Doğayla Teknolojinin Eriyen Sınırında

Yasemin ŞENER / 07 Aralık 2012


Dijital zanaat kavramını nasıl açıklıyorsunuz?

Dijital teknolojinin bir tür "verimlilik makinesi" olarak anlaşıldığını ve kullanıldığını düşünmeye yönelik bir eğilim var. Hesaplama yaptığı ve bu nedenle de rasyonel kararları insanlardan daha iyi ve daha hızlı alabildiği doğru. Fakat, bu durum hesaplamanın bazı formları için geçerli; dijital tasarım söz konusu olduğunda ben bu okumayı sorunlu buluyorum. Verimlilik, tasarımın etmeni olmamalıdır fakat günümüzde, küresel ısınma ve sürdürülebilirlik problemlerinin çağında, salt verimlilik kavramı diğer tasarım nosyonlarına ağır basıyor.


  Corallines, Olive, detay

Bu durum, iyi tasarım için kesinlikle vazgeçilmez olan, fakat verimlilikle ilişkilendirilmeyen tasarım niteliklerinin giderek azalmasıyla sonuçlanıyor. Maddesellik, strüktür, form, doku ve renkle ilgili bazı  ifade biçimleri verimlilikle ilgili yöntemlerle değil, ancak hesaplamalı uzmanlıklar kanalıyla yeniden anlaşılabilir. Bu niteliklerin araştırılmasını ben "Dijital Zanaat" olarak adlandırıyorum. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, verimlilikle ilgili yöntemlere karşı değilim fakat tasarım için yegane gelişimsel faktörler olarak ele alınmalarına karşıyım. 


Doğal ve sentetik dünya arasındaki farklılıkların kaybolmakta olduğundan söz ediyorsunuz. Bu olgu tasarım dünyasını ve günlük yaşamlarımızı nasıl etkiliyor?

Genellikle "doğa" ile "insan yapımı" ya da "teknolojik" arasında çok net bir çizgi olduğunu varsayıyoruz. Elbette ki bu tüm yerküreyi "teknoloji" ile yeniden üreteceğimiz anlamına gelmiyor, ama teknoloji giderek hiç olmadığı kadar doğallaşıyor. Gen mühendisliği, nanoteknoloji, yapay zeka bu eğilimin en açık örneklerinden bazıları. Bu durumun günlük yaşantımızda bazı pratik sonuçları da söz konusu; daha iyi uyarlanabilen tasarım objeleri, organizmalar gibi davranan malzemeler, ekosistem gibi hareket eden strüktürel organizasyonlar gibi...


 Corallines, Green, detay

Ben bu sorunun daha çok kültürel tarafına ilgi duyuyorum. Doğa ile teknoloji arasındaki sınırları flulaştırmaya başlarsak kendimiz için ne çeşit bir çevre yaratmış oluruz? Ardından bu yeni çevre bizi nasıl etkiler? İnsanoğlu olarak bu yeni sentetik/doğal dünyaya kök saldığımızda, ondan nasıl etkilenir ve onu nasıl etkileriz? Her ne kadar bu soruların yanıtları gelecekte gibi görünse de, bunun çok da uzak bir gelecek olmayacağını size garanti edebilirim. Bir tasarımcı, mimar ve düşünür olarak bu tür spekülasyonlarla yakından ilgileniyorum. 


 Corallines, Blue


Sonuna yaklaştığımız şu günlerde İstanbul Tasarım Bienali'ni nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstanbul Tasarım Bienali'nin yıllar içinde daha çok ivme kazanacak çok önemli bir etkinlik olduğunu düşünüyorum. Bu kısmen İstanbul'un içinde bulunduğu kültürel durumla ilişkili olduğu kadar, tüm dünyanın bu özel bölgeye merak ve beklenti dolu bakışıyla da ilgili. Küratörler hem yerel hem de uluslararası öneme sahip konulara dokundu, sergilenen eserler de tam anlamıyla bu yöndeydi.

İstanbul Tasarım Bienali'nin kendisine otantik, ama aynı zamanda erişilebilir nitelikte, özgün bir karakter yaratması gerektiğini çok önemsiyorum. Zaman içinde pek çok kent kendi tasarım bienaline sahip olduğunda, İstanbul kendi pozisyonunu net bir şekilde vurgulayan özel bir niş yaratmalı. Bu hedef için ilk adımın atılmış olduğunu düşünüyorum.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :