Sabah saatlerinde Göcek'ten kalkan tur teknesiyle başlayan Kentin Tozu yaz güzergahı, Marmaris'teki kara yolculuğu ile devam ediyor.
Sabah saatlerinde Göcek'ten kalkan tur teknesiyle başlayan Kentin Tozu yaz güzergahı, Marmaris'teki kara yolculuğu ile devam ediyor.
Göcek, yat tutkunlarının çok iyi bildiği bir yer. Buradaki marinalar yerli yabancı pek çok tekne sahibini Göcek'e çekiyor. Ayrıca doğa harikası on iki ada ve muhteşem koylar burayı daha da cazip kılıyor.
Göcek, Osmanlı Dönemi'nden beri bölgeden çıkarılan krom madeninin gemilere yüklendiği bir limanmış. Krom yüklenen liman 90'lı yılların sonunda marinaya dönüştürülmüş. O günden bugüne başka marinalar da hizmete açılmış. Burada yaşam ve ticaret denizcilik üzerinden şekilleniyor. Mağazalar, restoranlar, kafeler, oteller ve Göcek sakinleri bu endüstriye hizmet ediyorlar.
Göcek'te zaman son derece sakin akıyor. Denizde bu kadar çok tekne olmasına rağmen ortalık son derece sessiz ve sakin. Özellikle akşam saatlerinde kıyı boyunca sıralanan restoranlar doluyor, ama sessizlik devam ediyor.
Sabah saatlerinde Göcek'ten kalkan tur teknesi ile koyları ve adaları gezmek için yola çıkıyoruz. Bu turlara daha çok yabancılar katılıyor. Ayrıca bölgede denizci kültürü ve terbiyesi hakim olduğundan, teknemiz yüksek sesle müzik çalmadan sakince yol alıyor.
Göcek
Tekne yolculuğumuz boyunca birbirinden güzel pek çok koy ve adaya uğruyoruz. Göcek koyları arasında belki de en bilineni olan Bedri Rahmi Koyu özel ilgiyi hak ediyor. Sanatçı, 1974 yılında bölgeye yaptığı bir mavi yolculuk sırasında, burada bir kaya üzerine balık resmi yapmış. Resim, koyun doğal güzelliğine sanatsal değer katmış.
Bedri Rahmi Koyu'nun hemen yanı başında bulunan Taşyaka Koyu ise kayalara oyulmuş Likya mezarlarıyla dikkat çekiyor. Taşyaka'yı geçer geçmez karşınıza Manastır Koyu çıkıyor. Koy, adını inziva için burayı seçen keşişlerden kalan manastır kalıntılarından alıyor. Ancak yöre insanının bu koyla ilgili anlattıkları daha enterasan. Onlara göre Kleopatra, burada önce Sezar'la, ardından da Marcus Antonius'la buluşmuş. Tarihsel gerçekliği olmasa da kulağa hoş geliyor.
Göbün Koyu , kısa yürüyüşler yapmaya çok uygun. İşaretlenmiş patikalardan yarımadanın uçlarına kadar yürünebiliyor. Yol buyunca pek çok tarihi kalıntı ile karşılaşıyoruz. Geçmişte buradaki yerleşimleri korumak için yapılmış dev duvar özellikle ilgimizi çekiyor.
Tersane Adası, Göcek körfezinin en büyük adası. Burada mübadele yıllarına kadar yaşamakta olan Rumlar, gemi bakım ve yapım işleriyle uğraşırmış. Şimdi onlardan geriye üç beş yıkık ev ve bir kilise kalıntısı kalmış. Yassıca Ada ise üzerindeki küçük gölcük ve kısa yürüyüş yolları ile dikkat çekiyor.
Yassıca Ada
Marmaris
Tekne yolculuğu sonrası Marmaris'e doğru yola çıkıyoruz. Ortaca yakınlarında Gölbaşı Mevkii'ne geldiğimizde yol kenarında "Amerikan Oto Show" yazılı tabela dikkatimizi çekiyor. Burası eski Amerikan otomobillerinin yenilendiği bir tamirhane aslında. Ancak geniş bir arazi üzerine onlarca yenilenmiş ya da yenilenmeyi bekleyen eski model arabalar dizilmiş. Böylece ortaya antika arabalar müzesi gibi bir şey çıkmış. Arabaları seven herkes mutlaka uğramalı.
Köyceğiz Gölü kenarında çay molası verip tekrar yola koyuluyoruz. Ancak yol boyu o kadar güzel yer var ki görmeden geçmek olmaz deyip Çamlı Köyü / Azmakbaşı tabelasına sapıyoruz. Su kenarına ve yeşilin içine yayılmış restoranlar Muğla başta olmak üzere daha çok çevre yerleşimlerde yaşayanların rağbet ettiği yerler. Burada yeme içme dışında kano, at binme gibi aktiviteler de yapılabiliyor.
Köyceğiz
Çamlı Köyü
Azmakbaşı Saklı Göl Restoran
Okaliptüs ağaçları arasından geçip, Marmaris yoluna bağlanıyoruz. Çam ağaçları arasından yükselen yolun inişe geçmesiyle birlikte Marmaris görünüyor. Onca küçük yerleşimden sonra Marmaris çok büyük görünüyor gözümüze.
Aracımızı bir otoparka bırakıyor ve Marmaris'in çekirdeğini oluşturan tarihi kalenin olduğu bölgeye gidiyoruz. Kale ve çevresi Marmaris'in küçük bir yerleşim olduğu günlerden kalma. Bugün ise Marmaris çok geniş bir alana yayılan koca bir kent görünümü veriyor. Neyse ki iyi düzenlenmiş sahil bandı ve tabii ki güçlü doğası onun kurtarıcısı olmuş. Yaklaşık 11 kilometre boyunca uzanan sahil yolu, kıyı boyunca keyifli yürüyüşler yapmaya olanak veriyor.
Marmaris Kalesi 16. yüzyılın ilk yarısında Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos seferine destek sağlamak için inşa edilmiş. Zamanla yerleşimler kale çevresinde ortaya çıkmaya başlamış. Bu nedenle kalenin etrafındaki dar sokaklarda pek çok eski Marmaris evi hala görülebiliyor.
Kale 1990 yılında tamamlanan restorasyon sonrası ziyarete açılmış. Bu arada kale içindeki bir bölüm müze olarak düzenlenmiş. Müzede, bölgeden çıkarılan geçmiş uygarlıklara ait eserler sergileniyor.
Marmaris'in tarihi dokusu içinde kalan Hafsa Sultan Kervansarayı ve Bedesten turistik ürünlerin satıldığı sıradan dükkanlarla dolu. Marmaris, beklentileri daha çok deniz, kum, güneş ekseninde yoğunlaşan ziyaretçilerin beklentilerine cevap verecek bir yerleşim. Bulunduğu coğrafya ve doğası ise herkesi mutlu edecek düzeyde...
Asıl önemlisi Marmaris, Mavi Yolculuk yapacaklar için en uygun çıkış noktası. Bu nedenle burada Mavi Yolculuk hizmeti veren pek çok firma bulunuyor. Ayrıca kentte üç tane büyük marina var. Tabii buradan Rodos'a düzenli gemi seferleri olduğunu da unutmamak gerekir.
Yeme İçme:
Can Restaurant
Göcek'in yemek konusunda en favori mekanı. Meneviş ve cin börülcesi gibi ilginç mezeleri, deniz ürünleri çeşitlerini burada bulabilirsiniz.
T: (252) 645 15 07
Blue Restaurant
Açık hava da doyumsuz lezzetler sunan restaurant, 20 yıldır Göcek'in öne çıkan yeme içme adresi olmayı başarmış
T: (252) 645 17 42
W: www.gocekbluerestaurant.com
Konaklama:
D-Marin Resort
Minimal dekorasyonu ve güler yüzlü hizmeti ile kendiniz, iyi hissetmenizi sağlayan otel, hem denize yakın hem merkeze.
T: (252) 645 27 60
W: www.dresortgocek.com.tr
Forest Gate Hotel
Göcek'in yanıbaşında ve ormanın içinde bir vaha yaratılmış. Bol oksijenli ortamının yanında büyük havuzu denizi aratmıyor.
T: (252) 645 26 29
W: www.hotelforestgate.com