İBB Şehir Tiyatroları Beyoğlu Sahnesi Yarışması Kolokyumu'nda Neler Oldu?
mimarizm.com
/ 13 Ağustos 2008
"Paris'te de Louvre'un kendisi yere batsaydı, aynı durum olurdu."
Kolokyum izleyicilerinden Erdal Doğru ise, Tschumi ve Koolhaas'ın modern şehircilik yaklaşımlarından kısaca söz ederek, jüride kavramsal şehircilik teorisi anlamında ciddi bir eksik bulunduğunu öne sürdü. Mimar-akustikçi Sevda Bayram'ın bunca danışman jüri arasında bir de akustikçi bulunması gerektiği yönündeki eleştirisi ise, jüri tarafından haklı görüldü.
Bu tartışmaların ardından tekrar söz alan Sinan Omacan, Sümer Gürel'in ‘Louvre' benzetmesi üzerinden aktardığı akıl yürütmede, çevre yapılar ile yarışma projesinin önemini karşılaştırdı. "50-90 yıllık, apartman ölçeğinde binaların yanında bir şehir tiyatrosundan bahsediyoruz. Gerçekten hangisi daha önemli?" diyen Omacan, bu denli kentsel potansiyeli yüksek bir alana havuz koymanın İstiklal'e havuz koymak ile eş değer olduğunu söyledi ve ekledi: "Paris'te de Louvre'un kendisi yere batsaydı, aynı durum olurdu."
Omacan'ın eleştirilerine anlam veremediğini belirten Gürel'den sonra sözü alan kolokyum katılımcısı Ömer Kanıpak, kamu yapılarının yarışma ile seçilmesini savunduğunu ve danışmanların varlığının büyük şans olduğunu belirtti. Yine de söz konusu projeyi kaçan bir fırsat olarak gördüğünü ekleyen Kanıpak, birinci projenin tiyatrocular için ideal çözümü temsil etse de kentsel olarak doğru çözüm olmadığını söyledi. Kanıpak şunları ekledi: "Bu, kente katkı değeri olmayan, kentin ihtiyaçlarını karşılamayan bir proje. Yarışmanın organizasyonu yetersiz, ortam ise anti-profesyonel. Tüm bunların nedeni de, bence, jüri üyelerinin doğru seçilememiş olmasıdır."
Kanıpak'ın bu sözleri kolokyumda yeni bir tartışma güzergahı belirlerken, yoruma müdahale eden raportör Arzu Çetin Dursun, tüm jüri üyelerinin odaların önerdiği isimler olduğunu iddia etti. Bu noktada itirazını esirgemeyen Mimarlar Odası'ndan Sami Yılmaztürk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerinden yalnızca bir kişi önermelerini istediğini belirtti. Çetin Dursun'un, üyelerin yalnızca mimarlar değil, peyzaj mimarları ve inşaat mühendisleri odalarının da önerdiği isimlerden oluştuğu şeklindeki önermesi ise, katılımcılar arasında tartışmalara yol açtı. Çetin Dursun kendilerine bir asil, bir de yedek üye önerildiğini öne sürerken, Yılmaztürk ise önerdikleri bir ismin zaten jüride bulunduğunu belirtti. Toplamda beş mimar jüri üyesinden dört ismin nasıl ve hangi mekanizmalarla seçildiği ise cevapsız kaldı.
Kolokyum moderatörü Orhan Alkaya'nın güçlükle sona erdirdiği soru-cevap maratonundan sonra, kazanan toplamda sekiz projenin sahiplerine ödülleri dağıtıldı. Ödül alan gruplardan üçünün törende hazır bulunmaması ise dikkat çekti. Yoğun tartışmaların hüküm sürdüğü kolokyum, ödüllerin sahiplerine kavuşması sırasında yerini alkışlara bıraktı. Sonrasında ise katılımcı, izleyici ve jüri üyeleri sergiyi dolaşarak fikirlerini paylaşmaya devam ettiler.
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın