Çekirdek ve ıslak hacimleri barındıran bir “mafsal” blokla birbirine bağlanan iki bloklu bir yerleşim planına sahip projenin detaylarını, mimarları Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım anlatıyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi, ilk olarak 60’lı yıllarda artan büyüme gereksinimi ile Ayazağa bölgesinde yeni bir yerleşkenin kurulması kararını almış ve İTÜ Senatosu bu yeni arazideki master plan ve avan proje çalışmalarının yapılması için Profesör Kemal Ahmet Arû ve ekibini görevlendirmiştir.
Kemal Ahmet Arû’nun ilk plan şemalarına bakıldığında, ağ tipi kampus planı şemalarına sahip Berlin Özgür Üniversitesi, Essex Üniversitesi ve Toulouse Le Mirail Üniversitesi yerleşkeleriyle benzerlikler görmek olanaklıdır. Dönemin çağdaş üniversite planlama ilkeleriyle paralel yaklaşımlar barındıran bu yeni İTÜ yerleşim planı, avlular çevresinde toplanan 3 ya da 4 katlı binalardan oluşan yoğun bir plan dokusuna sahip bütünleşik bir sistem olarak tanımlanabilir.
Arû’nun önerdiği içe dönük avlular sistemi, makro ve mikro gelişme alanlarının tanımlandığı modüler ve esnek bir yapıdadır. Avlular çevresinde düzenlenmiş standart ölçülerdeki tip derslik ve eğitim birimlerinin bütün kampusa yayılarak yoğun bir kent dokusu oluşturması hedeflendiği gözlemlenmektedir. Ancak bu sistemin eğimli arazi ile ilişkisi her zaman bir eleştiri konusu olmuştur. Ayrıca önerilen İTÜ yerleşkesinin ağ tipi kampus planı örneklerine göre daha yaygın ve büyük ölçekli olduğu da söylenebilir.
Kabul gören bu plana bağlı olarak birçok fakülte yapısı inşa edilmesine karşın Arû’nun planı tam olarak tamamlanmamıştır. İnşaat Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi ve birbirine bağlı olan Maden, Kimya ve Elektrik Elektronik fakültelerinin yerleşimlerinin Arû’nun kurguladığı kampus fikrine en yakın örnekler olduğu söylenebilir. 90’lı yılların sonuna gelindiğinde bu plana uyulmaktan vazgeçilmiş, Arû planında önerilen dokudan farklı oran ve ölçekteki yeni yapıların kampusa eklenmesi tercih edilmiştir.
2012 yılında açılan “İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Sınırlı Kentsel Tasarım ve Mimari Proje Yarışması” şartnamesinde ise Arû’nun plan şemasına göre inşa edilmiş çoğu yapının “işlevsel ve fiziksel eskimenin yanısıra deprem riski“ de göz önüne alınarak yıkılması önerilmiş ve “350 bin metrekare mekânın yenilenmesine yönelik bir master plan” elde edilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Ancak yarışma sonucunda birinci olan projenin uygulanmasından vazgeçilmiştir.
Günümüze gelindiğinde ise İTÜ yönetimi, bütün fakülte yapılarının yıkılarak yeni bir kampus planına göre yeni yapıların yapılması yaklaşımından vazgeçerek, var olan yapıların aşama aşama yerinde yenilenmesi ve fakültelerin mikro gelişme alanlarına eklenen yeni bloklarla kampus planının sürdürülmesi kararlarını almıştır. İTÜ İnşaat Fakültesi Ek Binası da, bu karara göre İnşaat Fakültesi binasının mikro gelişme alanına yerleşen, var olan binaya eklemlenen ve modüler avlulu sisteme uyma çabası içerisindeki yeni bir binadır.
İTÜ İnşaat Fakültesi bünyesinde yer alan Çevre Mühendisliği ve Zemin Mekaniği bölümlerine ait mekânları kapsayan proje 12.000 m2 kapalı alana sahiptir. Projenin başlangıcında iki bölümün öğretim görevlileriyle ayrı ayrı toplantı serileri düzenlenmiş, yapının program ve kapasitesi bütün yetkililerle birlikte tanımlanmıştır. Bu toplantılar sonucu oluşan yoğun programı karşılamak için kampustaki öteki Kemal Ahmet Arû tasarımı bloklarda olduğu gibi çekirdek ve ıslak hacimleri barındıran bir “mafsal” blokla birbirine bağlanan iki bloklu bir yerleşim planı uygun görülmüştür. Ek yapılar, İnşaat Fakültesi’nin batıdaki tamamlanmamış son avlusunu çevreleyerek var olan fakülteyi bütünlemektedir. Kuzey cephesinde var olan yapıların gabarisini tutan 3 katlı, güney cephesinde ise kot farkından dolayı 5 katlı olarak algılanan bir çözüm ortaya çıkmıştır.
İki ayrı bölüme ait blokların ilk 3 katında ağırlıkla laboratuvar mekânları çözülürken öteki katlarda büro birimleri yer almaktadır. Oldukça yoğun ve gelişmiş teçhizata sahip olan laboratuvarlarda iklim denetimi yapılan soğuk ve sıcak odaların yanısıra çoğu üniversitede bulunmayan parçacık kontrollü temiz oda ve gri su ayrıştırma sistemi odası da bulunmaktadır.
Taşıyıcı sistemi çelik olarak belirlenen bina ilk aşamada uygulama detaylarına kadar çelik olarak projelendirilmiş ve tamamlanmış, ancak ekonomik nedenlerle yönetimin aldığı karar değişikliğiyle betonarme olarak revize edilmiştir. Bu aşamada çelik projenin betonarmeye dönüştürülmesinde yaşanacak mekân kayıpları en düşük düzeye indirilmeye çalışılmıştır.
Bina cephesindeki malzeme seçimleri İTÜ kampusuna eklenecek bütün yeni fakülte binaları için alınan ortak kararlara dayanmaktadır. Kompozit kaplı cephede kampustaki öteki ek yapılarda olduğu gibi dikey perfore metal güneş kırıcılarla ışık denetiminin sağlanması amaçlanmıştır. Güneş kırıcılar oldukça uzun olan batı cephesinde sık aralıklarla kullanılırken öteki cephelerde ışık hesaplarına göre daha seyrek olarak kullanılmıştır.
Uygulama süreci hâlâ devam etmekte olan yapının 2017 yılı başında tamamlanması beklenmektedir.
*Bu proje YAPI Dergisi'nin 411. sayısında yayımlanmıştır.