Bugün yeni ve sıcacık bir mekânda alkali beslenmeye giriş yapacağız. Detoks ve sağlıklı yaşam danışmanı Gül Kaynak ile onun önerisi olan Etiler'in çiçeği burnunda mekânı Bi Nevi Deli’de buluştuk.
Gül Kaynak'tan daha önce profesyonel danışmanlık aldığım ve tecrübe ettiğim için alkali beslenmenin beden ve ruhu nasıl arındırdığını biliyorum. Sizlere doğru kaynaktan ve yaratıcı menüsü ile iyi örnek olan bu mekândan güvenli bilgiler aktaracağım.
Ama öncelikle Bi Nevi Deli’den ve sahipleri Özge Şen ile Belkıs Boyacıgiller'den bahsetmeliyim... Bu iki güzel ortak, yeteneklerini ve iş potansiyellerini birleştirmişler. Önce Karaköy’de açılan Bi Nevi Deli artık Etiler’de de hizmet veriyor.
Bitkisel ve sağlıklı yaratıcı reçeteler sunan bu mutfak; civar bölgeye servise yönelik daha geniş bir hizmet alanı sağlamayı hedefliyor. Özellikle bu tarz beslenen kesim için ulaşılması zor bir hizmet. Çünkü dünya mutfağına yönelik yerlerde bile zengin reçetelere rastlanmıyor. Günlük değişen menüde her zaman ulaşabileceğiniz çorba ve tatlı seçenekleri mevcut. Bunun dışında onların klasikleşen pancar ve kinoa burger, kabak makarnası gibi farklı lezzetleri sizi şaşırtıyor. Glütensiz, doğal şekerli ürünlerle de buluşuyorsunuz.
Tamamen kendi ihtiyaçlarına ve arayışlarına yönelik yola çıkmış bu başarılı ortaklar yeniliğe açık ve yaratıcılar. Bu arada mekân oldukça sade ve yumuşak döşenmiş. Bahçesi küçük ama alımlı. Bölgenin sessiz bir yerinde olduğu için huzurlu bir ortam var. Zaten daha çok kişiye ulaşmak için servis odaklı hizmet vermeyi planlıyorlarmış ama eminim mekânın sıcaklığı insanları cezbedecektir.
Röportaj öncesi detoks ve sağlıklı yaşam danışmanı Gül Kaynak’la uzun uzun sohbet ettik. Konuya ısınma turları, benim alkali beslenme deneyimim derken samimiyet güzel bir giriş getirdi. Beslenmenin bu kadar çok çeşidinin olması havada uçuşan terimler insanda karışık bir bakış açısı yaratıyor. Ancak özetlemek gerekirse, Gül Hanım'ın anlatımıyla vegetarian, annesi ve gözü olan her canlıdan arınmış bir beslenme seçimi; vegan buna ek onların ürünü olan her şeyi dışarda bırakan bir beslenme türü. Ancak bu seçime balık eklerseniz pescatarian beslenme türü oluyormuş… Raw+Vegan beslenme ise; çiğ ya da 42 derecenin altında pişmiş ürünlerin vegan menüye eklenmiş hali. Flexitarian yani alkali beslenme türü ise her öğünde 1/4 asidik 3/4 alkali seçimlerle oluşturulan menülere dayalı. Yani çiğ ve az pişmiş sebzeler, sebze suları, tohumlar, kavrulmamış kuru yemişler, işlenmemiş doğada olduğu şekliyle olan bütün besinler bu beslenme türüne uygun. Süt ve süt ürünleri, yumurta ve tabi ki hayvansal gıdalar ise bunun dışında...
Evet, şimdi Gül Kaynak'la sohbetimize geçelim...
Son yılların en önemli konusu beslenme. Hatta televizyon programları, görsel ve yazılı basın, sosyal medya bu konuyla çalkalanıyor. Neyi, nasıl, ne kadar yemeliyiz derken, bu durum özel tariflere kadar uzanıyor. Bu bilgi karmaşası içinde doğru beslenmeyi tanımlamanızı istesek, nasıl bir çerçeve çizersiniz?
Bu konuda gerçekten çok fazla bilgi kirliliği var. Bizim için ilk kural, o gıdanın doğal halini koruyup korumadığı. Yani domates tarladan mı, yoksa ketçap olarak insan eliyle, katkılarla paketlenmiş mi? Bir ineğin sütü 4 ay bir kutuda taze kalabilir mi? Evde kızarttığın patates aynı gün içinde tüketilmeliyken, raf ömrü 6 ay olan patates cipsi nasıl olabilir? Öncelikle gıdaları ikiye ayırabiliriz; paketli gıdalar ve üretilen yerden olduğu gibi alınan, raf ömrü olmayan gıdalar. Yani insan elinin girdiği bazı durumlarda gıdanın bozulduğunu unutmamak gerekir. Örneğin tuz doğanın insana verdiği enerji kaynağıdır. Biz onu rafine hale getirip paketlemişiz. Bu arada kendimize şeker gibi sahte bir kaynak da yaratmışız. Beyaz olmasının dışında tuz ile hiçbir ortak noktası yok ve günümüzün hastalığı diyabete kapı açıyor.
Ben de sizin programı deneyimledikten sonra hayatımdan şekeri çıkardım. Bir süre sonra beden şekeri unutuyor ve yeni durumda daha enerjik, daha hafif ve mutlu hissediyorsunuz. Peki sizin alkali beslenme ile yolunuz nasıl kesişti?
İnternet sitemde açıklıkla paylaştığım bir hikâyem var. Üniversite sonrası 7 yıl finans sektöründe çalıştığım yoğun dönemde ofis-ev arası geçen bir hayatım oldu ve 25 kilo aldım. Diyetisyenlerle kısa vadeli ve geri dönüşü ağır olan diyet serüvenleri sonunda Uzakdoğu’da bir merkezde alkali asidik ve doğal beslenme ile tanıştım ve sonrasında kendi başıma kilolarımı verdim. Eğer bu düzenle çalışan bir kadın olarak bu kiloda 1 yıl kalabilirsem bunu başarmış biri olarak işimi değiştireceğim ve bu alana geçeceğim dedim. İşte son 11 yıldır bu konuda danışman olarak çalışıyorum. Hâlâ öğrenmeye devam ediyorum. İnanın beslenme konusunda en eğitimli ve kariyer sahibi insanlar, hatta doktorlar bile bu konuda yeterince bilgi sahibi değil. Özellikle su içme konusuna yeterince önem verilmiyor. Biz doğanın bir parçasıyız, nasıl ki orkide susuz kalınca kuruyorsa biz de öyleyiz. Hemen bugün su içmeye başlamalıyız. Mesela bir araba aldınız, üreticisi kullanacağınız yakıtı söyledi ama siz ikinci hafta başka bir ürün koydunuz. Artık arabanız bozulduğu zaman kimseyi suçlamaya hakkınız yok çünkü size kullanacağınız ürünü söylemişlerdi. Beden bizim emanetimiz ve tek sorumluluğumuz, hayatımızın sonuna kadar ona iyi bakmak.
Gül Kaynak
Alkali beslenme ömürlük bir beslenme şekli midir, yoksa detoks şeklinde dönem dönem mi yapılmalıdır? Yani bir tür oruç gibi mi algılanmalıdır?
Bu işe girmeden önce aklımdaki kriter, bir sene bu sistemi düzen olarak oturtturmak ve beslenmemi dönüştürmekti. Danışanlarıma hep söylüyorum, önemli olan benle 1 ya da 3 hafta bu yolculuğa çıktıktan sonra geri kalan sürede ne yaptığınız. Beden evinizi temizledikten sonra onu tekrar hızla kirletmeyi seçmemelisiniz. Bunu da verdiğimiz eğitimlerde zaten öğretiyoruz.
Bu eğitimde menü desteği ve reçeteler mi veriyorsunuz?
Evet, evde nasıl bir düzen kurmalı, yolda yanınızda neler olmalı, gittiğiniz yerde neleri nasıl seçebilirsinizi öğretiyoruz.
Alkali beslenmenin ön koşulları nelerdir ve bizim toplumumuz bunu nasıl karşılıyor?
Genelde evlere paket yolluyoruz ya da konaklamalı kamplar planlıyoruz. Eğer kişide aşırı bir asitli içecek, çay, kahve tüketimi varsa öncesinde bunları bırakmasını istiyoruz. Ya da ofisteki ön görüşmede bir testle ne kadar asidik beslendiğini belirleyip ona göre geçiş programı oluşturuyoruz. Elbette konuya çok farklı sebeplerle yaklaşıyorlar. Gerçekten kendisini ve ailesini sağlıklı beslemek isteyen de var, düğüne az kala kilo vermek isteyen de. Biliyorsunuz ben aynı zamanda yemek de üretiyor ve danışanlarıma ulaştırıyorum. Türkiye'de ilk evlere servis firması açıldığında kullanıcı olarak vegan menü talep ettiğimde "bu çok zor" diye yanıt almış ve çok şaşırmıştım. Çünkü bu konuda en verimli topraklardayız. Ülkemiz böyle beslenmek için gıda açısından çok zengin ve şanslı. İnsanlar gıdaya kolay ulaşabiliyorlar. Bu yüzden farklı sebeplerle yola çıksalar da sonuçlar onları memnun ediyor.
Peki bedenin alkali beslenmeye tepkileri neler oluyor? Örneğin cildimiz nasıl değişiyor?
Evde çok kirli bir halı var, onu döverek temizliyoruz. Halı ne kadar kirliyse o kadar dövülüyor. Her gün çikolata, karbonhidrat, alkol tüketen, sigara kullanan birisi 2-3 gün sarsılabilir. Yani kişiye göre yaklaşmak lazım. Ama ilk dört günden sonra bayır aşağıya koşmak gibi. Bütün vücut değişiyor, dönüşüyor. Su içtiğiniz, sebze meyve tükettiğiniz, glüteni, mayayı, işlenmiş gıdayı bıraktığınız için cildinizin yanı sıra bütün vücudunuz gençleşiyor.
Pratik ipuçları vermeniz mümkün mü?
Olmazsa olmazlarımız salatalık, 8 saat suda bekletilmiş çiğ badem, kuru hurma, muz, limon, Himalaya tuzu. Bazen muz kilo yapmaz mı diye tepki alıyorum. İçeriğine bakın, sadece muz. Glüten yok, maya yok, tamamen doğal bir gıda...
Bu durumda kalori hesabı da yok...
Çok doğru, alkali beslenmede kalori hesabı yok.
Bu programı vücut ne kadar sürede oturtuyor ve kabul ediyor?
Diyelim ki bir kişinin 25 kilo fazlası var, karaciğeri yağlanmış, kolesterolü yükselmiş, insülin direnci bozulmuş. Bu kişi bunu bir günde yapmadı ki. Toparlanması ve sağlığına kavuşması için 1-2 ay kendini buna adaması lazım.
Bu sistemde esneme payı nedir? Yani mola vermek istediğimizde ya da kendimizi tam adayamadığımızda durumu nasıl toparlarız?
Kişiden kişiye değişir. Bu ancak kirlenme durumuza göre değerlendirilebilir. Bana sorarsanız haftada 1 gün tam temizlenme günü, ayda 3 gün, senede 2 kere de 1 hafta şeklinde en optimal planlama yapılmalı.
Bugün Bi Nevi Deli’nin menüsünden lezzetli seçimler yaptık. Bal kabağı çorbası, Avokado tartine, Guacamole&cips ve Bowl of the day… Genel olarak özellikleri nelerdi?
Az pişmiş ya da çiğ katkısız vegan seçimlerdi. Dönem dönem tamamen çiğ hatta sıvı tercihlerle vücudu daha hızlı dönüştürmek ve rahatlatmak uygun olur. Flexitarian yani tabağınızın dörtte birini zararlı, dörtte üçünü doğal ve sağlıklı yaparsanız vücut bunu tolere eder. Bu, bugünkü kahvaltı alışkanlığımızda olduğu gibi poğaça, tost, çay değildir. Peynir, ekmek, badem, ceviz, hurma, domates, salatalık, zeytindir. Ancak son zamanlarda bu değişti ve 'zararlı şeylerden az ye' moduna geçildi. Oysa, 'sağlıklı ve doğal olandan çok ye, daha doğru seçimler yap' olmalı. Yani doğru yiyecek olduğu sürece kalori ve miktar yok. İştah çok kıymetlidir, sağlıklı olduğunuzu gösterir. Önemli olan iştahınız geldiğinde yaptığınız seçimleridir.
Örnek bir sabah kahvaltısı verebilir misiniz?
İştahınıza göre 20-30 zeytin, kekikle renklendirilmiş domates, salatalık, biber. Farklı bir tarz isterseniz tarçınlı ve cevizli muz ya da tarçın ve agave şurubu eklenmiş greyfurt da deneyebilirsiniz. Fark ettiğiniz üzere burada hazırlık isteyen bir sistem var. Evinizde mutlaka katı meyve sıkacağı ve blender olmalı.
Bu arınma için tavsiye ettiğiniz bir dönem var mıdır?
Çok güzel bir soru. Sayfamdaki "Her mevsimin bir detoks sebebi vardır" adlı yazımı okumanızı tavsiye ederim. Kışın iç organlar daha kolay yağ yakar, baharda yenilenmek, uyanmak için sebebiniz olur. Yazın hava sıcaklığından suyu kolay tüketirseniz. Sonbaharda ise bağışıklığı güçlendirirsiniz. Yeter ki kişi kendi mevsiminde eve hazır hissetsin.
Su çok önemli dedik, peki nasıl bir su tüketmeliyiz?
Ben 10 yıldır çeşme suyunu arıtarak tüketiyorum. Kaliteli bir filtre ile evinizdeki suyu arıtmanız en sağlıklısı. İkinci kriter, cam şişede su tüketmek. Uzun süre plastikte bekleyen su kötü bir seçim. Alkali su elde etmek için taze limon suyu, elma sirkesi, karbonat ya da alkali damla kullanılabilir.
Bu beslenmede gıda takviyeleri ya da vitamin kullanılıyor mu? Ve buna bedendeki bazı değerler kontrol edilerek mi karar veriliyor?
Evet, çeşitli gıda takviyeleri var. Ancak bunlar doğal olduğu için vücutta birikme yapmıyor. İlaç bazlı vitamin gibi değil. Probiyotik ve spirulina gibi içeriği zengin besin takviyeleri… Spirulinanın içeriği deniz yosunudur. İnanılmaz bir demir, protein, kalsiyum ve B12 kaynağıdır. NASA’nın kullandığı bir üründür. Elbette bazı değerlere bakılarak verilebilir. Ancak doğal olduğu ve vücuyya birikme yapmayacağı için rahatlıkla kullanılabilir.
Çok leziz ve bilgi dolu bir sohbet oldu. Deneyimlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler. Son söz olarak ne söylemek istersiniz?
Doğru beslenmek size emanet olan bu yaşamın en önemli sorumluluğu. Seçimlerinizi nasıl yaparsanız öyle yaşarsınız. Ben ve ekibim bunu deneyimlemeniz ve öğrenmeniz için hazırız. Bi Nevi Deli gibi mekânlar arttıkça, insanların bu gıdalara ulaşması kolaylaştıkça bu beslenme türünü daha fazla yaşamlarına alacaklardır. Ben de Mimarizm’e ve size teşekkür ederim.
Bi Nevi Deli:
Dilhayat Sokak No:10/1 Akatlar, Etiler