“Koca Dünya” filminin gösterimiyle sanatseverleri selamlayan FESTİVAL 408, filmin yönetmeni Reha Erdem ve yapımcısı Ömer Atay’ı Bilgi Üniversitesi öğrencileriyle santralistanbul Kampüsü’nde bir araya getirdi. Bağımsız Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Erdem’in öğrencilerle dün gerçekleştirdiği söyleşiden kısa notlar...
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi programı ile Sahne Sanatları alanı tarafından düzenlenen FESTİVAL 408, 4 Mayıs Perşembe günü Koca Dünya film gösterimi ile başladı. Ödüllü yönetmen Reha Erdem ve filmin yapımcısı Ömer Atay’ın katılımıyla santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleştirilen açılış etkinliğinde, film gösteriminin ardından, ünlü yönetmen ve yapımcı öğrencilerle keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
“Sinema Göstermemek Sanatıdır”
Öğrencilerin, sinemaya ve Koca Dünya filmine dair sorularını yanıtlayan Reha Erdem, sinemaya bakışı ve filmin çekim sürecine ilişkin deneyimlerini paylaştı. Konuşmasında, Festival 408’in “Görünmeyen” teması ile kendi sineması arasındaki benzerliğe dikkat çeken Erdem şunları söyledi: “Festivalin temasını öğrendiğimde benim sinemam arasında bir ortaklık kurdum. Ben sinemanın göstermek değil göstermemek sanatı olduğunu düşünüyorum. Göstermemek ile sinemanın ima eden, hayal kurduran bir sanat olduğunu söylemek istiyorum. Örneğin, bir filmde üç plan gösteriyorsunuz ancak arkada, o görüntülerle hiçbir alakası olmayan binlerce şeyi ima edebiliyorsunuz. Ben sinemanın, bunu izleyenin görmediği ancak hissettiği, oluşturduğu bir seyahat olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda sinema, görünmeyen ve adlandırılamayan şeyleri de anlatabilen bir sanat.”
“Ben yorumumu yaptığım filmle zaten dile getiriyorum”
Reha Erdem konuşmanın ilerleyen dakikalarında, filmlerinde kullandığı imgelerin (keçi, yılan gibi) herhangi bir fikre ya da kişiye göndermede bulunmadığını, bir ima içermediğini; toplantılarda çoğunlukla karşısına çıkan “Bu öğeler neyi simgeliyor?” sorusuna da bu nedenle yanıt vermekte zorlandığını dile getirdi. “Filmlerdeki alt metinlere dair herkesin farklı bir yorumu olabilir. İzleyicilerin farklı yorumlarını dinlemeyi çok seviyorum. Ancak ben zaten yorumumu, yaptığım filmle dile getirdiğimi düşünüyorum.” şeklinde açıklayan Erdem, tekrar tekrar izlediği Kieślowski’den örnek vererek, filmlerin kendisinde bıraktığı duyguyu, izlenimi diğer bir deyişle ‘büyüyü’, yönetmenin filmde ne demek istediğini anlamaya çalışarak bozmak istemediğini söyledi. Erdem, “Yönetmenin yorumunu duymak istemiyorum. Ben daha çok izlediğim filmlerin bende uyandırdığı duyguyla ilgileniyorum. Benim filmden ne çıkardığım, yönetmenin ne söylemek istediğinden çok daha önemli” dedi.
Sinemacı, oyuncu seçiminde ise profesyonelliğin onun için belirleyici olmadığını vurgulayarak Koca Dünya’nın başrol oyuncularından Berke Karaer’i örnek verdi. “Berke’nin naifliğinin, onun su katılmamış saflığının kameraya çok güzel yansıdığını düşünüyorum. Çok deneyimli bir aktörün kafasında oyunculuğa dair birçok farklı fikir oluyor. Bu da bazen yönetmen ve oyuncu arasındaki iletişimi kesintiye uğratabiliyor. Halbuki deneyimsiz birine kendi kafanızdaki karakteri ve oyunculuğu aktarabilmek çok daha zahmetsiz. Berke’nin bu anlamda çok iyi bir iş başardığını düşünüyorum. Ecem ise zaten oyunculuk deneyimi olan biri.”
“Bugün artık önemli olan sadece ‘iyi’ film yapabilmek”
Buluşmanın sonuna doğru, Türkiye’de bağımsız sinema yapmanın zorluklarına değinen Erdem, “Bağımsız sinema yapmak, maalesef bugün sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde çok zor. Çok sayıda izleyiciye ulaşmak mümkün olmadığı için bu tarzın maddi anlamda yeterli bir getirisi yok. Ama diğer bir yandan da aslında sinema yapmak artık çok kolay. Günümüz teknolojisi bugün herkesin az bir bütçeyle bir film çekip bunu kendi bilgisayarında amatör de olsa kurgulamasına olanak tanıyor. Sinemanın bu anlamda demokratikleştiğini söyleyebiliriz. Geriye sadece iyi film yapmak kalıyor. Bugün artık önemli olan sadece iyi bir film ortaya koyabilmek” diyerek öğrencileri yüreklendirici açıklamalarda bulundu.