Prof. Dr. Bülent Özer Anısına Düzenlenen III. Çağdaş Mimarlık ve Sanat Sempozyumu’nun üçüncüsü 21 Mart günü bu yıl da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fındıklı Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.
Düzenleme Kurulu'nda Prof. Dr. Aylâ Antel (Başkan), Dr. Y. Müh. Mimar Doğan Hasol, Prof. Dr. Filiz Özer, Doç. Dr. Ebru Özeke Tökmeci, Dr. Öğr. Üyesi Efe Duyan, Dr. Öğr. Üyesi Özge Gündem, Arş. Gör. Mehmet Sinan Tarakcıoğlu ve Arş. Gör. Taybuğa Aybars Mamalı’nın bulunduğu sempozyumun bu seneki teması “Yeni Teknolojiler Işığında Mimarlık ve Sanat” başlığı altından gerçekleşti.
Prof. Dr. Bülent Özer Anısına Düzenlenen III. Çağdaş Mimarlık ve Sanat Sempozyumu’nun açılışında MSGSÜ Rektörlüğü adına Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Binan ve MSGSÜ Mimarlık Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayla Antel açılış konuşmalarını yaptılar. Bu konuşmalarda 2016 yılında kaybettiğimiz Prof. Dr. Bülent Özer saygı ve rahmetle anıldı ve sempozyumun bu yıl neden “teknoloji” kavramı üzerinden gerçekleşeceği üzerine günümüzde her geçen gün gelişen, yenilenen teknolojinin hayatımızın her anına nasıl nüfuz ettiğine değinildi.
Açılış konuşmalarının ardından MSGSÜ Yapı Bilgisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof Dr. Ayşin Sev başkanlığında Birinci Oturum gerçekleştirildi. Oturumun ilk konuşmacısı olan Işık Üniversitesi öğretim elemanlarından Doç. Dr. Ufuk Doğrusöz; ‘Bülent Özer’de, Tasarımcının Etkin Doğal Zekası Modeli’ başlıklı konuşmasında, üniversitenin reformu sonrasında Bülent Özer’in hassasiyetle savunduğu mimarlık eğitiminin merkezinde bir disiplinler bütünü olarak “Mimari Tasarım” ve onun tamamlayıcısı olarak “Mesleki Temel Eğitim” dersinden bahsetti. Mesleki Temel Eğitim’in, mimari tasarımdan ayrı düşünülemeyeceğinden, aksine her ne kadar partizanca görünse de mimari tasarımın temel çekirdeğinde olması gerektiğini belirtti. Sunum çerçevesinde Bülent Hoca’nın yaklaşım ve düşüncelerinden yaptığı çıkarımları seyircilere aktardı.
Oturumun ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Filiz Özer; ‘Frank Gehry ve Bilgisayar Teknolojisine Yaklaşımı’ başlıklı sunumunda, Frank Gehry’nin eserlerinden ve bu eserlerin tasarım süreçlerinden bahsetti. İlham kaynakları balık, yelkenli ve orta çağın heykeltıraşlarından Schulter olan Gehry’nin, önceleri çizim ve maketlerle projelerini tasarlarken, daha sonraları ‘Catia’ adlı programla tanışarak projelerinin tasarım süreçlerini önemli derecede hızlandırdığını aktaran Özer’in sunumu oldukça heyecan vericiydi ve kendisi Frank Gehry’i yakından tanıdığı için biz öğrenciler için Gehry’nin tasarım yöntemlerini ve hassasiyetini öğrenmek adına çok verimli oldu.
İlk oturumun son konuşmacısı olan Y. Mimar Melike Altınışık, ‘Mimaride Robotik Yaklaşımlar’ adlı konuşmasında kendi tasarımı olan ve Çamlıca Tepesi’nde inşaatı devam eden “Radyo Televizyon Kulesi” projesinde günümüzdeki teknolojik gelişmelerin; tasarım ve inşaat süreçlerine olumlu katkılarından bahsetti.
Sempozyumun ikinci oturumuna İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Gül başkanlık etti. Oturumun ilk konuşmacısı olan MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Abdüsselam Selami Çifter ‘Sağlık Sektöründe Yeni Yaklaşımlar ve Endüstri Ürünleri Tasarımına Etkisi’ başlıklı sunumunda, teknolojik gelişmeler sayesinde hasta deneyimleri doğrultusunda geliştirilen tıbbi cihazlardan bahsetti. Endüstriyel tasarımın sağlık alanında teknoloji ile birlikte kullanımı, tasarımın en bireysel fayda sağlayan alanlarından. Bu sebeple dinleyiciler bu konuşmada insan sağlığı için kullanılan tıbben oldukça pratik cihazlardan ve yeni teknolojilerden haberdar oldu.
Oturumun ikinci konuşmacısı MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Çetin Ergand, ‘Fotoğrafta Mimariyi Görme Biçimleri: Fotoğraf Teknikleri ve Anlatım Dili Bağlamında Tarihsel ve Günümüz Sürecine Bir Bakış’ başlıklı sunumunda öncelikle fotoğrafın tarihsel gelişimini anlatı. Konuşmasında özellikle mimarların yapı ve binalarını ölümsüzleştirmek için fotoğraflamalarından ve onların fotoğraflama tekniklerinden söz ederek geçmişten günümüze fotoğraf ve mimari arasındaki bağın süreçlerine açıklık getirmeyi başardı.
‘Hareketli Afişin Olasılıkları Üzerine Araştırma’ başlıklı konuşmasında MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Başak Ürkmez ise; uzun süre boyunca kendini basılı mecrada tanıtan afişin, hareketli hale gelerek daha dikkat çekici ve akılda kalıcı olması hakkındaki görüş ve düşüncelerini dinleyicilere aktardı. Teknolojinin yaşamlarımızın merkezine oturduğu bu çağda, dikkat çekilmek istenen mesajların bu şekilde sunulması gelecekte yaygın biçimde kullanılacak gibi görünüyor.
Dr. Y. Müh. Mimar Doğan Hasol’un başkanlığını yaptığı üçüncü oturumun ilk konuşmacısı Y. Mimar Ayşe Hasol Erktin ‘Dijital Çağda Mimarlık ve Sanat’ başlıklı konuşmasında gelişen teknoloji ile mühendislik ve bilim yönü çözülmüş varsayılan mimarlığın, sanata her geçen gün daha çok yaklaştığına dikkat çekerek, sanat ürünlerinin de dijitalleştiğini belirtti. Sanatın dijitalleşmesi konusu giderek hızlanmakla birlikte bu yöntem kullanılarak sanatın hayatımızda yer etmesi çok daha pratikleşmekte.
Y. Mimar Efe Gözen ‘Siber-Fiziksel Mimarlığa Doğru: Robotik Üretim’ konulu sunumunda aralarında Venedik Bienali'ndeki İsviçre Pavilyonu’nun da olduğu pek çok örnek gösterdi. Robotik Üretim’e örnek olarak, kendisinin Burcu Biçer Saner ile 4. İstanbul Tasarım Bienali’ne katıldığı "öğreterek öğreniriz" anlamına gelen Docendo Discimus Instrumantae isimli çalışmasından bahsederek konuya yaklaşımını net bir biçimde ortaya koydu. Bienale katılanların mutlaka hafızasında yer etmiş olan bu tasarım biçimi yaygınlaştığında, gelecekte tasarım / üretim ilişkisini kolaylaştırabilecek ve özgün üretimi arttıracak gibi görünüyor.
Oturumun son sunumunda MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölüm Başkanı olan Prof. T. Melih Görgün, 2008’de kurulan Sinopale projesinden sıklıkla bahsettiği ‘Yeni Oyun Alanları: Daha İyi Bir Yaşam Alanı Yaratmak ve Hayatta Kalmak İçin Bir Çözüm Olarak Katılımcılık Yöntemini Nasıl Kullanabiliriz?’ başlıklı konuşmasında ‘Katılımcı sanat’ fikri çerçevesinde, her şeyin ekranlarda olmadığını vurgulayarak gerçekle de temas edilmesi gerektiğini savundu.
Sempozyumun son oturumunun başkanlığını MSGSÜ Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burçin Cem Arabacıoğlu üstlendi. Son oturum belki de en ilgi çekici sunumların yer aldığı interaktif bir oturum oldu.
Ankara’dan gelen konuşmacı, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Lisans Programı Flüt Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Cem Önertürk ‘Çağdaş Flüt Retrospektifi’ başlıklı sunumunda / performansında flütün geçmişten günümüze gelişiminden bahsettiği ve besteler arasındaki farklılıkları dinleyicilerin de anlayabileceği örnekler üzerinden kendi flütü ile çalarak sunum esnasında çok farklı (Japon besteci Takemitsu’dan bile bir eserle) performanslar sergiledi.
Ses mühendisi Onur Dağdeviren ile birlikte sempozyumdaki dinleyiciler için besteledikleri özel bir parçayı bilgisayar ortamında hazırlanan ve bir alt yapı üzerine kaydedilen flüt solosu ile aynı anda canlı olarak çalınan flüt sesinin düetini dinlemek çok keyifliydi. Bilgisayara kaydedilen solonun üzerinde yapılan oynamalarla, teknolojinin müzik üzerindeki etkileri de böylelikle ortaya konulmuş oldu. Bu performansın ardından MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Dr. Özge Gündem; ‘Sahne Sanatları ve Mimarlık İlişkisinde Teknoloji Faktörü’ başlıklı konuşmasında dünyadan çeşitli örnekler göstererek; performans yapılarının tasarımında olmazsa olmaz olarak betimlediği akustik çözümlemeler, multi fonksiyonel sahne mekanizmaları, dinamizm, dijital teknoloji ve özgün formlar gibi kriterleri, teknolojik gelişmeler üzerinden irdeledi. Sunumdaki örnekler, konuyla ilgili güncel tasarımlar hakkında oldukça bilgilendirici oldu.
Sempozyumun son konuşmacısı, Robert Koleji öğrencisi olan 14 yaşındaki Sinan Tökmeci’ydi. Müzikle çok yakından ilgilenen ve bilgisayar ortamında besteler yapan konuşmacı, sunum yapmak yerine seyirciyi de işin içine katarak interaktif bir çalışma yaptı. İzleyicilerden rastgele notalar isteyen ve bilgisayar programı üzerinden çeşitli ayarlamalarla, kendi gitarıyla çaldığı soloyu da bu digital programa ekleyerek 10 dakika gibi kısa bir sürede yeni bir beste hazırlayarak performansıyla güne renk kattı.
Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Prof. Dr. Bülent Özer Anısına Düzenlenen III. Çağdaş Mimarlık ve Sanat Sempozyumu’nun her biri alanında uzman kişiler tarafından yapılan sunumların / konuşmaların odaklandığı en önemli nokta, teknolojinin sanat ve mimarlığa hızla nasıl nüfuz ettiği oldu. Hemen hemen her sunumda ve ardından yapılan tartışmalarda mimarlıkta geçmişten referans alınarak yeniçağa ayak uydurma düşüncesi hissediliyordu. Teknolojinin hayatlarımızın artık ayrılmaz bir parçası olduğu bir gerçek ve özellikle tasarım alanında sanatı da kolaylıkla hayatımızın bir parçası haline getirebilecek olduğu görülüyor. Bu açıdan sanatı ve mimarlığı günümüz teknolojisiyle birleşince gelinen noktada her bir dalda dinlemek ve yeni şeyler öğrenmek çok faydalıydı.
Cemre Nazik; Mimar, Haliç Üniversitesi Mimarlık Yüksek Lisans Öğrencisi
Cansu Eser; Mimar, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans Öğrencisi