İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 16. İstanbul Bienali, 14 Eylül’de kapılarını açtı. 56 sanatçının 220’den fazla eseri şehrin üç farklı noktasında 10 Kasım’a kadar ücretsiz gezilebilecek.
16. İstanbul Bienali’nin basın toplantısı 10 Eylül günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fındıklı Kampüsü'nde gerçekleşti. Toplantıda İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer ve küratör Nicolas Bourriaud birer konuşma yaptı.
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı konuşmasında, “İstanbul Bienali, 1987 yılından bu yana, İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenleniyor. İstanbul Bienali’nin yakaladığı başarı ve hem ulusal hem de uluslararası düzeyde gördüğü yoğun ilgi nedeniyle, gurur duyuyoruz. Bienalin gündeme taşıdığı konuların böylesi geniş kitlelerce tartışılacak olması bize büyük heyecan ve mutluluk veriyor. Bienal küratörümüze, tüm sanatçılarımıza, serginin hazırlığını başarıyla tamamlayan ekiplere ve bienale destek veren tüm kurum ve kuruluşlara içten teşekkürlerimi sunuyorum”yorumlarında bulundu.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, “Koç Holding ve Vehbi Koç Vakfı olarak, yalnızca ülkemizin değil, dünyanın en önemli çağdaş sanat etkinliklerinden olan İstanbul Bienali’ni desteklemeye 2007 yılında başladık. Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki; toplum olarak daha iyi bir gelecek arzu ediyorsak, yaratıcılığa ve cesur adımlara, şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyaç var! Gücünü kültürden ve evrensel değerlerden alan sanatçıların, bizleri bu konuda daha çok sorgulamaya ve yarınlarımıza yönelik cesur adımlar atmaya teşvik edeceklerine inanıyorum. Hepimizin ortak arzusu olan temiz dünya kendiliğinden var olamayacağına göre, her bireyin buna göre kendi sorumluluk alanını belirlemesi gerekir. Ancak bu gönüllülük duygusunu yaratabilmek için, her şeyden önce durumun vahametine yönelik farkındalığı artırmalıyız. İstanbul Bienali’nin tüm paydaşlar nezdinde bu amaca da hizmet etmesi en büyük temennimdir” dedi.
İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer ise, “İklim krizinin tartışmasız bir gerçek olduğu, insanların yaşam biçimlerini, üretim ve tüketim sistemlerini temelden değiştirmek zorunda oldukları bir zamandayız. Tüm bu acil tartışmalar içinde sanatın farklı perspektifler sunması, alternatif gelecek hayalleri kurması kaçınılmaz. Nicolas Bourriaud’nun küratöryel, teorik ve akademik çalışmalarını yansıtan, disiplinlerin iç içe geçtiği bir çerçevede sanatçılar da üretimlerini yeni araştırma konularını kapsayacak şekilde gerçekleştirdiler. İstanbul Bienali olarak önceliklerimizden biri sanatçıların, bienalin kavramsal çerçevesinden yola çıkarak deneysel bir alanda çalışmaları, araştırma ve üretim süreçlerini İstanbul’da, bienal ekibiyle birlikte şekillendirmeleriydi. Bienale davet edilen 56 sanatçının 36’sının bu sergi için yeni eserler üretmesi bize gurur veriyor” dedi.
“Yedinci Kıta, yağmur ormanlarının yandığı ve plastik moleküllerinin okyanusları doldurduğu, içine girdiğimiz yeni dünyanın adı,” diyen 16. İstanbul Bienali Küratörü Nicolas Bourriaud da basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Davet ettiğim sanatçılar, insan ve insan olmayanların, makinelerin, atıkların, hayvan hayatının ve ağaçların alttan alta yeni formlar ürettiği bu araziyi keşfediyor. Bir nevi antropolog gibi çalışıyorlar. Fikirlerin ve insanların yüzyıllar boyunca başkalaşıma uğradığı, çevrenin önemli bir mesele haline geldiği İstanbul, bu kapitalosen operası için kusursuz bir sahneydi” ifadelerini kullandı.
16. İstanbul Bienali Mekânları
Bienali bu yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin Tophane’deki yeni binasının yanısıra Pera Müzesive Büyükada’da ziyaretçilerini ağırlıyor. 25 ülkeden 56 sanatçının 220’den fazla eserinin sergileneceği bienale, Türkiye’den 8 sanatçı katılıyor. Birbirinden farklı alanlarda çalışan sanatçıların bienal için özel olarak ürettiği 36 yeni eser de İstanbul'da ziyaretçilerini bekliyor.
MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, 1937’de Türkiye modern sanatının başlıca eserlerini korumak, geliştirmek ve kamuyla paylaşmak amacıyla kurulmuştu. 2005’te 9. İstanbul Bienali ve 2011’de 12. İstanbul Bienali’nin de gerçekleştirildiği 5 numaralı Antrepo binasının müzeye dönüştürülmesi için çalışmalar sekiz yıldır devam ediyordu. Kısa bir süre önce müzenin danışmanı olarak Vasıf Kortun’un görevlendirilmesiyle birlikte hız kazanan hazırlık sürecinin ardından müze, 2020 baharında, tasarımı Emre Arolat’a ait olan yeni binasında kapılarını açmaya hazırlanıyor.
Susanne Treister, Bahçıvan HFT, 2014-2015, 174 parça, Hahnemühle rag fotoğraf kağıdı üzerine arşivşel giclee baskı, Sanatçının Annely Juda Fine Art, London ve P. P.O.W. Gallery, New York'un izinleriyle, British Council'in desteğiyle. Foto: Berhan Abay
Ylva Snöfrid, Fantasia, Ressamın stüdyosunun gölgeler aleminde yansıması, Üç bölüm halinde, Distopya, Heterotopya, Ütopya, 2019, Altı resim (tuval üzeri yağlı boya, kurumlanmış şövale, taşlar, inşaat taşları, değişken boyutlarda. Sanatçının izniyle., The Swedih Art Grants Committee ve IASPIS'in destekleriyle üretilmiş ve sergilenmiştir. Foto: Berhan Abay
Turiya Magadlela, Ulusun Kızları, Dört Beş serisinden, 2019, Külotlu çoraptan yapılmış halı, 600x600 cm, Sanatçının izniyle, Foto: Berhan Abay.
Bienalin ana mekânı olarak konumlanan müzede 37 sanatçı ve sanatçı kolektifinin Antroposen çağını farklı perspektiflerden ele alan gerçek ya da kurmaca hikâyelere dayalı eserleri yer alıyor.
Pera Müzesi
2015 yılından itibaren İstanbul Bienali mekânlarından biri olan Pera Müzesi, bu yıl da bienali ağırlıyor. Müze, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’nun yanı sıra Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri ve Kütahya Çini ve Seramikleri koleksiyonlarını barındırıyor; aynı zamanda önemli sanatçı ve koleksiyonlarla birlikte geçici sergilere ev sahipliği yapıyor. İstanbul Bienali’nin Pera Öğrenme iş birliğiyle geliştirdiği öğrenme programı ve Pera Film’in İstanbul Bienali kapsamında hazırladığı film programı da sergi boyunca müzede izleyiciyle buluşacak.
Melvin Moti, Kozmizm, 2015, Video, 28’, Sanatçının ve Gallery Meyer Riegger’in izinleriyle, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’nun destekleriyle sağlanmıştır.
Piotr Ukla Ski, İsimsiz (Doğunun Vaatleri IV), 2019, Tuval üzerine gerili viskoz kadife üzeri mürekkep ve akrilik, 76,5x55,8 -193x164 cm, Sanatçının ve MDC S.p.A-Massimo De Carlo’nun izniyle. Şebnem&Mahmut Ünlü ve Adam Mickiewicz Institute’un destekleriyle sergilenmiştir. Foto: Sahir Uğur Eren
Pera Müzesi’nde yer alan 16. İstanbul Bienali sergisini ziyaret edenler, herhangi bir tarih veya arkeoloji müzesinde yer alması muhtemel, ancak tarih kitaplarında yer almayan hayali uygarlıkları keşfetme imkânı bulacak.
Büyükada
Tarihi boyunca farklı kültürleri bir araya getiren Büyükada da 16. İstanbul Bienali mekânlarından biri olarak izleyicilere beklenmedik keşifler sunacak. Büyükada’daki eserler izleyicilerin sergiyi görme hızını yavaşlatarak hem mekânsal hem de zamansal açıdan bienal deneyimini zenginleştirirken, şehirden uzakta bir parantez niteliği taşıyacak. Büyükada’da yer alan Hacopulo Köşkü’nde Monster Chetwynd, Taş Mektep’te Hale Tenger, Mizzi Köşkü’nde Glenn Ligon, Anadolu Kulübü’nde Armin Linke ve Ursula Mayer, sahilde Andrea Zittel’in eserleri yer alacak.
Mizzi Köşkü, İsimsiz (Amerika), 2019, Metal ayaklar üzerinde mahya (ampuller, boya ve tel), Değişken boyutlar, Glenn Ligon’un izniyle, 16. İstanbul Bienali tarafından sipariş verilmiştir. VIA Art Fund’ın desteğiyle üretilmiş ve sergilenmiştir. Foto: Sahir Uğur Eren
Taş Mektep, Hale Tenger, Suret, Zuhur, Tezahür, 2019. Ses ve karışık teknik yerleştirme, siyah obsidyen aynalar, Demir, epoksi reçine bazlı boya, su, audio-spotlight hoparlör, Değişken boyutlar, Sanatçının ve Galri Nev İstanbul’un izinleriyle, 16. İstanbul Bienali tarafından sipariş edilmiştir. SAHA-Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi’nin desteğiyle üretilmiştir.
10 Kasım’a kadar Koç Holding katkılarıyla ücretsiz olarak gezilebilecek 16. İstanbul Bienali, sadece sergileriyle değil, farklı alanlardan isimlerin katılımıyla gerçekleştirilecek ücretsiz etkinlikleriyle de Yedinci Kıta başlığı üzerine düşünmeye davet ediyor. Bienalin odağına aldığı sanat, ekoloji ve antropoloji gibi konular arasındaki ilişkilere farklı yaklaşımlar sunan önemli düşünürler, bilim insanları ve sanatçılar bienalin bu yılki kamusal programının katılımcıları arasında yer alıyor. Bienal boyunca bir yandan gündelik yaşantımızın birer parçası olarak kanıksadığımız nesneler ve meseleler tartışmaya açılırken, bir yandan da farklı yaklaşımların bir araya gelmesiyle oluşabilecek yeni işbirlikleri keşfe çıkılıyor.
Bienal hakkında detaylı bilgi için tıklayın