SALT Perşembe Sineması’nın Kasım-Aralık programı, Sergei Loznitsa’nın 2015 yapımı Sobytie (Olay) filmiyle 7 Kasım’da başlayacak.
mid90s [90’lar Ortası] (2018) filminden bir kare ©A24
Sobytie [Olay] (2015) filminden bir kare ©Atoms & Void
Salt Perşembe Sineması, 1990’lardaki kritik değişimlerin şehir ve uzantısındaki izdüşümleri üzerinden yakın geçmişin gerek bireysel gerekse toplumsal bellekteki yerini sorgulayan 5 filmle Kasım ve Aralık'ta da devam ediyor. 20. yüzyılın son dönemecinden şehir hikâyelerini bir araya getiren seçki, dönemin coğrafyaya göre ayrışan etkilerine güncel bir merakla bakıyor. Herkesin katılımına açık gösterimler, her Perşembe saat 19.00’da SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da.
7 Kasım, 19.00 Sobytie [Olay] (2015)
Yönetmen: Sergei Loznitsa
74 dakika
Rusça, İngilizce; Türkçe ve İngilizce altyazılı
Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’a karşı Ağustos 1991’de düzenlenen darbe girişimi, Sovyetler Birliği’nin çözülme sürecini nasıl tetikledi? Üç gün süren olayda Gorbaçov ev hapsinde tutuldu, darbecilerin ele geçirdiği televizyon ve radyo kanallarında haber yayınları kesilip Çaykovski’nin Kuğu Gölü eseri çalındı, Moskova’nın Beyaz Saray’ı çevresinde kalabalık protesto gösterileri yapıldı. Bu olayın geleceklerini değiştireceğine inanan şaşkın, korkmuş, heyecanlı ve çaresiz insanlar Leningrad sokaklarına akın etti.
Ukraynalı yönetmen Sergei Loznitsa’nın 2015 yapımı belgesel filmi Sobytie [Olay], çeyrek asır önce yaşanan bir tarihî kırılmayı etkileyici arşiv görüntüleriyle bugüne taşıyor. O dönem “Rus demokrasisinin yeniden doğuşu” olarak nitelenen olaya dair yanlış kanılar, propagandalar ve spekülasyonlardan sıyrılarak üç gün içerisinde gerçekte neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor: Leningrad’ın Saray Meydanı’nda toplanan kalabalıklar için itici güç neydi? Bu görüntülerle aslen neye tanıklık ediyoruz; rejimin çöküşüne mi, yoksa yaratıcı bir şekilde markasının değiştirilmesine mi? Kameraya bakan bu insanlar kim; galipler mi, yoksa kaybedenler mi?
*
14 Kasım, 19.00 Nëntor i ftohtë [Kasım Soğuğu] (2018)
Yönetmen: İsmet Sijarina
93 dakika
Arnavutça; Türkçe ve İngilizce altyazılı
1990’ların başı; özerkliği kaldırılıp parlamentosu dağıtılmış Kosova’da soğuk kış günleri. Bir kamu kuruluşunda arşivci olarak görev yapan Fadıl’ın eşi, iki çocuğu ve felçli babasıyla yaşadığı apartmanın ısıtma sistemi çalışmaz; bölgede elektrik kesintileri gitgide artar. Gerginliğin hâkim olduğu Priştine kar altındadır; ailenin döküntü hâldeki arabasının motoru sürekli buz tutar. Bu çetin şartlara karşın iyimserliğini koruyan Fadıl, Arnavutların çalışma, sağlık sigortası, çocuk yardımı ve lojman gibi haklarının ellerinden alınmasını protesto amaçlı istifalar başlayınca büyük bir çelişkiye sürüklenir: Vefalı bir oğul, eş ve baba mı; yoksa davasına sadık, yurtsever bir Arnavut mu olmalıdır Fadıl? İstifa edip ailesinin geleceğini tehlikeye atmak mı; yoksa istifa etmeyip Sırplar tarafından “casus”, kendi çevresi tarafından da “hain” damgası yemek mi daha yeğdir?
Nëntor i ftohtë [Kasım Soğuğu] (2018) filminden bir kare ©Buka Productions ©thumbsup
Kosovalı yönetmen İsmet Sijarina’nın ilk gençlik anılarına dayalı filmi Nëntor i ftohtë [Kasım Soğuğu] (2018), Yugoslavya’yı dağılma sürecine götüren karanlık dönemi yansıtırken kitlelerin benimsediği yoldan ilerlemeyi reddeden bir bireyin mücadelelerini gerçekçi bir hikâyeyle anlatıyor.
*
21 Kasım, 19.00 Le cri du coeur [Kalbin Haykırışı] (1994)
Yönetmen: İdris Ouédraogo
86 dakika
Fransızca; Türkçe ve İngilizce altyazılı
İyi bir hayat kurmak üzere yaklaşık beş yıl önce Fransa’ya göç eden İbrahim, ekonomik durumunu düzeltince eşi ve oğlunu yanına aldırır. Büyüdüğü ülke olan Mali’yi ve hasta büyükbabasını bırakıp annesiyle Lyon’a yerleşen 11 yaşındaki Muhtar, yeni hayatına uyum sağlamada zorluk yaşar. Burada doğmuş olsa da Fransa’ya dair hiçbir şey bilmeyen ve küçük köyünün özlemini çeken çocuk, bir gün şehrin sokaklarında koşan bir sırtlan görür. Heyecanla olup biteni anlatmaya çalışırken okul arkadaşlarının alay konusu hâline gelen Muhtar, çok geçmeden okul psikoloğuna gönderilir. Ailesi dâhil hiç kimseyi gördüklerine inandıramaz, ta ki yaşadıklarını anlamasını sağlayacak özgür ruhlu Paulo ile arkadaş olana dek.
Le cri du coeur [Kalbin Haykırışı] (1994) filminden bir kare ©Les Films de la Plaine
Burkina Fasolu yönetmen İdris Ouédraogo’nun 1994 yapımı Le cri du coeur [Kalbin Haykırışı] filmi, zorunlu göç ve ayrılıkların yol açtığı tedirgin ruh hâlini betimlerken ırkçılığın hâlen sorun teşkil ettiği bir toplumda yabancılaşma ve ayrımcılıkla mücadelenin zorluklarına dikkati çekiyor.
*
28 Kasım, 19.00 D’Est [Doğudan] (1993)
Yönetmen: Chantal Akerman
110 dakika
Diyalogsuz
Demir Perde’nin yıkılması ve Sovyet Bloku’nun dağılmasının ardından Doğu Avrupa’da bir yolculuğa çıkan Chantal Akerman, Doğu Almanya’dan Polonya’ya ve Baltık ülkelerine, oradan da Moskova istikametinde Rusya’ya geçti. Amacı “kendisini etkileyen her şeyi çok geç olmadan kaydetmek”ti. Sonuçta, durağan ve hareketli görüntülerin, gündüz ile gecenin, yaz ile kışın, sahiller ile caddelerin, kalabalık meydanlar ile sessiz oturma odalarının birbirini takip ettiği; parçalanan bir dünyaya dair rastgele gözlemlerden oluşan bir film meydana geldi.
D’Est [Doğudan] (1993) filminden bir kare ©Cinematek
Diyalogsuz ve yorumsuz bir deneysel belgesel olan D’Est [Doğudan] (1993), kasvetli bir dizi kartpostal gibi kat kat açılarak sonsuz bir bekleyiş ve yineleyiş hâlinde asılı kalmış gibi görünen insanlar ve manzaralara bakıyor.
*
5 Aralık, 19.00 mid90s [90’lar Ortası] (2018)
Yönetmen: Jonah Hill
85 dakika
İngilizce; Türkçe altyazılı
13 yaşındaki Stevie, pek ortalarda olmayan ilgisiz annesi ve şiddete meyilli ağabeyiyle Los Angeles’ta yaşar. Kendinden yaşça büyüklerle vakit geçirmeye hevesli olan çocuğun sıradan ve yalnız hayatı, bir yaz günü tanıştığı bir grup “havalı” kaykaycı sayesinde hızla değişmeye başlar. Odasındaki Ninja Kaplumbağalar posterini popüler bir modelin fotoğrafıyla değiştirir, ilk sigarasını içer, saatlerce kaykay yapar, eve uğramaz olur. Stevie, yeni katıldığı ekibe kendini kanıtlamak için her şeyi yapmaya hazırdır.
Tanınmış oyuncu Jonah Hill’in yazıp yönettiği mid90s [90’lar Ortası] (2018), kaykaylar, karışık kasetler, VHS kameralar ve video oyunlarının popüler olduğu 90’lar Amerika’sında büyümeye dair kişisel bir hikâye anlatıyor; ırk ve toplumsal sınıf ayrımlarının gençlerin hayatını nasıl şekillendirdiğini sorguluyor.