DYO’nun, AURA İstanbul işbirliği ile gerçekleştirdiği, Türkiye’nin Renkleri ile ‘Renkli DYOloglar’ söyleşi serisinin üçüncüsünün konukları Bedri Baykam ve Oylum Öktem İşözen’di.
DYO’nun, AURA İstanbul işbirliği ile gerçekleştirdiği söyleşi serisinde, konuşmacılar; gastronomiden seyahate, felsefeden edebiyata, arkeolojiden çağdaş sanata, müzikten mimariye, kendi disiplinleri içerisinde sahip oldukları özgün bakış açılarından “renk” kavramını düşündürücü bir şekilde yeniden tanımlıyor. DYO, proje kapsamında Türkiye’nin renkleri olan çok değerli isimleri, YouTube üzerinden ‘Renkli DYOloglar’ canlı yayın söyleşileriyle bir araya getiriyor.
Serinin üçüncü canlı yayını heykeltıraş-moda tasarımcısı Oylum Öktem İşözen ve sanatçı-yazar Bedri Baykam arasında gerçekleşti. Bu canlı sohbette, geçmişten günümüze renklerin tarihçesi, empresyonizmden ekspresyonizm ve kübizme, sanat akımları, sanat tarihi, rengin felsefesi ve sesi üzerine konuşuldu.
Söyleşinin moderatörlüğünü üstlenen Oylum Öktem İşözen, rengi geniş perspektifle ele alarak coğrafyadan kültüre, tıbba, bilime, heykelden giysilere ve hatta düşlere kadar oldukça bilgilendirici anekdotlar aktardı. İşözen "Cennet’in Renkleri" orijinal adı "Yaradan’ın Renkleri" filminde kör bir çocuğun dünyayı ve renkleri dokunarak, işiterek anlamasını temel alan bir hikayeden yola çıkarak doğayla ve renklerle olan ilişkisini anlattı. İşözen "İlk çağlarda elde edilen renk toprak kırmızısıydı. Zamanla ışık ve gölge irdelendi. İnsanlar rengi ya konvansiyonel ya da bir düş ortamı içinde kabul etti" diyerek Friedrich Nietzsche’den Aristoteles’e, Michel Foucault’dan Goethe’ye filozofların renkler üzerine farklı bakış açılarını anlattı.
Bedri Baykam: Okyanuslar ve Denizler İlham Kaynağım
Öktem’in sorusu üzerine doğa ile ilişkisini anlatan Bedri Baykam en çok denizleri ve okyanusu sevdiğini, eserlerinde denizlerin kendisine ilham kaynağı olduğunu söyledi. Amerika’da geçirdiği öğrencilik ve sanatının ilk yıllarında dışavurumculuğun öncülerinden olan Baykam, ‘’O dönemler salt renklerle ilişkiliydim, daha sonra bu düşüncelere sanat ve tarihsel referanslar eklendi’’ dedi.
Baykam, bazen gece gördüğü düşü resmettiğini, duvardaki lekeden ya da vitrindeki soyut bir kompozisyondan bambaşka bir resim yaptığını hatta resim serisi çıkarttığını söyledi.
Bedri Baykam sanatçının gözünün neyi nerede göreceğinin inanılmaz olduğunu, o günlerden bugünlere eserlerinde kendi kimliğini ve kişiliğini yansıttığını dile getirdi. Bazen evrene karşı hissettiği yalnızlığı, kimi zaman güçsüzlüğünü, kimi zaman gücünü hissettiği soyut düşünceleri figüratif ya da soyut olarak resme döktüğünü belirtti.
“Rio’nun Renk Tadı Bambaşkadır”
Kent insanı olduğunu zamanının büyük bir bölümünü kağıt, kalem ve atölyede geçirdiğini söyleyen Baykam, en sevdiği kentler sorusuna ‘’ Nasıl farklı tatlardan farklı zevk alıyorsak, her kentin de kendine özgü bir tadı, farklı özellikleri var’’ diyerek her kentten ayrı tat aldığından bahsetti. İstanbul’a aşık olduğunu söyleyen sanatçı, San Francisco, New York, Paris, Roma ve Rio’yu da en sevdiği şehirler arasında sıraladı. Baykam, Rio’nun renk tadının bambaşka olduğunu ifade etti.
Söyleşiyi DYO Boya YouTube kanalından izlemek için tıklayın