Bir mimar ve bir avukatın Kuzguncuk'ta kesişen yolları ve onların temiz gıdayı mahallelerine getirmeleri ihtiyacından doğan KuzguncuktaKiler'in hikâyesi bu ay Mimarın Göbeği'nde...
Mimar Tülay Atabey ve Avukat Şengül Alemdar'ın Kuzguncuk'taKiler dükkânı, tüketiciler için temiz gıdaya doğru fiyat ile ulaşabilecekleri güvenilir bir işletme... Kuzguncuk'taKiler, üreticiler için de üretimlerini gönül rahatlığıyla teslim edebilecekleri bir arayüz olmayı hedefliyor.
Sizleri tanıyabilir miyiz? Sizi, birlikte KuzguncuktaKiler’i açmaya götüren süreci anlatır mısınız?
Biz 2010 Kuzguncuk Bostanı mücadelesinde tanıştık. Birimiz mimar, birimiz avukat. Hayat görüşümüz, ilkelerimiz, ilgi alanlarımız ortak. Kuzguncuklular Derneği yönetim kurulundayız ikimiz de... Kuzguncuk ve Dernek ihtiyaçları ile ilgili gündemimiz hiç bitmiyor. Dernek için bir küçük mekan peşindeydik aslında, ama dernek için tutmamız mümkün olmayınca biz kiraladık. Dernek yararına satış, toplantı, duyuru vb. işleri de burada çözüyoruz.
Neden gıda sektöründe yer almak istediniz? Temel ihtiyaçlarımızdan olmasına rağmen temiz gıdaya ulaşmak günümüzde çok zor. Bu çerçevede yorumlarınız nelerdir?
Hep peşinde koştuğumuz temiz, güvenilir, zehirsiz gıdayı mahallemiz, eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız için ulaşılabilir hale getirmek istedik. Geçtiğimiz yıllarda, temiz tarım yapmak üzere, Anadolu’nun çeşitli bölgelerine gidip; zaman, emek ve bilgisini üretime dönüştüren arkadaşlarımızdan ve onların arkadaşlarından oluşan bir üretici ağına ulaştık.
Tüketiciler için; temiz gıdaya doğru fiyat ile ulaşabilecekleri güvenilir bir işletme, üreticiler için de üretimlerini gönül rahatlığıyla teslim edebilecekleri bir arayüz olmaya çalışıyoruz. Tanıdık aile işletmeleri ya da markaların yanında, yine dostlarımızın birbir emekle kurduğu kooperatifleri de tedarikçimiz olarak desteklemeye çalışıyoruz.
Amacımız; her geçen gün ciddiyeti, önemi ve kapsamı daha çok anlaşılan bu büyük resmin içinde bize düşen kısmı doğru ve güvenilir bir şekilde doldurmak.
Dükkânın tasarımı ve uygulaması da size ait Tülay Hanım. Bu süreci de anlatır mısınız? Mekânı tasarlarken önem verdiğiniz noktalar neler oldu ve kurumsal kimlikle ilgili çalışmalarınız da oldu mu?
Ben bir yeri tasarlamaya başlarken öncelikle orayı tanımaya ve anlamaya çalışıyorum. Bu ele alma biçimi; bir apartman dairesi, Assos’ta bir köy içinde yıkık bir taş ev ya da Boğaz'da bir eski eser de olsa değişmiyor. Çevrenin, binanın söylediklerini anlamaya çalışıyorum. Nasıl bir çevrede, daha önce nasıl kullanılıyordu, yıllardır görenlerin gözündeki anlamı ve değeri ne? Yapının malzemesi ne, zarar görmüş mü görmemiş mi, açığa çıkarılıp okunaklı hale getirilecek bir niteliği ya da takviye edilmesi bakım yapılması gereken bir ihtiyacı var mı? Eldekilerle yeni fonksiyonunu nasıl ve ne oranda karşılamak mümkün? Burada da aynı süreci izledik.
Dükkan, Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'ne ait bir dizi dükkandan biri. Ben 1980’den beri Kuzguncuk’tayım, burayı da Ziya Amca’nın kitap, kırtasiye, oyuncak gibi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız eski usul dükkanıydı. Ziya Amca ölünce dükkan da kepenklerin arkasında kaldı gitti. Depo olarak kullanılıyordu. Kullanmaya karar verince elde ne var, ne hatırlıyoruz, neye ihtiyacımız var, en az müdahale ve ilave ile nasıl çözeriz?, diye koyulduk işe...
Cephedeki ahşap doğramalar söktüğümüzün aynısı. Duvardaki nişler zaten vardı, tavandaki çürüyüp parçalanmış kontrplakları sökünce altından volta döşeme zaten bütün güzelliğiyle çıktı ortaya. Zemindeki dökme mozaik geleneksel bir zemin kaplama yöntemi, 25 yıl önce ilk defa rahmetli Dülger İbrahim Usta ile birlikte dökmüştük. İtiraf edeyim o çok daha temiz bir iş olmuştu, geleneksel malzeme, detay ve onu bilip uygulayacak usta olmayınca biz de zorlanıyoruz.
“Elimizdekini koruyalım ve değerinin fark edilmesini sağlayalım.” Bu ana fikir her şey için geçerli: Tavandaki volta döşeme, atalık tohumdan üretilmiş kavılca unu ya da arkadaşımızın çocukluğunun geçtiği bahçenin meyvesi… Emin olun hepsi aynı aslında.
Kurumsal kimlik konusunda yakın çevremizden destek aldık. Biz bu dükkanın bizim için ne ifade ettiğini anlattık, onlar da bunu bir isme, kurumsal bir dile tercüme ettiler. Adımızı biz de çok seviyoruz ve herkesten de övgü alıyoruz.
Kuzguncuk'taKiler; isminiz markanızla birebir örtüşüyor. Sizin gözünüzden Kuzguncuk’u dinleyebilir miyiz? Kuzguncuk’ta çalışmanın avantaj dezavantajları neler?
Kuzguncuk’u anlatmak buraya sığar mı bilmiyorum. hem 35 yıllık mahalle sakini, hem mimar, hem dernek yöneticisi, hem de dükkan sahibi olunca söyleyecek çok şeyi oluyor insanın.
Kuzguncuk sosyal, kültürel, tarihi ve kentsel tüm donanımını ve belleğini günübirlik turizme kurban vermek üzere. Tüketim toplumunu tarafından hızla tüketiliyor. Durdurmak için mücadele ediyoruz ama kapitalizmin önünde ne kadar durulabilir bilemiyorum. Yerel yönetimlerden destek alabilirsek belki bindiğimiz dalın kesilmesinin önüne geçebiliriz. Mücadeleye devam deyip bitireyim.
Kuzguncuk bizim evimiz. Her şeye rağmen. Bilinçsiz ve hoyrat kalabalık köyümüzde yaşayan herkesi olduğu gibi bizi de zorluyor.
Mahalle ile etkileşiminiz nasıl sürüyor?
35 yıldır burada oturuyoruz. Benim ofisim, Şengül’ün yazıhanesi burada. Herkes tanıdık, herkes komşu. Bizim gibi, temiz gıdaya önem veren tüm dostlarımız çok sevindi "Kuzguncuk’taKiler"in varlığına. Onları pek çok konuda uğraşmaktan kurtarmış olduk çünkü, zehirsiz üretilmiş olduğunu bildikleri bir gıdaya bu kolaylıkta ulaşmak onları mutlu ediyor.
Dükkândaki ürün gamını nasıl belirliyorsunuz? Olmazsa olmazlarınız ya da satışını gerçekleştireceğiniz bir üründe olması gereken kriterleriniz var mı?
Dükkan olmadan da yıllardır tanıyıp güvendiğimiz arkadaş üreticilerimiz sabit zaten. Ama ürün gamını sürekli araştırıyoruz ve yeniliyoruz. Komşularımızın ihtiyaç duyup sordukları ürünleri araştırıp bulmaya çalışıyoruz. Mutlaka organik tarım gibi bir olmazsa olmazımız yok, o alanın da suistimale çok açık olduğunu düşünüyoruz çünkü. Bizim dükkanımıza giren bir ürünün insan sağlığına zararlı bir kimyasal kullanılmadan üretilmiş olması tek kriterimiz. Bir de sadece her yerde ulaşabileceğiniz markaları değil, desteklenmeye ve adını duyurmaya ihtiyacı olan, geleneksel tarım yapan küçük işletmeleri ve kooperatifleri öne çıkarmaya çalışıyoruz.
Son olarak gelecek planlarınızdan da bahseder misiniz?
Hem üreticiler için hem de her gün genişleyen bir çemberde destekleyenler için güçlü ve güvenilir bir ara yüz, bir durak olmak. Bizden alışveriş eden son kullanıcılara tüketici dememeyi özellikle seçiyoruz, çünkü aslında yaptıkları tüketmek değil, desteklemek ve dönüşüme katkıda bulunmak.
Çok yeni bir işletmeyiz, ama hızlı öğreniyor ve genişliyoruz. Evrensel değerleri ilke edinmiş olmak bize güç ve enerji veriyor. Çok teşekkür ederiz.