Oyuncak Mimarlığı ya da Mimarlık Oyuncağı
Amber EROYAN & E. Seda KAYIM / 06 Nisan 2011
Pek çoğumuzun çocukluk yıllarına, ya da 9-6 çalışma saatlerinden bıkarak domestik bir rekreasyon faaliyeti aradığı yetişkinlik yıllarına dayanan blok oyuncak merakı, bu ayki “Kentin Tozu”nun bizatihi konusu…
Orta Çağ'ın baskıcı havasının ortadan kalkmasıyla birlikte kamusal alana dört kolla sarılan insanoğlu, Rönesans'la birlikte labirent bahçeleri icat etmişti. Paris'ten dünyaya yayılan bu akım, "neden benim de bir Versailles'ım olmasın" içlenişi ile birlikte, 17. yüzyıl itibarıyla tüm Avrupa'da yaygın bir rekreatif etkinlik olarak kentsel mekana yansıdı. Yaklaşık iki yüzyıl sonra, kentsel dokunun karmaşık bir görüntü sergilemeye başlamasıyla, kentin kendisi bir labirente dönüştü.
Mimarizm ekibi olarak, kent labirenti içerisinde oyuncak avına çıkmaktansa, internet denen labirent içinde oyuncakların peşine düşelim dedik. Her insanın hayatının bir döneminde "mimarcılık" oynamaya meylettiğini de düşününce, kendi deneyim ve hatıralarımızdan ilhamını alan bir dosya kurgulamaya soyunduk.
Hobi malzemesi üreticileri için sağlam bir mecra olan "mimarlık oyuncakları"nın, yaygın adı ile "blok oyuncaklar"ın 17. yüzyıl sonu gibi erken bir döneme dayanan geçmişine göz atarken, günümüzün en popüler blok oyuncağı LEGO'nun atasının da, pedagojik eğitim maksadıyla yaratılan tahta ve taş küpler olduğunu öğrendik.
Pek çoğumuzun "Mimar olacağım LEGO'larımdan belliydi" şeklindeki cümleyi sarf etme merakı ve blok oyuncakların bugün çok daha geniş bir yaş aralığına hitap ettiği gerçeği göz önüne alınınca, "adam olacak çocuk"lara ve 7'den 70'e tasarım meraklılarına armağan edilecek bu dosya ortaya çıktı.
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın