Birçoğumuz "yine mi yeşil tasarımdan bahseden bir yazı" bıkkınlığına kapılmış olabiliriz. Ama evet yine ve mecburen yeşil tasarımdan bahseden bir yazı daha…
Dezeen Magazine, 14 Şubat'ta genel yayın yönetmeni Marcus Fairs'in "Üzgünüm yeşil tasarım, bitti" başlıklı yazısını yayımladı. Hemen ardından 18 Şubat'ta, Treehugger editörü Lloyd Alter, "Yeşil tasarım gerçekten bitti mi?" başlığı ile Fairs'in Treehugger'dan da bahsettiği yazısına cevap verdi.
Biz de, Türkiye'nin gündeminde de yer almaya başlayan yeşil tasarım meselesi ve bu iki yazının düşündürdükleri üzerine birkaç söz söylemek istedik. Önce her iki yazıya da kısaca bir bakalım...
Fairs, yazısında, teknolojik gelişmenin yarattığı çekiciliğin, son yıllarda dünyayı kurtarmayı kendine görev edinen tasarım dünyasının dinamiklerini nasıl da değiştirdiğinden bahsediyor:
"Bir zamanlar doğal nasıl iyiydi, yapay nasıl da kötü olmuştu. Hepimiz balkonlarımızda organik yiyecekler yetiştirecektik ve konutlarımızın suları kesinlikle geri dönüştürülecekti. (...) Ama sürdürülebilirlik sürdürülebilir değildi. Zamanımız yoktu, yeşil olmaya imkanımız yoktu. Ürünlerin çirkin olduğunu düşündük. Suçluluk duygusu ya da bu vaaz dinleme hali hoşumuza gitmedi."
Treehugger ve Inhabitat sitelerine de gönderme yapan Marcus Fairs; "(…) pasif havalandırmadan bahsetmeye devam ederken bir yandan da akıllı telefonlarla idare edilen uydular ya da ayda gerçekleştirilecek 3 boyutlu baskının 'teknofilce' (technophiliac) sızıntısını onlar bile deneyimlediler" diye ekliyor.
"Aslında yeşil tasarım tamamen ölmedi, sadece bazı özellikleri o kadar içselleşti ki gözden kayboldu" diyen Fairs, böyle "iyi bir haber" verdikten sonra, ne yazık ki yeşil tasarımın verdiği mesajın zamana adapte olamadığını ve uçup gittiğini ekliyor.
Teknolojinin özü itibariyle iyimser olduğunu söyleyen genel yayın yönetmeni, her yeni gelişmenin, her yeni ürünün yeni bir gelecek vaadettiğini ve teknolojinin hep yeni fikirler ürettiği için sürdürülebilirlikten çok daha sürdürülebilir olduğundan bahsediyor. "Teknoloji yeşili öldürdü" diye başladığı yazısına, yeşille olan aşkımızın bittiğini ilan ederek son veriyor. Tam da Sevgililer Günü'nde!
'Metropolis' filminden sahne görüntüsü, treehugger.com
Treehugger'dan Alter ise, buna cevaben kaleme aldığı yazısına, Fairs'in, yeşil tasarımdan henüz vazgeçmediği eski güzel günlerde (4 sene önce) yazdığı 'Green Design: Creative Sustainable Designs for the Twenty' adlı kitapta yaptığı 'yeşil tasarım' tanımının bugün de gayet geçerli olduğunu savunuyor. Fairs'den alıntılar yaparak devam ettiği yazısında, bahsi geçen "teknofilce" sızıntının doğru olduğunu ama bu teknolojik gelişmelerin çeşitli şekillerde nasıl da sürdürülebilirliğe hizmet ettiklerini anlatıyor. Mesela akıllı telefonların insanların iletişim biçimlerini değiştirerek araba kullanımını azaltması gibi...
Son yıllarda yeşil tasarım eğiliminin yol açtığı ve henüz hız kazanmaya başlayan "yavaş yaşam" (slow living) ve "daha yeterli" (enougher) hareketleriyle, "gönüllü yalınlık" (voluntary simplicity) yaklaşımına değiniyor.
Yeşil hareketin ölmediğini, "Dezeen için artık yeterince parlak olmasa da (!), iyimser, 'teknofilce', robotik, olumlu ve henüz başlayan bir hareket" olduğunu söyleyerek noktalıyor yazısını.
yazının devamı için ilerleyiniz... >>>>>