Aydınlatmadan, objeye birçok mecrada projeler üreten Tasarımcı Şebnem Gemalmaz, ışığın form ve malzeme ile iletişimini buluşturduğu ‘3:98’ adlı kişisel sergisi ile 4 Haziran tarihine kadar Goba Art&Desing’da.
Şebnem Gemalmaz:
“Tıpkı Kahn’ın da dediği gibi ışık belki de tüm varoluşun kaynağıdır.”
Tasarımcı Şebnem Gemalmaz “en önemli ifade aracım” diye tanımladığı ışığın, form ve malzeme ile ilişkisini ‘3:98’ adlı sergide, Modernist Mimar Louis Kahn ve ünlü İtalyan Mimar Carlo Scarpa yapılarının bazen ters yüz edilmiş, bazen yapıdan kopartılmış detayları üzerinden anlatıyor.
Sergi, aynı zamanda Aydınlatma Tasarımcısı olan Gemalmaz’ın, ışıkla 2005 yılında başlayan yolculuğunun mimari mücevherler ile buluştuğu bölümden bir kesit sunuyor. Sergideki, farklı disiplinlerden ilham alan mimari mücevherler, tasarımcının 2011 ve 2016 yılında tamamladığı iki koleksiyondan seçilmiş parçalardan oluşuyor. "Inside Out Louis Kahn/ Tersyüz Louis Kahn” (2011), Kahn yapılarının gün ışığı açıklıklarının ters yüz edildiği, brütal yapılara atıfta bulunan anlatımı güçlü objelerden oluşurken, “Grace” (2016) ise Carlo Scarpa’nın şiirsel detaylarını, ham ve değerli malzemelerin yan yanalığı ile anlatıyor.
*
Şebnem Gemalmaz Hakkında
Tasarımcı, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde başlayan lisans eğitimini aynı üniversitede Kentsel Tasarım odaklı yüksek lisansı ile tamamladı. Sonrasında ışığa olan merakı onu kuzeye, karanlığın altı ay sürdüğü şehre, Stockholm’e götürdü. İsveç Kraliyet Üniversitesi’nde Mimari Aydınlatma Tasarımı üzerine ikinci master çalışmasını tamamladıktan sonra bir süre İsveç’te yaşamaya devam etti. 2010 yılında Urbanbake adı altında kurduğu tasarım platformunda kişisel tasarım çalışmalarını sürdürmekte ve 2014 yılından beri Arup Aydınlatma Departmanı’nın yöneticiliğini yapmaktadır.
İfadenin sözden, kelimelerden öte çok güçlü başka araçları olduğuna inanan Şebnem Gemalmaz, tasarım dilini oluşturmasında İstanbul ve Stokholm gibi birbirine zıt iki şehrin etkilerinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. İsveç’te organik formlarda yurtlar (çadırlar) yapan bir mimarın işleri ile tanışmasıyla başlayan obje tasarımı yolculuğu, İstanbul’a döndüğünde elinden düşerek kırılan bir beton parçası ile mimari mücevherlere doğru evirilmiş.