Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi

mimarizm.com / 09 Ağustos 2018
PDG Mimarlar tarafından tasarlanan Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi’nde, kentin sahip olduğu potansiyellere vurgu yapılarak, Hatay’ın farklı dinlere mekan olmuş kültürel kimliğini ön plana çıkaran bir kentsel imge oluşturmak amaçlanmış.

Cengiz Gültek ve Murat Şahin liderliğindeki PDG Mimarlar, Hatay’da 10.7 hektarlık bir alanın dönüşümünü içeren, bölgenin sosyoekonomik ve fiziksel olarak gelişmesi hedefine hizmet ederken, şehrin çokkatmanlı kültürel zenginliğini de etkin bir şekilde yansıtmayı hedefleyen Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi’ni hayata geçirdiğini duyurdu.

PDG Mimarlar Kurucu Ortağı Y. Mimar Murat Şahin’e göre, ülkemizde 2000’lerle birlikte yoğun olarak yer bulmaya başlayan kentsel dönüşümün ortaya çıkışı; göç, yasa dışı yapılaşma, deprem başta olmak üzere doğal afetler, kent merkezlerinin ve eski kent parçalarının sorunlarının süzülme süreci temel başlıkları etrafında şekilleniyor. Hatay’ın da 1. derece deprem kuşağında yer alması; küçük sanayi, hal ve eski otogarı kapsayan 10.7 hektarlık alanın kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenmesinde etkili olmuş.

“Asıl mesele, tasarım yapmadan tasarım yapmak oldu; potansiyeller birbirini tetikledi”

Projeyi ele alırken kentsel sürdürülebilirlik sağlamak adına, Hatay’ın farklı dinlere mekan olmuş kültürel kimliğini öne çıkaracak kentsel bir imge oluşturmak amaçlanmış. Mevcut geleneksel kent dokusuna uygun bir şekilde kurgulanan projede; insan odaklı fiziksel kurgu, kente entegrasyon, iklimlendirme ve avlu oluşumları tasarımın ana çizgisini oluşturmuş.

Otel

Murat Şahin, otel, müze ve konut bölgelerinden oluşan, Haraparası ve Saint Pierre Parkı alanlarını da kapsayan Hatay Dinler ve Medeniyetler Projesi’ni, şehrin potansiyelini değerlendirerek kurguladıklarını belirtirken, genel tasarım kararlarını şu cümlelerle özetliyor:

“Haraparası bölgesi için çalışırken, kentsel ölçekteki dinamikleri ve bunların bütünlüğünü sorguladık. Ara sokaklar, çıkmazlar, teras kullanımları, revaklar, avlular yani yerele ait ne varsa, bizim modern hayat için tasarladığımız projeye ‘öz’ olarak girmeye başladı. O alışagelmiş imar-parsel ilişkisini hibrid bir yerleşim şeması haline dönüştürdük. Bu sırada yaptığımız projenin kente nasıl entegre olacağı konusuna da kafa yormaya başladık. Hatay’ın sahip olduğu potansiyel de işimizi kolaylaştırdı. Proje alanımızın yanındaki potansiyel arkeopark alanı ve bunu müze ile bütünleştirme imkanı derken, bir anda Saint Pierre Kilisesi’ne kadar ulaştığımızı gördük. Belki de projenin en çekici yanlarından biri orasıydı. Saint Pierre Kilisesi’nin etrafına bir tema parkı önerdik. Ama asıl mesele, tasarım yapmadan tasarım yapmak oldu. Tamamen yalın yollar ve yürüyüş parkurları olacak şekilde, tasarlanmadan şekillendirilecek bir alan olarak düşündük. Tüm süreci düşündüğümüzde sahip olunan potansiyeller birbirini tetikledi diyebiliriz.”

Çöküntü alanına çokboyutlu yenileme projesi

Hatay geleneksel kent dokusuna sınırı olan, mevcut durumda küçük sanayi ve meyve sebze halinin bulunduğu bir çöküntü alanının yenileme projesi olarak betimlenen Haraparası Projesi, Hatay’ın girift sokaklarını, damak tadını, sanat tarihini ve üç semavi dinin ‘bir’liğini işaret eden alanın, ekonomik – sosyal – fiziksel bakımdan sağlıklı bir şekilde gelişmesini amaçlıyor.

Cami

Kentin kimliğine vurgu yapan sokak tasarımları

PDG Mimarlar, medeniyetler beşiği Hatay’da öne çıkan ve kentin özgün kimliğine vurgu yapacak 3 konu olan 'organik doku', 'sanat tarihi' ve 'gastronomi'yi, bu alanlara odaklanan üç sokak tasarımı ile projeye entegre etmiş.

Projenin turizm, ticaret, müze, kültür merkezi ve üniversite fonksiyonlarını barındıran Medeniyetler Sokağı; atölyeler, sanat galerileri, eğitim birimleri, performans ve gösteri mekanlarını içeren Sanat Sokağı; yörenin geleneksel tatlarını deneyimleme fırsatı sunan restoranların yer aldığı Gurme Sokağı bileşenleri ile kent tarihine ışık tutmak hedeflenmiş. 

Ticaret aksı ve park

Hatay gibi tarihi çok eskilere dayanan ve özgünlüğü tescillenmiş bir kentin, yeni bir kent parçasına uyum sağlaması için simgesel bir yaklaşım benimseyen PDG Mimarlar, kentin üç semavi dine ev sahipliği yapması dolayısıyla iç içe geçmiş, eşitliği temsil eden 3 adet kare doku oluşturmuş. Bu 3 kare simgenin, yani 3 semavi dinin kesiştiği alanı meydan olarak işlevlendiren mimarlar, tasarladıkları kanal örüntüsüyle Hatay’ın kent dokusuna uyumlu sürpriz ve gölgeli mekanlar üreterek, bu yeni dokuyu sağlıklı bir şekilde kente entegre etmiş. 

Müze


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :