Akdeniz Kentlerinin Mikrokozmosu; İstanbul
yapi.com.tr / Amber Eroyan
/ 28 Haziran 2010
Akdeniz Kentleri Programı nasıl ortaya çıktı
Mies van der Rohe Vakfı, Akdeniz Kentleri Programı Kürsü Başkanı Eduard Bru Bistuer, Akdeniz Kentleri Programının çıkış noktasının, 2008 yılında kurulan Akdeniz Birliği (Union pour la Méditerranée) olduğunu ifade ediyor. Hükümetler arası bir yapıya sahip olan Akdeniz Birliği'nde (resmi adı ile "Barselona Süreci: Akdeniz Birliği"), 27 AB ülkesinin yanı sıra Akdeniz'e kıyısı bulunan 17 ülke de dahil olmak üzere 44 üye bulunuyor. İşte bu Birliğin yarattığı ivme ile Mies van der Rohe Vakfı da 2009 yılında Akdeniz Kentleri Programı'nı hayata geçiriyor. Vakıf ile Katalunya Teknik Üniversitesi'nin ortak girişimi olan program, Akdeniz Birliği çerçevesinde Akdeniz'e kıyısı bulunan kentlerin ortak özelliklerini incelemeye odaklanıyor.
Eduard Bru Bistuer, ortak Akdeniz kültürüne sahip kentlerin sorunlarını birlikte ele alarak benzer yönlerin oraya çıkarılmasını amaçladıklarını söylüyor. Programın henüz ilk yılını tamamladığını hatırlatan Bru Bistuer, Vakıfta Akdeniz Kentlerinin yanı sıra bir de ‘Konut' kürsüsü olduğu bilgisini veriyor. Wiel Arets ve Dominique Perrault gibi uluslararası öneme sahip mimarların konferanslarına ev sahipliği yaptıklarını belirten Bru Bistuer, etkinliklerini kendi iletişim ağları doğrultusunda şekillendirdiklerini ekliyor. İstanbul'un dışında Cenova, Beyrut, İskenderiye ve Marsilya kentleri ile sıkı iletişimde bulunduklarını dile getiren Bru Bistuer, bu sayısı daha da artırmayı hedeflediklerini bildiriyor.
"İstanbul, Akdeniz kentlerinin mikrokozmosu"
Eduard Bru Bistuer, İstanbul'u rastgele seçmediklerini söylüyor hemen. İstanbul'un Avrupa'nın en büyük kenti olduğuna dikkat çeken Bru Bistuer, bu kentin coğrafi olarak Barselona ile aynı hizada bulunduğunu da ifadelerine ekliyor. İstanbul'un karşı karşıya olduğu sorunları incelemenin faydalı bir atölye ortamı sağlayacağını düşündüklerini belirten Bru Bistuer, "Kibirli olarak görülmek istemem ama Barselona'da kamusal mekanlar konusunda hatırı sayılır bir deneyime sahibiz. Bu deneyimi İstanbul'a da taşımak istedik" diyor.
Atölye alanı olarak seçilen Süleymaniye'nin çalışmak için yeterince büyük bir bölge olduğunu ifade eden Bru Bistuer, bu bölgede yaşanan sorunların –sahile çok yakın mesafedeki otoyollar, geçmişle uyum göstermeyen modern binalar vb- diğer tüm karakteristik Akdeniz kentlerinde karşılaşılan sorunların bir özeti olduğunu düşünüyor. İstanbul'u Akdeniz kentlerinin‘mikrokozmos'u olarak niteleyen Bru Bistuer, İstanbul'un bu özellikleriyle ilk atölye çalışması için seçilebilecek en isabetli kent olduğunu doğruluyor.
"Profesyonel üretime alternatif oluşturma amacı gütmüyoruz"
Atölye çalışmasına mekân sağlayan İMP'nin bu çalışmadan faydalanıp faydalanmayacağına ilişkin sorumuza ise şu yanıtı veriyor Eduard Bru Bistuer: "Akademik çevre ile olduğu kadar, profesyonel ortam ile de iletişim içinde olmaya çalışıyoruz. İstanbul'daki kurumlar ile iletişime geçtiğimizde, kentteki planlama çalışmalarını gerçekleştiren İMP ile de irtibatta bulunduk. Bu atölye çalışması ile profesyonel işe alternatif bir proje üretme amacı gütmüyoruz. Bu tarz bir etkileşimin taraftarı değilim. Sonuçta profesyonel hayatta çok başka durumlar söz konusu."
Çağdaş Avrupa mimarisini yücelten vakıf…
Günün sonunda çalışmaları izlemek üzere İMP'ye uğrayan Mies van der Rohe Vakfı Direktörü Lluis Hortet ile görüşme fırsatı da yakaladık. Lluis Hortet, Akdeniz Kentleri Programına geçmeden önce Vakfa ilişkin bilgi verdi. Avrupa'daki nitelikli çağdaş mimari uygulamalarına odaklanan Mies van der Rohe Vakfı'nın, bu doğrultuda her yıl Mies van der Rohe Ödülleri verdiğini hatırlatan Lluis Hortet, modern mimari mirasın korunmasına ilişkin önde gelen kuruluşlardan Docomomo Inernational'ın yönetim biriminin de 2010 yılı itibariyle Mies van der Rohe Vakfı'na taşındığına dikkat çekti. Ana Tostões'in kürsü başkanı olduğu kuruluş, gelecek döneme kadar faaliyetlerini Vakıf çatısı altında sürdürecek.
Barselona Pavyonu bölümü olarak ise; Herzog&de Meuron ile birlikte Pekin Ulusal Stadyumu'nu tasarlayan Ai Weiwei ve 2010 Pritzker ödülünü sahibi Kazuya Sejima (SANAA) gibi isimlerin de dahil olduğu çeşitli etkinlikler düzenlediklerini belirten Hortet, bu kapsamdaki tüm konferansların ve panellerin halka açık olarak yapıldığını vurguladı.
Akdeniz Kentleri Programı gelecek yıl da İstanbul'u es geçmeyecek
Vakıfla ilgili kısa bilgilendirmenin ardından İstanbul'da bulunma vesilesi olan Akdeniz Kentleri Programı'na geçen Lluis Hortet, daha önce Eduard Bru Bistuer'in de belirttiği gibi, programın Akdeniz Birliği'nin kurulması ile gündeme geldiğini ifade etti. Hortet, siyasi ve ekonomik dayanakları olan Akdeniz Birliği fikrinden yola çıkarak oluşturdulan Akdeniz Kentleri Programının çıkış noktasını, "‘Neden ‘biz de kendi uzmanlık alanımız olan çağdaş mimarlık ile bu süreçte yer almayalım' dedik" şeklinde açıklıyor. Genç mimarlar ve mimarlık öğrencileri ile birlikte çalışmak amacıyla yola çıkan program çerçevesinde çeşitli okullar ile işbirliğine gidilmiş. Türkiye'den İTÜ, YTÜ, Bilgi ve ODTÜ de bu okullar arasında yer alıyor.
Programın ilk atölye çalışması için İstanbul'un seçilmesine ilişkin olarak da görüş bildiren Hortet; "İstanbul büyük bir metropol ve metropol olmanın yarattığı sorunlar incelenmeye değer. Bunun yanı sıra Akdeniz'deki en etkileyici kentlerden biri olduğunu düşünüyorum." dedi.
Atölye çalışması sonrasında daha az bilimsel ve daha katılımcı bir ortamda konunun daha genel bir çerçevede ele alınmasını planladıkları bilgisini veren Hortet, 2011 sonunda İstanbul'da bir etkinlik daha düzenleyeceklerini dile getirdi. Seminer programı olması öngörülen etkinlik için bir bilim konseyi oluşturulduğunu söyleyen Hortet, konseyde Ağa Han Vakfı, Fransız Mimarlık Enstitüsü (IFA), Garanti Galeri, İskenderiye Kütüphanesi ve Anna Lindh Vakfı'ndan temsilciler olduğunu bildirdi.
Hortet, Akdeniz kentlerindeki sivil kuruluşlar ve profesyoneller arasında fikir alışverişine zemin hazırlayacak geniş ölçekli bir tartışma ortamı yaratmayı hedeflediklerinin altını çizdi. Ekonomik güce sahip profesyonel çevre ile kent yönetimlerinin de bu ortamın önemli aktörleri arasında yer alacağını sözlerine ekledi.
20'inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren radikal değişim geçiren Akdeniz kentlerine, küresel çağda odaklanarak çeşitli araştırmalar yürüten Akdeniz Kentleri Programı'nın, atölye çalışmalarını bundan sonra her yıl düzenli olarak başka bir Akdeniz kentinde gerçekleştirmesi planlanıyor. Programa dahil olan kentler arasında Barselona, Cenova, Beyrut, İskenderiye, Marsilya ve İstanbul bulunuyor.
Uluslararası İstanbul Atölyesi'nin öğrenci sunumları, 29 Haziran Salı günü (bugün) 9:00-13:00 saatleri arasında Tepebaşı'ndaki İMP binasında gerçekleştirildi. Proje yürütücülerinin sunumları ise saat 16:00'dan sonra İMP Oditoryumu'nda yapılacak.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın