Leydi Gaga'ya Hakaret!
mimarizm.com
/ 08 Ağustos 2011
Geçtiğimiz haftalarda başlayan "Zaha'ya karşı Gaga" tartışmasını bizler de Mimarizm sayfalarına taşımış, bu iki popüler kültür ikonunun –hem kendilerine yönelik hem de mesleki anlamda- üretim dinamiklerini masaya yatırmıştık. Çelik Erengezgin, bu haberimize kayıtsız kalamayarak mevcut karşılaştırmalara cevaben bir metin kaleme aldı.
Erengezgin, "Leydi Gaga, çok hafife alınmaktadır bana sorarsanız" diyerek başladığı ve Zaha Hadid'in özde kime hizmet ettiğine, nasıl bir dünyada yaşadığına boş verip, kendi yarattığı sanal sahneye oynadığını belirttiği metninde, "Ben Gaga'dan yanayım" diyor. "Bana sorarsanız Gaga yaptığı işin ustası, Zaha ise sadece, üç boyutlu makyaj ustası..."
Çelik Erengezgin'in kaleminden…
"Mimarlara özel gibi duran bu yazı, bence her eve lazım gibi geliyor!"
Sahneye oynayan, dünya görüşünü, sanat anlayışını sahne üzerinden aktaran ve bu konuda sıra dışı bir başarı elde eden ve de bu başarıyı hak etmiş görünen Leydi Gaga, çok hafife alınmaktadır bana sorarsanız. Çünkü nereden çıktığı bilinmez bir kampanya heyecanıyla, dünyaca tanınan mimar Zaha Hadid'le karşılaştırılır olmuş giysileri ve giderek dedikleri… Ne lazımsa! Zaha hanım; Irak asıllı İngiliz uyruklu… Leydi Gaga ise malum; ünlü bir şarkıcı…
Zaha Hadid - BMW Leipzig Fabrikası
İkisi de idolümüz değil. Ama, Gaga bahane, diyeceğim şudur: Yapmayın yahu.. Vallahi hakarettir leydimize…
Hadid kardeşimiz, özde kime hizmet ettiğine, nasıl bir dünyada yaşadığına boş verip, kendi yarattığı sanal sahneye oynuyor diye, yan yana konulmayı nasıl hak eder bir sanatçı ile?
Leydi Gaga'yı tanımayanlara; giyiminden sahnesine, tutumundan mesajına, nerede ise tüm sanat dallarını kullanarak yarattığı performansına göz atmalarını tavsiye ederim. Beğenmekten bahsetmiyorum. İşin hakkını vermesinden söz ediyorum. Olağan dışı kıyafetleri mesleğinin uzantısı; diğerinin kıyafetleri ise sadece fark edilme özentisi…
Zaha'izm Diyesim Geliyor
"Çok dikkat çekici", "Ay çok hoş!" olmaktan öte kıymeti harbiyesi olmayan, bir mimarlık klibinden ya da bir uzay filminin sanal dekorlarından öteye taşınması genellikle tehlikeli ve sakıncalı; enerji bilmez, ekoloji bilmez, doğayı sıklıkla boş vermiş; sadece kendisini beğenmiş, fonksiyon tanımaz, her arsaya, her ülkeye, her işleve ebegümeci, şakul düşmanı ve çoğunlukla keyfe tabi eğrisel hatlar, orası burası şişirilmiş, omurgası kaymış binalar ve kentsel planlamaya bulaştığında ise, kumda oynayan çocuk sorumsuzluğu! Alçaklı, yüksekli Çarşamba pazarı… İşte Zaha hanımın özeti…
Babasının çiftliğinde, çiftliğin kahyasının yüzünü gözünü boyama şımarıklığında tasarımları, paranın hesabını bilmeyenler tarafından itibar gördü diye mi cesaret buldunuz karşılaştırmaya?
Çok mu acımasız oldu ?
Ders almayana az bile! Biraz da "kızım sana söylüyorum gelinim sen anla!" niyetine… Eski ve yeni yetmelere...
Zaha Hadid, Kartal Kentsel Dönüşüm Planı
Bir söyleşimde, Hadid imzalı ve çok şükür gerçekleşmeyen Kartal-Pendik projesinin abukluğu üzerine iki laf edince şaşırmıştı soruyu soran… Hani "Bu ne cesaret!" der gibi bakmıştı suratıma. Bence Allah korumakta o yöreyi. Güneşi kullanma hakkından bile bihaber, duvara assan hoş bir tablo olacak şirinliğin, hayata geçerse nasıl bir yaşamsal kabusa döneceğini tahmin edemiyorum.
Kesip boşaltarak, yuvarlatarak, yamayarak, "dehşet kalıp bedelleri" ve inşaat tekniklerinin "anlamsız zorlamaları" ile kafasındaki çizgiyi yakalayınca, keramet yumurtladığını sanıp mutlu olan meslektaşımızı, bir estetik cerraha benzettiğimi söylemiştim. Hokka gibi bir burunla ortaya dünya güzeli çıkacak sanıyordu. Fakat mimarlık bir güzellik yarışması değil, insanlığa hizmet yarışması idi. Tepkimin nedeni de o idi. Vallahi kıskançlık değil! Akran sayılırız ama, ne yolumuz benzer ne yöntemimiz ne de insan tarifimiz...
Ne Olmamalı?
Eğer herhangi bir yerdeki herhangi bir tasarımın benzeri, aynı işlevde, üstelik sürdürülebilirliği de sağlanarak, dünyaya ve gerçeklerine saygılı biçimde ve elbette özgün bir tasarımla; üçte bir, beşte bir, hatta "onda bir" harcama ile yerine gelebiliyorsa, durup düşünmek gerekir. Hangi bedensel ve çevresel bedeller karşılığı kazanılan, hangi parayı harcatmaktayız, sorgulamak gerekir.
Zaha Hadid, Roma MAXXI - 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi
Bu "Canım heykel istedi" yaklaşımları 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa'da Korbüziye ile başlayıp, ortalarında Amerika'da Frank Geri ile ayyuka çıkan ve sonlarına doğru da Zaha Hadid ile tüy dikilen bir hevestir. Korbüziye'nin doğa düşmanı beton yanlışına, Geri'nin az biraz Titanyum merakına karşın Hadid'in formları, hiçbir malzeme endişesi taşımaz. Dilediği biçim oluşsun da isterse polyesterden dökülsün, hiç fark etmez onun için… Nefes alan yaratıklar değil, cansız konu mankenleri içindir adeta önerdiği mekanlar. Her şey, göz zevki adına zorlamadır. Bir dokunsan patlayacak balon kıvamındadır çoğu önerileri…
İçimden, mobilya ve ayakkabı tasarımından öte gitmeseydi demek geliyor. Yani bireysel zevklerde kalaydı keşke… Dayatmayaydı kaprisini sokaktaki insana...
Heykel Nedir?
Hiç mi işe yaramaz bu heykelimsi mimarlık? Yarar. Zaten işe de yaramasa kim para öder ki o tasarımlara? Örneğin bir kenti, turizm alanına çevirir, müzesi çok dikkat çekici olduğu için. Affedersiniz ama Leydimiz senede bir konser verse daha çok adam toplanırdı orada. Maksat oysa!
Benim oğlum iyi bir heykeltıraş ve bilgisayarda üç boyutlu tasarım ustası. Şu sıralar, Disneyland benzeri bir eğlencelik yatırımın tasarımcılarından. "Nerden biliyorsun?" derseniz diye söylüyorum:
Ekranda neler yapabiliyor aman Allahım! Ama onlar heykel. Birer imaj. Görevi, yaşamı yüklenmek değil. Sadece zihinsel destek sağlamak. İçlerini boşaltıp insan yaşatmaya kalkarsanız, daha doğrusu terazi şakul yoksunu mekanlarda bir yaşam dayatırsanız, kıyamet işaretleri de belirmeye başlar. "Kaça geliyor kilosu"ndan başlar, "Ne hakkın var bunca yoksula rağmen!" ve "Bu kadar kolayı varken"e kadar da gider bu tartışma…
"Maşallah heykel gibi olmuş!" demek günah mı? Kocaman hayır! Yeter ki içindeki yaşamı inkar etmesin, tersine desteklesin. Son on yıldır ülkemizi saran, haşa Zaha Hadit taklidi olmayan ama ne idüğü belirsiz, yarı tarihi özenti, yarı dekoratif süslemeli ve de bol camekanlı cephelerin, kılıf geçirilir gibi eklendiği binalar da bir başka hicran yarasıdır. Cepheci mimarlar bile diyemeyeceğim. Çünkü o işi artık kendisine doğrudan cepheci denen, yeni türeyen bir meslek grubu üstlendi. Mimar nerede mi? O sırada tatilde…
Gelelim yine sayın Hadid'e…
Giysileri de tasarımlarına benzeyen ve bu yüzden Leydi Gaga ile haksız rekabete girişen zengin çocuğunun, sonunda sadece zengin eğlencesi haline gelen heykelimsi görgüsüzlüğünü benimsemem mümkün değildir o yüzden. Milyarlarca insanın değil, o milyarları kendi kölesi sanan birkaç bin zenginin prestij simgesi olmanın ötesinde bir etki bırakamayacaktır mimarlık tarihinde. Al benden de bir kehanet!
Bakmayın Yandaşlara…
O ayağı yere basmayan sanal etkinin parıltısını kullanıp satış yapabilen günümüz dergilerine ve düzülen methiyelere, nesine meftun olduklarını dahi bilemeyip sırf şöhrettir diye ona iş teklif eden yerli, yabancı hayranlarına bakıp karar vermeyin hemen. 40-50 sene sonrasında "Meğerse biz ne halt etmişiz!" sorgulamasının başladığı günlerde hak edeceği etiketten bahsediyorum.
Madem ki birileri başlattı bu tartışmayı, ben Gaga'dan yanayım. İçeriği ne olursa olsun yaptığı işin hakkını verenle, mesleğinin özüne ihanet edeni aynı kefeye koyamayız. Bana sorarsanız Gaga yaptığı işin ustası, Zaha ise sadece üç boyutlu makyaj ustası…
Çelik Erengezgin
www.erengezgin.net
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın