Yapı Biyolojisi Enstitüsü ve eds-architecture işbirliğiyle düzenlenen 1. Yerine Ait Mimari Tasarım ve Uygulama Atölyesi, farklı disiplinlerden yapı biyolojisi ve ekolojisi alanına ilgi duyanları bir araya getirdi.
Yapı Biyolojisi Enstitüsü ve eds-architecture işbirliğiyle düzenlenen 1. Yerine Ait Mimari Tasarım ve Uygulama Atölyesi, 27 Haziran - 4 Temmuz 2015 tarihleri arasında Marmara Adası ada-art yerleşkesinde gerçekleştirildi. Atölyeye çoğunlukla mimarlık öğrencisi veya mimar olmakla birlikte, farklı disiplinlerden de yapı biyolojisi ve ekolojisi alanına ilgi duyanlar katıldı.
Mimari müdahalenin doğaya olan etkilerinin hassas dengesi ve buna gereken bilgi ile duyarlılıkların keşfi üzerine yoğunlaşan atölye haftamız, birbirinden keyifli sohbetlere ev sahipliği yaptı.
Her disiplinde olduğu gibi, mimarlıkta da yaratıcılığın temel koşulu "düşünce" özgürlüğüdür. Düşünce ise, özgürlüğünü ancak "ifade" özgürlüğü ile gösterebilir. Dolayısı ile atölye çalışmamız, hem özgür düşünceyi zorlayan tasarımlar, hem de ifade şeklini özgür bırakan sunumlar ile zenginleşti. Bu bağlamda Gündoğdu köyünün yerel kalkınma potansiyellerini karşılayabilecek çeşitli "ortak alan" projeleri, köyün bunlara uygun farklı topoğrafyalarında çalışıldı.
Ekolojik yerleşim olgusu, insan sağlığı odaklı mimarlık, topoğrafyaya tümevarım ya da tümdengelim ile bakış gibi altbaşlıklara sahip atölye haftasına, yaratıcılığımızı ortaya çıkartacak bir tasarım yolculuğu diyebiliriz.
Tasarım süreci:
Atölyenin karşılama günü, Mehmet Şenol tarafından ada-art yerleşkesi içindeki kerpiç ve geri dönüşüm malzemelerle var edilen yapı, taş atölye mekanı ve zeytinlik alanı gezdirildi. Katılımcıların da kendilerini tanıtmalarıyla birlikte ne kadar farklı disiplin, ilgi ve uzmanlık alanının bir araya geldiği ortaya çıktı ki, bunun da bütün sürece olumlu bir yansıması oldu.
İkinci gün Mehmet Şenol kendi mimari deneyimi, ada-art yerleşkesi ile ilgili planlar ve adanın yerel dokusu, gelişimi ve potansiyellerine dair bir sunum gerçekleştirdi. Ardından And Akman yapı biyolojisi ve ekolojisi çerçevesinde yapının insan sağlığına etkileri, ekolojik malzemeler, yapı tasarımı ve uygulamalarının enerji etkinliğine katkıları konusunda kapsamlı bir sunum yaptı.
Bunları takiben katılımcılardan ada-art'ın da yakınında konumlandığı Gündoğdu köyü sınırlarında "yerine ait ortak alan" kurgulamaları istendi. Gündoğdu köyü gezisinin ardından katılımcılar araştırmalarına ve spesifik projelerini geliştirmeye başladılar.
Bu yolculukta çerçeve; yaratıcı etkinlik olan mimariyi özgün bir dil olarak kullanmaktan, hizmet alanı olarak projeyi özgün bir problem olarak işlemeye kadar genişledi. Çıkan çalışmalarda da balıkçı barınağından misafir evine, tapınaktan oyun alanına, üretimhaneden köy ölçeğinde marinaya kadar farklı temalar topoğrafyadaki doğru yerlerinde tasarımlandı. Bu topoğrafyaların neden doğuya bakan kayalıklar, güneye açılımı olan bir sırt ya da batıya yönlenmiş bir yamaç olduğu gerekçelendirildi.
Hafta ortasında, adanın topoğrafyası, tarihi ve yaşam koşullarının daha iyi kavranmasına yönelik birçok köyü ve Saraylar mermer ocaklarını da içeren günlük gezi düzenlendi. Gündüz araştırma, geri bildirimler ve çizimlerle geçerken akşamlar da film, video gösterimleri ve sohbetlerle ilerledi.
Uygulama süreci:
Atölyenin bir yandan tasarım süreci devam ederken diğer yandan hafta ortası itibarı ile uygulama çalışmaları başladı. Toprak yapı malzemelerinin günümüzdeki gelişmiş endüstriyel örnekleri ve geleneksel şekliyle kerpiç modellemeleri yapıldı. Bunun için önce toprak hammaddeleri killi toprak, kum, mermer tozu, bezir yağı ile farklı kıvamlarda karıştırılarak zemin, sıva ve blok üretimine uygun ürünler hazırlandı. Bir gün bekletilen bu farklı çamur karışımları önceden hazırlanmış kalıplara uygulandı. Böylelikle günümüzde gelişen tokmaklama yöntemi ile zemin, sıkıştırma yöntemi ile duvar, hazır sıva modellemeleri ile de analı kuzulu dediğimiz geleneksel kerpiç yapım yöntemi uygulanmış oldu.
Çıkarımlar:
Atölye haftasının sonunda ise proje sunumları gerçekleşti. Çalışmalar, bilgisayar desteğinden sözlü anlatıma, çamur – saz – dal gibi malzemelerle üretilmiş maketlerden çizili eskizlere kadar birbirinden çok farklı, ama her biri kişiye özgü ifade şekilleri ile aktarıldı.
Her bir çalışma "düşünce derinliği" ile forma dönüştüğü için, atölyeye katılan ve emek veren herkesin bakış açısını zenginleştirdi. Küreselleşmenin günümüz mimarisinde sebep olduğu tıkanmışlığa bir cevap olarak, yerine ait tasarlamanın gereklilikleri daha iyi anlaşılmış oldu.
Yapı Biyolojisi Enstitüsü (YBE) ile ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.