Niteliğin niceliğe kurban edildiği, detayın hız karşısında boynunun çoğunlukla bükük kaldığı Türk yapım sistemine dışarıdan, Berlin gibi bir presizyon mabedinden "cephe" özelinde bakmak öncelikle bana ciddi bir kazanım oldu.
Berlin dünya başkentleri içinde en sevdiğim şehirlerden biri. Mimarlık öğrencisi olduğum doksanlı yılların sonunda, Berlin duvarının yıkılışının üzerinden on yıl bile geçmemişti. Ortasında ıssız bir boşluk barındıran bu tarih yüklü şehir hummalı biçimde yeniden inşa ediliyordu. Bir dünya başkenti olma iddiasıyla savaşın yorgunluğu, acı dolu öyküler, ağır suçluluk duygusu, kapitalizm ve yıkılan komünist ütopyanın harman olduğu Berlin'i önce Prof. Dr. İhsan Bilgin'den dinleyerek sevdim. Prusya Krallığı, Alman İmparatorluğu, Weimar Cumhuriyeti, Nazi Almanyası, Doğu Almanya ve en sonunda Federal Almanya Cumhuriyeti'ne başkentlik yapan Berlin'i duvarın yıkılışının ardından birkaç kez görme şansım oldu.
Geçen on beş yıldan fazla zaman, ülkemizdeki mimarlık ve yapı üretimini bambaşka bir eksene taşıdı. Berlin ise bu sürede beklenen gücü yakalayamadı ama sanatçılar tarafından sevildi, kabul gördü. Avrupa Birliği'nin amiral gemisini canlı ve artizan bir şekilde temsil eden, medeni bir yaşam alanına dönüştü.
Dünyadaki mimarlar ve plancıların gözünün önünde adeta bir laboratuvar gibi adım adım planlanarak yeniden inşa edilen, bütün simgesel yapılarını tarihin yükü reddetmeden, kabullenme ve yüzleşmeyi merkeze alarak yenileyen bu şehre, geçtiğimiz ay (Eylül 2014) Priedemann Cephe Danışmanlığı 'nın davetlisi olarak bir kez daha gitme şansım oldu.
Kafamda bu düşünceler ile Berlin'i bir kez daha (dünyada cephe sistemleri alanında çalışan başta mimar, mühendis, yatırımcı ve üreticiler olmak üzere bütün paydaşların temsilcilerini buluşturan ve iki yılda bir düzenlenen Facade-Lab Network Günü'ne katılma amacı ile) ziyaret ettim. Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Rusya ve Çin'in yanında hızla büyüyen ve deneyimli Türkiye bürosu ile dünyanın en önemli cephe mühendisliği ve danışmanlığı firmalarından Priedemann'ın girişimi bir "Think-Tank" olan "Facade-Lab"in ev sahipliği yaptığı bu etkinliğe Türkiye'den de profesyonellerin katılımı yoğundu.
Facade-Lab aslında, yapıyı ve yaşayanları dış dünyadan koruyan katman olan bina cephelerinden beklenen performansın çok yükseldiği, aşırı iklim koşullarında yapı yapma oranının çok arttığı ve buna karşılık dünyadaki
kaynakların azaldığı bir ortamda ilerici çözümlerin geliştirilmesi adına disiplinler arası çalışma ortamı sunan bir merkez. Berlin'deki Walldorf Astoria Zoofenster Oteli, Total Tower, KPMG Merkez Bürosu gibi cephe çözümleri ile örnek gösterilen binalarda imzası olan mühendislik ve danışmanlık firması Priedemann, cephe sistemlerine ilişkin sürdürülebilir ve yenilikçi çözümleri tetiklemek amacıyla bu merkezi oluşturmuş.
"Facade-Lab" etkinlik, çalışma, forum ve araştırma alanının yanısıra farklı cephe malzemelerine ilişkin sistem ve çözümlerin uygulamalı olarak sergilendiği bir alana sahip. Geniş paydaşlı bir iş ağı oluşturarak cephe sistemlerine ilişkin yeni uygulamaları ve başarı öykülerini paylaşmak ve bilgilendirmek amacı ile Façade-Lab iki yılda bir önemli mimar, mühendis, yüklenici, müteahhit ve üreticileri bir araya getirerek, vaka etütleri üzerinden yenilikleri tartışmaya açıyor.
Bu yıl 19 Eylül'de gerçekleşen Façade Lab Networking Günü'nde aralarında Heydar Aliyev Kültür Merkezi, Büyük Mısır Müzesi gibi zorlayıcı mimari formlara sahip, ikonik, aşırı iklim koşullarında yaratıcı cephe çözümleri gerektiren projelerin sunumlarının yer aldığı tam günlük bir etkinlik düzenlendi. Bu etkinlikte cephe sistemlerine ilişkin son teknolojiler paylaşıldı. Katılımcıların birbirleri ile deneyim paylaşımı sağlamasını amaçlayan buluşma, Priedemann'ın hizmet verdiği coğrafyaların mutfaklarından ikramlar ve bir parti ile son buldu.
Kendisi de son derece nitelikli bir fiziksel mekâna sahip olan Façade-Lab'de bu tip etkinlikler dışında fotovoltaik çözümlerin cepheye entegrasyonu, medya cepheler, ısıtma soğutma enerjisi aktivasyonlu duvarlar, LED iletkenlerle cephe kaplamaları, iklimlendirme ve ısı kontrolüne destek olacak cephe havalandırma sistemleri ve karmaşık cephe işlevlerinin kontrolüne yönelik araştırmalar sürüyor.
Priedemann gibi faaliyet alanının gelişimine entelektüel yatırım yapan kurumların yapı üretiminin niteliğinin artmasına son derece olumlu bir katkısı var. Dünyada son yıllarda yapılan, bazıları kendi alanında özel buluşlar içeren cephe teknolojilerinin, ikonik yapıların literatüre kazandırılmasında etkisi oluyor.
Niteliğin niceliğe kurban edildiği, detayın hız karşısında boynunun çoğunlukla bükük kaldığı Türk yapım sistemine dışarıdan, Berlin gibi bir presizyon mabedinden "cephe" özelinde bakmak öncelikle bana ciddi bir kazanım oldu. Facade-Lab'de izlediğim nitelikli cephe sistemlerinin ve uygulama kalitesinin ülkemizde de örneklerinin artmasını ümit ediyorum.
Bu yazı, YAPI Dergisi 396. sayısında yayımlanmıştır.