Prof. Dr. Mehmet Alper’in kitabı “Taksim Sahnesi'nden Maksim Gazinosu'na, İstanbul’un Sahnesi Taksim, Taksim’in Sahnesi Maksim”in tanıtımı yapıldı.
Koruma, restorasyon ve turizm planlama projeleriyle tanınan, tarihi çevrenin korunması ve çağdaş eklerle yaşatılmasına önemli katkılar sunan Prof. Dr. Mehmet Alper’in kitabı “Taksim Sahnesi'nden Maksim Gazinosu'na, İstanbul’un Sahnesi Taksim, Taksim’in Sahnesi Maksim” geçtiğimiz gün özel bir davetle tanıtıldı.
Taksim’in simgelerinden Maksim Gazinosu’nun belgeleriyle birlikte kapsamlı tarihsel süreci ve bu yapıya eklemlenen Sofitel İstanbul Taksim Oteli projesi için yapılan çalışmaları birleştiren kitap, mimari ve kültürel tarihimize kaynak oluşturacak.
“Taksim Sahnesi'nden Maksim Gazinosu'na” kitabının oluşmasına vesile olan İstanbul’un sosyal ve kültürel yaşamının merkezinde konumlanan Sofitel İstanbul Taksim Oteli projesinin asıl hedefi, bünyesindeki tarihi yapıyı koruyarak eski günlerinin önemine yeniden kavuşturmaktır.
*
Proje Hakkında
İstanbul'da sosyal ve kültürel aktivitelerin odağı olan Taksim'in merkezinde, 1920'li yıllarda inşa edilerek adeta eğlencenin mabedi durumuna gelen "Taksim Sahnesi - Maksim Bar", son yıllarda değişen sosyal koşullar ve toplumsal etmenler ile birlikte üzücü bir biçimde özelliğini yitirmiş, boş ve fonksiyonsuz kalan yapı hızlı bir bozulma sürecine girmiştir. 2011 yılında başlattığımız çalışmalarda; yapının Taksim Meydanı'na bakan görünen yüzünün ötesinde, parselin arka yönündeki görünmeyen yüzünün de ilgiye muhtaç durumda olduğu, atıl kalan yapı alanının çevresinde hızla gelişen imar hareketleri ve yapılaşmalar arasında bir çöküntü alanı haline geldiği ve bu durumun çevresini de olumsuz etkilediği tespit edilmiştir.
Söz konusu yapı İstanbul I Numaralı KTVKK’nın 07.07.1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile Kentsel Sit Alanında, İstanbul II Numaralı KTVKK’nın 22.09.2010 tarih ve 3791 sayılı kararı ile uygun bulunan 1/1000 ölçekli Beyoğlu Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nda yer almaktadır.
Yürütülen restorasyon çalışmaları ile amaçlanan, İstanbul kenti eğlence kültürü belleğinde önemli bir yeri olan kültür mirası yapının bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak çevresi ile birlikte korunması, eski esere saygılı biçimde eklemlenen çağdaş ilavesi ile değerinin artırılarak geleceğe taşınabilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması olmuştur.
Yani yapıda tarihi doku içinde ölçü, oran, renk, biçim, doku gibi tasarım öğeleri arasında bilinçli bir zıtlık uygulanmıştır. Bu yöntemle Taksim Sahnesi parselindeki Sofitel İstanbul Taksim Otel’in tasarım ve yapı malzemeleriyle hem kendi döneminin mimari yaklaşımının sergilenmesi, hem de tarihi dokunun daha belirgin bir hale getirilmesi amaçlanmıştır. Sofitel, Taksim Meydanı ve Sıraselviler Caddesi kesişimine cephe veren önemli bir noktada yer almaktadır. Frank Gehry’nin Prag’da bulunan Dans Eden Ev yapısının çevresinden malzeme ve biçim olarak farklılaşarak bir odak noktası oluşturması gibi yapının tarihi dokudaki konumlanışı ve arsaya yerleşimi, yapının yatayda ve düşeyde oluşturacağı hacmin insan ölçeğine ve çevre yapılarına etkisi, çevrede bulunan yapılarla kontrast uyumu, çevredeki yapıların cephe karakterlerinde kullanılan öge ya da motifin kullanımları, kullanılacak çağdaş malzemenin cinsi, rengi, dokusu ile tasarımın odak noktası oluşturması dikkate alınmıştır.
Taksim Sahnesi’ne yeni ek tasarımında İsveç Malmö’de Modern Müze, İspanya Bilbao’da Health Department, Kanada’da Ontario Kraliyet Müzesi, Berlin Reichstag Parlamento Binası, Hamburg Elbphilharmonie Oditoryumu, İstanbul Valide Çeşme İş Merkezi gibi tarihi çevreye kontrast yaklaşım tercih edilmiştir.