Nilüfer Kozikoğlu ve ekibinin Geçişken isimli projeleri, Söğüt Tarih ve Doğa ile Buluşma-Karşılaşma Alanı Mimari Proje Yarışması'nda Satınalma Ödülü'ne layık görüldü.
GEÇİŞKEN
YAŞANMIŞ KEŞFİN İZİNDE* (1)
Karşılaşmak ve Buluşmak
Geçişlilik, Birlikteliklik Alanı
Projenin amacı zengin bir tarih ve mebzul bir doğanın farklı unsurlarının karşılaşması, buluşması ve etkileşimine alan açmak ve mekanlaştırmak.
Burda İnsan’ın tanımı kendini doğanın ve tarihin dışında gören, onları sadece izleyen ya da gözlemleyen değil, sürekliliğinde parçası olduğunun idrakında olan olarak buluruz. Proje böyle bir dünyanın mekanıdır.
İnsan diğer tüm varlıklar gibi doğaya zarar veren ya da geçmişi yok sayan değildir, onların içkin parçasıdır. Kültürel edimleri, deneyimleri de bu “ekoloji”yle beslenir, ve besler. Teknolojiyi redd yerine “çevre”siyle etkileşimin karşılıkları olarak üreten, ve bu etkileşimde zorba ve düşüncesiz değil, meraklı, özenli ve uyumludur. Sadece alan ve terk eden değil, kabul eden, yaşatan, dönüştüren bu karakterler, doğal olanla insani olan arasındaki farklılıklarını birlikteliği sürdürmekte aracı görürler, bu birliği tanıdıkları gibi sosyal ve tarihsel farkındalıklarını artırarak birliktelik’liliği sürdürebilirler.
Yerküresel Alan
Marmara Bölgesi içerisinde erişilebilirliği yüksek Bilecik ve dolayısıyla Söğüt hem kültürel varlıkların ve tarihten gelen zenginliklerinin yanı sıra tarıma dayalı üretimin de desteklendiği bir yerleşim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilecik’te kuzey güney aksında yer alan Bozüyük, Merkez ve Osmaneli ilçeleri kentsel gelişmenin ve sanayi (tarıma dayalı osb, osb ve kss) baskın bir lineer merkez iken Söğüt ilçesi bu anlamda hem bu aksa yakınlığı hem de diğer ilçeler için öngörülen tarımsal üretimden farklı olarak sahip olduğu geçmiş ile birlikte kültürel kimliği de öne çıkarılarak ikinci derece bir merkez. Planlarda yer alan gelecek öngörüleri ve ulaşım yatırımları alanın erişilebilirliğini belirginleştirirken bölgenin tarihi kimlik-doğa-kültür gibi bileşenlerini de öne çıkarmaktadır.
Alan tam bir tezattan doğan fırsata ev sahibidir. Küresel ağda bölgeden beslenen üreticilerle (eti, arçelik, beko, etc) küreselden yerele akan kargo dağıtım noktası olması bir yanda, yerelliğini koruyan yetiştiriciliklerle (tarım, hayvancılık ve seralar) ve dormant bir pastoral espasın internet çağında yanyanalığının yarattığı bu vakum alanı ölçekler, jenerasyonlar, kavramlar ve nesneler arası karşılaşma alanı olmaya beşik kılmaktadır.
Peyzaj, yaşam sirkülasyonlarının karşılaşması
Çalılar, orman, yerüstü bitkileri, keçiler, göçmen kuşlar ve arılar,ipek böcekleri ve bunun gibi doğal akışları ve içiçe geçen yaşam döngüleri içinde. Olanı korumakla birlikte meydanda çınar, anıt yanında su öğesi ve söğütler, kayalık üzeri sallar, ormanlık sırtta (A-B arası) yenebilir, şifalı çalı ve bitkilerle, B De kurutma holleri ile, salınma köprüleri gözlem kuleleri ile insanın diğer türlerle buluşmalarına mekanlaşır.
Doğa varoluşun evidir, mimari olarak içinde olmak ve takılmak arasındaki zarif öngörü peyzajda da morfoloji içinde karışmak, elverişlilikleri değerlendirmekten ibarettir. Bundan dolayıdır ki elverişli bir alan su biriktirir veya manzaraya açılır, artiküle olur. Yeni bir bitkilendirme yerine var olanın tamamlanması sadece meydandaki çınar ile tarihi dokuya söğüt ile de kayı diyarlarındaki doğa ve kadına atıfta bulunur. Doğa kendiliğinden de vardır, ev sahipliği yapar. Materyalini de yanında bulur taş ve toprak oraldır ve kompozitliğe açıktır.
Açıkalanlar ve biyoformlar
Geçişkenlik (transition) yumuşak ve sert dokularla kendini yenileyebilen ve bakım gerektirenler arası geçişlilik ile de alanda yaygındır. Örneğin Meydanda belli belirsiz bir sınırda açık alan yapılı malzeme örgüsünden gene yapılı ama kendiliğindenliğe bırakılacak kadar eklemlenen bir biyoforma dönüşür. Tek başına bir çınar ağacı az kişi ya da çok kişi olmadan ölçeklendirir ve kavrar.
Çok amaçlı salonun sadece üstü açık avlusu Fuayenin sadece ön cephesi açık terası bu açık alan derecelenmelerinin birer örneğidir. Avlu kayalar ve tırmanan bitkilerle canlanırken fuaye bakı terası sadece yazın akşam güneşinin, kışın günışığının yakalandığı bir açıklık. Tepeyi bölen şekillendiren bir pasajdır (transition) bu geçiş aksı bir anma alanı ile sonsuzluk balkonu ya da kente bakı vista noktası ile tamamlanır, ya da devam eder de denilebilir.
Bu aks bir rampadır ve anaata sembolü söğüt ağaçları, ile düşünme yansıma yansıtma havuzu (reflection pool) ile anma odağında başlar. B noktasında da benzer bir aralık yapı gruplarını etrafında toplayarak şekillendirmiştir. Önünde ağaçlara dokunmadan şekillenen bir tören alanına eşlik eder, çatısı stilize hımış yapılarla donatılmıştır ve burası da bir bir çatı terasıdır.
Yörük yöresellik yerlilik ve göçerlik
Yerküresellik anlayışı halkların, malzemelerin ve teknolojilerin yeryüzünde hareketliliğini kabul ve belirgin kılar. Projenin odaklandığı konulardan biri de farklı profillerin farklı mevsimler ve anlarda hareketlerini öngörmek çakışma hallerini belirginleştirmek mekanlaştırmaktır.
Kamusal Alan, ayakizlerinin karşılaşması
Açık hava altında farklı senaryoların meydanlarda ya da yönlenimlerde çakışabildiği, programların takıldığı bir rampa meydan ve bayrak tepesinde de taşlık, tören alanı ve karşılama terası.
Sergi ve deneyim ilişkisi
Projenin temelinde ağ kavramı ve ilişkisel düşünme pratiği ile “ilişkilenme” görmek anlamak anlamlandırmak dışında birebir deneyimlemek şeklinde senaryolaştırıldı. Tarih ya da doğa üzerine sempozyumlara ev sahipliği olabildiği gibi törenlerin yapıldığı bir merkez ya da yerli yabancı turist ya da öğrenci kafilelerin gezi rotalarının bir uğrağı olarak düşünüldü. Daha özelde ise zonA’da doğal yapı malzemelerinin deneyimlendiği atölye ve sergiler ile zon B’de “hands-on” bitki atölyelerin yaşanması gibi. Kamusal alan prensibi ile farklı kullanıcıların ortak alanlarda yanyana gelebilmesi mükün olur, yöresel yemekler, yörük yaşamı, festivaller, kutlamalar özel günlerde buluşanlar yürüyüş, hiking, ya da kamp için gelenler zon A da meydanda ya da zon B de Ara sokak’ta yanyana gelebilir.
Yapısal Akıl
Yapıların maddeyi malzemeye dönüştüren örgüteleyek mekanlaşan edimleri de günün imkanlarının özenli ve tutarlı kullanımı, az malzeme, az enerji tüketimi hedefleri ile paralel biçimde belirlendi. Bu bölgenin iklimine uygun olacak şekilde, genellikle duvarların alt kısımlarında taş, üst kısımlarında ahşap çatkılı karkas (hımış) kullanıldı. Ahşap karkasın içine dolgu yapılmasıyla oluşturulan hımış yapılar, hem ahşap karkasın sünekliği ve iyi enerji yayımı sayesinde, hem de dolgu olarak kullanılan malzemelerin (kerpiç, taş vb.) sisteme getirdiği enerji yutma özelliğinin yardımıyla depreme oldukça dayanıklı, hafif ve enerji etkin mekanlar kurulmasına olanak sağlamaktadır. Hımış geleneğinin ve taş duvar örümlerinin güncel karşılıklarını üreterek, güneye yönlenip toprağın koruması altına girip büyük boşlukları daha kolay iklimlendirmek, kuzeyden daha uzun süre günışığı alabilmek gibi hallerin şekil verdiği eklemeli bir bütünlük oluşturuldu. Mimari tasarıma simgesel niteliğini de kazandıran bu eklemeli bütünlük, hımış sisteminin geometrik birimlerinden yola çıkılarak tasarlandı. Oluşturulan dil, farklı durumlara ve işlevlere uyum sağlayabilecek şekilde türetilebilir bir aklı içerdi. Bu çeşitliliğin arkasındaki yalın sistem, birimlerden bütüne ulaşan ve her seferinde aynı kabuğu farklı şekillerde kurabilen bir esnekliği mümkün kıldı. Türetilen makroformların sade ve yalın tutulması ile geleneksel malzemelerin ve yapım tekniklerinin ön plana getirildiği, çağdaş bir yoruma ulaşıldı. Ahşap karkasın bazasını oluşturan betonarme ve taş yapılar, bu sistemin peyzaj stratejisini oluşturan çağdaş sert zeminler ve rampalarla bütünlük kurmasını sağladı. Böylelikle, geleneksel hımış sisteminin modülerliği, yeniden türetilebilirliği ve çevreyle uyumunun gözetildiği bir çağdaş bütün oluşturuldu.
‘Geleneksel strüktür sistemlerinin geliştirilmesi, yeni teknolojilerle üretilen ahşap taşıyıcı elemanların geleneksel detaylarla yeni kullanım olanaklarının gündeme getirilmesi projenin strüktürel bağlamda ana hedeflerinden biridir. ‘
Derecellilik (Gradiency)
Projenin kavramsal çerçevesi içinde sınırlar kimi zaman nettir, yapıyı topraktan ayıran duvar gibi, kimi zaman muğlaklaşır, sınır tampon program alabilir,Avlu ile ÇAS arasındaki bölge gibi. Geçişkenlik kavramı içinde meydan araziye dönüşür, tepecik yapıya...rampa köprüye..Kültür doğaya dönüşür.. kendini devamlı yenilemektedir, akışkandır,
(1) doğa ve insan ikilisi üzerine cohabitation başlıklı Arch+ dergisinin neues miteander YENİ ORTAKLIK ve ihre gelebte erkundung YAŞANMIŞ KEŞİF