Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü ve Yapı-Endüstri Merkezi işbirliğinde düzenlenen “Yapım Aşaması: Mimarlığın İnşası Üzerine Tektonik Söyleşiler" başlıklı konferansta, mimarlığın uygulama aşaması, akademisyenler ve ünlü mimarlar tarafından mercek altına alındı. Toplantıda, tektonik kavramının mimarlar için ne ifade ettiği sorusuna yanıt arandı.
Yapı-Endüstri Merkezi'nde 4 Mayıs 2016 Çarşamba günü gerçekleşen “Yapım Aşaması: Mimarlığın İnşası Üzerine Tektonik Söyleşiler" konferansına konuşmacı olarak katılan İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Elif Kendir Beraha, Mimarlar Tasarım Kurucusu Han Tümertekin, Çinici Mimarlık Ortağı Can Çinici ve Yale Mimarlık Okulu Eski Dekan Yardımcısı Peggy Deamer, 'tektonik' kavramını mimarlık pratiği ve düşüncesi açısından değerlendirdi.
Açılışta konuşan Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Şebnem Yalınay Çinici, fakülte bünyesinde Elif Kendir tarafından 2013'ten bu yana sürdürülen Tektonik Söyleşiler'in devamı niteliğindeki konferansın önemine dikkat çekti. Gelişmekte olan teknolojilerin tasarım ve yapma konusunda yeni tartışmaları doğurduğunu belirten Yalınay Çinici, 'Yapım Aşaması' temasının, tasarım aşamasında tektonik düşüncenin nasıl vuku bulduğunu ele alırken, ülkenin inşa halinde olmasına da atıfta bulunduğunu ekledi.
Han Tümertekin: "Tasarım aşamasında tüm detayları görebilmek için ince uçlu kalem kullanırım"
Tektonik konusunun kendisi için nasıl önemli olduğunu "Konsept proje teriminin havada uçuştuğu bir dönemde, mimarlığın temelini oluşturan tektoniğin konuşulması çok önemli. Konsept proje, tasarım metodolojimizde olmayan bir şey. Yapı tasarımı söz konusu olduğunda hayata geçirilmeyecek hiçbir çizgi çizmem. Mümkünse tasarım aşamasında tüm detayları görebilmek için ince uçlu kalem kullanırım." sözleri ile ifade eden Han Tümertekin, bu kavramı, B2 Evi ve Strasbourg'daki Türk Dışişleri Bakanlığı Kompleksi projeleri üzerinden değerlendirdi.
Tümertekin, köydeki sınırlamalar çerçevesinde, yerel malzemeler ve işçilik ile hayata geçirilen B2 Evi ile, Avrupa'nın yoğun güvenlik ve hukuksal zorunluluklar ortamında, bir tür deplasmanda inşa edilen Dışişleri Bakanlığı Kompleksi'ni, iki ekstrem örnek sunması nedeniyle seçtiğini belirtti.
Büyükhusun Köyü'nde hayata geçirilen B2 Evi'nin tasarımında, İstanbul ile köy arasındaki mesafenin belirleyici olduğunu dile getiren Han Tümertekin, sınırlı bütçe ayrılan proje için yerel ustalar ile işbirliğine gittiklerini, tasarımı bu doğrultuda mümkün olduğunca sadeleştirdiklerini, ustalara yardımcı olacak ayrıntı ve çözüm araştırıcı çizimler yaptıklarını ekledi.
AB Daimi Temsilciliği, Konsolosluk, Konsolos Rezidansı ve Konsolosluk Hizmetleri Binası olmak üzere 4 yapıdan oluşan Strasbourg'daki Türk Dışişleri Bakanlığı Kompleksi'nde ise, farklı işlevde yapıları aynı alanda, aynı teknik yapı ile var etmeye çalıştıklarını ve kompleksin şehirle kuracağı ilişkiye odaklandıklarını belirtti. Yapının şehirle karşılaştığı cephede bölgedeki doluluk-boşluk oranlarına ve ritme atıfta bulunan bir cephe tasarladıklarını; yapıları şehre ait kılmak için yerel malzeme (grès de Vosges) seçimine gittiklerini ve bu geleneksel malzemeyi şimdiye kadarki en büyük boyutta kullanarak yeni bir yorum getirdiklerini söyledi.
Elif Kendir Beraha: "Her şey görüntüden ibaret gibi algılanıyor, işin mutfağı çok tartışılmıyor"
"Tuhaflık, Empati ve Tektonik" başlıklı bir sunum yapan Elif Kendir, "Her şey görüntüden ibaret gibi algılanıyor, işin mutfağı çok tartışılmıyor. İnşaat teknolojilerinin gelişmesiyle de farklı bir ekosistem oluşuyor. Olduğunuz mimar cinsine göre önemseyeceğiniz ya da yok sayacağını şeyler değişiyor. Ülkemiz inşaat ile çok haşır neşir gözükse de ar-ge konusunda çok sınırlı çalışma var." diyerek mimarlık pratiğinde tektoniğin önemini vurguladı. "İnşaat fotoğraflarını incelemek bana çok ilginç geliyor. Ustaların aslında mimarın hiç ulaşamayacağı noktalara ulaştığını görüyorsunuz" diyen Kendir, bitmiş nesnenin, yapım aşamasındaki potansiyelleri gösteremediğini ekledi.
"İnşa alanı bir icatlar dizisine yol açabilir"
Sunumunda malzemede yapılan dönüştürme eylemlerinden örnekler de sunan Kendir, Uruguaylı mühendis Eladio Dieste'nin yerel olasılıkları kullanarak inşa ettiği sıradışı strüktürlerden örnekler gösterdi. Pişmiş toprak ile ön gerilmeli yığma tonoz biçimleri geliştiren Dieste, Kendir'in ifadesiyle 'yoksul halk için saraylar' inşa etmiş. "Malzeme ve strüktür ile deney yapan mimar ve mühendisler şantiyede çok vakit geçiriyorlar. İmkanlar ekonomisi ile neler yapılabileceğini araştırıyor ve neredeyse vasıfsız işçilere bunu yaptırıyorlar." diye konuşan Elif Kendir Beraha, malzemeyi olduğu gibi kabul etmeyip, endüstri normları yerine fizik kurallarına uyarak, inşa alanının bir icatlar dizisine yol açabileceğine dikkat çekti.
Can Çinici: "Çalışma biçimi mimarlığı doğrudan etkiler"
Tektoniğin aslında bütün mimarlığı esir alan bir kavram olduğunu belirten Can Çinici, bina ve inşa etme serüvenini başka bir bakış açısıyla aktardı. Çalışma biçiminin mimarlığı/yapıyı doğrudan etkilediğini söyleyen Çinici, bu bağlamda maket ile çalışmanın önemini vurguladı.
"Malzeme bolluğu içinde insan kendine perhiz uygulamaya başlıyor"
"Artık binalar tekil malzemeden değil, katmanlardan oluşmaya başladı. Mesleği yepyeni bir açıdan keşfetme durumu ortaya çıktı." diyen Çinici, inanılmaz bir malzeme arzı yaşandığını gündeme getirerek "Bu kadar bolluk içinde insan kendine perhiz uygulamaya başlıyor. Malzeme konusu bizim ofisin gündeminde öncelikli değildir. Malzeme kategorilerine daha fazla önem veririz." şeklinde konuştu. İşler arası malzeme geçişi yaptıklarını ekleyen Çinici, memnun kaldıkları malzemeyi başka projelerde de kullandıklarını söyledi.
1960-70-80'lerde şantiyecilik etiğinin, şantiyedeki bilginin mimarlığın önemli bir parçası olduğunu ve birtakım detay çözümlerinin mükemmel olarak empoze edildiğini hatırlatan Can Çinici, "Bizim nesille birlikte bu durum evrildi" dedi.
"Bir binanın bazası olur anlayışı bende hep vardır"
"Bir binanın bazası (earthwork) olur anlayışı bende hep vardır. Yer her zaman daha kirlidir, üst daha prezantabl bir şeydir. Bunun eğlenceli bir oyun olduğunu düşünüyorum" diyen Çinici, Workinn Otel projesinde uyguladıkları baza oyunundan görseller sundu. 'Tektonik maceralar' olarak adlandırdığı son bölümde ise, Bolluca Pazaryeri için gerçekleştirdikleri büyük açıklıklı, kolonsuz mekanı yaratma sürecini paylaştı.
Peggy Deamer: "Mimarlar bilgi işçileridir"
"Detay, Tasarım ve Emek" başlıklı bir konuşma yapan Peggy Deamer Architects Kurucusu ve Yale Mimarlık Okulu Eski Dekan Yardımcısı Peggy Deamer ise, tasarımcının inşai değerler sistemini en açık biçimde ifade ettiği alan olan mimari detayların yeni dijital teknolojiler bağlamında nasıl okunduğunu irdeledi. Doğa ve malzemeler ile doğrudan iletişim kuran, tekil ve duyarlı kullanıcı-mimar figürünün romantikleştirilmesinin mimari işi üreten aktörlerin ve karmaşık ilişkilerin anlaşılmasına engel olduğunu savunan Deamer, "Mimarlar bina inşa etmezler, parametreleri düzenlerler. Başka bir deyişle bilgi işçileridir." dedi.
Mimarın tasarım işçisi olarak sosyal sorumluluğuna dikkat çeken Deamer; Who Builds Your Architecture (WBYA) inisiyatifinin Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlediği konferanslara davet edilen hiçbir mimarın bu toplantılara katılmadığını örnek göstererek "Sanatçılar Louvre Abu Dhabi'de eser sergilemeyi reddederken, mimarların bu konuda sessiz kalmalarını anlayamıyorum" şeklinde konuştu.