu" değiliz. Burada ortak akıl önemsenir ve bütün kararlar ortaklaşa alınır.
Bütün büro olarak mı ortak karar alıyorsunuz?
Evet. Projelere bütün büronun katkısıyla başlarız. Projeye başlamadan önce arsa verileri, fotoğraflar ve ihtiyaç programı bir hafta önceden bütün arkadaşlara dağıtılır. Toplantıya herkes hazırlık yaparak gelir ve toplantıda da herkese söz hakkı verilir. Ondan sonra bir sentez yapılır. Ortaya atılan fikirlerden bazıları ayıklanır ve iyi olduğuna karar verilen fikirler üzerinden ilerlenir. Ama mutlaka bir ortak akıl söz konusudur. Bizde mimar egosu hiçbir zaman ön plana çıkmaz.
Kişinin annesi ve babasıyla çalışması zor mu?
Benim için çok kolay. Kötü örnekleri gördükçe şimdi anne ve babamın davranışlarını çok takdir ediyorum. Beni hiçbir zaman genç, tecrübesiz görmediler. Her zaman için beni de karar sürecine dahil ettiler. Ben de ne gördüysem onu uyguluyorum ve genç arkadaşlarımı da karar sürecine katıyorum.
Bir de biz özel hayatımızda hiç iş konuşmayız. Çok heyecanlanıp anlatmaya başlayan olursa da diğerleri onu mutlaka susturur. İşyerinde de özel hayatımızdan pek bahsetmeyiz. Çünkü burası profesyonel bir alandır ve burada sadece iş yapılır. Bu ayrım da rahat çalışmamızda işe yarıyor, diye düşünüyorum.