Ofislerde Well-being Kriterleri

mimarizm.com / 11 Nisan 2018
BASF Türk Kimya, Kibar Holding, Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş., Turkcell ve Vodafone’un da aralarında olduğu pek çok küresel firmanın ofislerini ve sosyal alanlarını tasarlayan Mimaristudio, merkezine iş süreçlerini koyan geleneksel ofis tasarımlarına alternatif olarak, insanı ele alan 'well-being' odaklı ofisler tasarlamanın inceliklerini aktarıyor.

BASF Türk Kimya ofisi / © Gürkan Akay

“Well-being odaklı tasarım, iş seçiminde ana kriterlerden oldu”

Çalışma ortamlarında dünyada yükselişe geçen eğilimlerden biri olan “ofislerde well-being” konusunun, işverenlerin de öncelikli arayışlarından biri haline geldiğini belirten Mimaristudio Kurucu Ortağı, Yüksek Mimar Önder Kul, çalışanların kendilerini mutlu hissettikleri, yaratıcılıklarının arttığı ve esenliklerinin üst düzeyde tutulduğu, tüm bunların da iş verimini olumlu yönde etkilediği çalışma mekanlarının giderek artacağını vurgulayarak, “İnsanın fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak dengeli ve iyi olma halini özetleyen well-being kavramı, günlük yaşamın önemli bir kısmının geçtiği ofis ortamlarında da en önemli arayışlardan biri haline geldi. Özellikle de zamanının % 95’ini kapalı ve tekdüze mekanlarda geçirmek istemeyen, yoğun iş temposundan kaçınan Y kuşağı ve kapıdaki Z kuşağı için well-being odaklı tasarımlar, iş seçimlerindeki ana kriterlerden biri oldu” diyor. 

Önder Kul, Ayça Akkaya KulMimaristudio kurucu ortakları Önder Kul, Ayça Akkaya Kul

İnsan odaklı bina sertifikası; WELL

“Well-being”in, dünyada bu sürecin sertifikasyon ayağı olan Well Building Standard (WELL) içinde adını daha net ve sistematik şekilde duymaya başladığımız bir kavram olduğunu dile getiren Mimaristudio ortakları, tüm dünyada yeşil bina sertifika programlarının yapı ya da mekanın enerji odağında daha sürdürülebilir bir yönde gelişmesini sağladığını, WELL’in ise insanı odağına alan ilk sertifika olduğunu belirtiyor:

“Dünya üzerinde çalışanların sağlık ve esenlikleri ile ilgili sorunlar yaşadığı, firma giderlerinin ise %90’ının çalışan ücretleri olduğu düşünüldüğünde, önümüzdeki yıllarda bu yaklaşımın adını daha sık duyacağımız aşikar. Enerji, kira vb. mekansal giderler toplamın sadece %10’unu temsil ederken, asıl büyük payda olan “çalışan” üzerinde yapılacak herhangi bir iyileştirme, firmaya doğrudan ve daha büyük oranda olumlu etki ediyor.” 

İspak Ambalaj Genel Müdürlük Binası, © Gürkan Akay

Well-being kriterleri

Yapılarda well-being kavramı ana hatlarıyla hava, su, ışık, besin, konfor, form ve zihin ile ilgili unsurlar üzerinde biçimleniyor. WELL sertifikasının her bir kriteri ise bu yönde kendi içinde zorunlu koşullar içeriyor. Bu koşulların hepsi sağlandığı taktirde yapı, bu sertifikaya sahip olabiliyor. Sertifikanın seviyesi ise zorunlu olmayan koşulların sayısına göre belirleniyor.

Örneğin, “Hava” başlığı sadece yapıdaki mekanik havalandırma sistemini kontrol etmiyor, aynı zamanda kullanılan malzemelerin yarattığı VOC (uçucu organik bileşen) oranlarını, mekanın temizleneceği malzemeleri, hava filtrasyon sistemini, sigara yasağını, mikrop kontolü ve daha birçok konuyu da kapsıyor. Çünkü iç mekanlar, çoğu zaman dış mekanlara kıyasla 100 kat daha zehirli olabiliyor.

“Su” başlığına bakıldığında ise kolay erişilebilir ve belirli kriterleri sağlayan içme suyu, şebeke suyunun analizi gibi noktalar talep ediliyor. Çünkü doğru oranda temiz su içmeyen bir insanın verimi %12, tepki süresi ise %23 oranında azalabiliyor. Ya da gürültü kaynaklı dikkat dağınıklığı yüzünden çalışan verimi %65 düşebiliyor.

BASF Türk Kimya ofisi / fotoğraf: Gürkan Akay

BASF Türk Kimya ofisiBASF Türk Kimya ofisi, © Gürkan Akay

Ofisler için bütünsel değişim yönetimi

Son birkaç yıldır biyofilik tasarım ile well-being konusuna projelerde ayrı bir parantez açtıklarını belirten Mimaristudio Kurucu Ortağı, Mimar ve Yüksek Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Ayça Akkaya Kul, “Her yeni projede üzerine koyarak süreci geliştiriyor ve projelerimiz içinde mutlaka well-being konusunu merkeze alıyoruz. İşverenlerimizi ve iş liderliği yapan proje yönetim firmalarını bu konuda aydınlatmaya, projemizi bu yaklaşımla ele almanın kazançlarını ve avantajlarını aktarmaya çalışıyoruz. Kuşak farkı ile başlayan değişimin, ofisin fiziksel yapısını değiştirme süreci içinde, sadece iç mimari değişimle değil, bütünsel bir değişim yönetimi (change management) ile ele alınması gerekliliğini aktarmaya çalışıyoruz.” diyor.

İspak Ambalaj Genel Müdürlük Binası, © Gürkan Akay

Çalışan esenliği üzerine geliştirilen projeler daha avantajlı!

Şu an ülkemizde yapılan projelerin daha çok mekan odaklı, zaman baskısı altında gerçekleşen, uygulamalı tasarım içeren projeler olduğunu, yeni nesil ofis tasarımlarında ise well-being yaklaşımları ile yol almanın mümkün olduğunu dile getiren Ayça Akkaya Kul ve Önder Kul, değişimin avantajlarını şöyle özetliyor:

“Bir firma, mevcut iç mekanını değiştirmek ya da yeni bir yere taşınmak istediğinde zaten önünde makul bir zaman ve maliyet programı oluyor. O mekanın aydınlatmasına, havalandırmasına, elektrik ve mekanik altyapısına, mobilyasına, akustiğine, ince yapı bitiş malzemelerine ve sıralayabileceğimiz diğer tüm ihtiyaçlara zaten bir harcama yapacakken, biz bu harcamanın, kayda değer ek bir maliyet getirmeksizin, iyi bir zaman planı ve çalışan mutluluğu, esenliği üzerine geliştirilmiş bir proje ile daha hedefe yönelik yapılabileceğini anlatmaya ve algıları değiştirmeye çalışıyoruz. Zira yapılacak bu yatırımın, 3-5 yıllık kısa vadede kısıtlı avantaja değil, hem daha uzun süreye yayılan, hem de özellikle personel giderlerinde tasarruf sağlayan bir adım olduğunu aktarıyoruz.”

Philip Morris Sabancı Pazarlama ve Satış A.Ş. (PMSA) toplantı odaları, © Gürkan Akay

 


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
  • Erol Eti 7 yıl önce Bazı tavanlar çok hareketli ve mekandan kopuk görünüyor. Barisol tavan hariç. Mavi merdivende kenarlarda tutamak göremedim
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :