Fellini Draması ile Burle Marx'ın Peyzajı Arasında Bir Rimini: JDS'den Seascape Projesi

mimarizm.com / 14 Ağustos 2008
 

"Canlı bir pop-kültür tarihi olan bir şehir nasıl yüksek kültür ve refah enjekte edilerek çağdaş bir kente dönüştürülür? İtalyan kültürünün kültleşmiş şartları içinde ve dünya kültürüne etkilerinin bilincinde bir kent ile nasıl iletişime geçilir? Amarcord, 8 ½, I Vitelloni ve La Citta delle done'de karşımıza çıkan tarihi anların ortaya koyduğu manzara nasıl değiştirilir?"

Avrupa'nın gelecek vaadeden genç mimarlarından olan Julien de Smedt kuruculuğundaki Belçika menşeli mimarlık ofisi JDS Architects, İtalya'nın Rimini şehri için sahil şeridi düzenlemesini öngören Seascape projesini böyle dillendiriyor. İtalyan Kültür Bakanlığı tarafından yarışmaya açılan ve Jean Nouvel, Foster + Partners, Massimo Totti, Elisabetta Mariotti, Michele Iannantuoni, Marino Bonizzato gibi isimlerin yaratıcılığa davet edildiği proje alanı, Rimini'nin şehir merkezinden ve yerel kullanıcıdan kopuk üç parçalı sahil şeridini kapsıyor. Boscovich, Fellini ve Kennedy olarak adlandırılan ve toplamda 1.3 kilometrelik bir şerit tanımlayan bu kıyıların, yıl boyunca turist çekecek genel rekreasyon alanlarına dönüştürülmesi ise, projede aranan bir başka kriter.

JDS Architects'in bu yarışma için önerisi ise ‘kentsel bir film şeridi' olarak tahayyül ediliyor. "Açık ve kapalı mekan aktivitelerinin yapıldığı bir yürüme yolu tarafından bağlanan, hepsi birbiriyle ilişkili bir dizi doğrusal kentsel durum karesi" olarak nitelendirilen öneri, konsept şemasını da tarihten alıyor. Plan kontürlerinin, Burle Marx'ın meşhur ‘Copacabana'sındaki ahşap kaldırım şemasını izlediği yapı önerisi, bunu üç boyutlu olarak yeniden yorumluyor.

Güçlü ve tanıdık şablonun kum üzerindeki izleri ve denizin dalgalarını çağrıştırdığı proje, bu geometrik seçim sayesinde hedeflenen çok önemli ve gerekli bir özelliğe de kavuşuyor: Dolambaçların sürekli yayalarla dolmasını ve şehirden gelen cadde birleşimleriyle bu yaya kaldırımlarının entegre olmasını sağlayacak boyuna ve çaprazlamasına bağlantılar, kendiliğinden ortaya çıkıyor. Proje böylelikle kendi biçimsel metodlarını işlevsel bir alt yapı ile meşrulaştırıyor.

Projenin tüm kamusal konsepti, park alanlarının yerin yarım kat altına yapılmasını gerektirmiş. Bu sayede, yukarı çıkma hissiyatı ya da ihtiyacı yaratmadan, ufuk ve denizle görsel ilişki kurulabiliyor. Çözüm ise, plaj boyunca yer alan ve manzarayı kesen kulübeler ile çeşitli fasilitelerin zenginleşmesini sağlayacak bir ‘ara kesit' üretmek olarak karşımıza çıkıyor.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :