Mesafeli Washington, Pop Kültürünün Yeni Landmarkını Kucaklayacak mı?
E. Seda KAYIM
/ 25 Aralık 2009
Bugüne kadar Amerikalıların kendi haklarını talep ettikleri her türlü kitlesel gösterinin merkezi ve dolayısıyla simgesi olmuş, kadın, insan ve iş hakları gösterilerine ve hatta pek çok Amerikan Başkanının devir teslim törenine mekanlık etmiş olan Washington'daki National Mall, yakında yepyeni ve çarpıcı bir görünüme sahip olacak. Çünkü Amerikan özgürlüğünün ve demokrasisinin en somut ve ünlü anıt-mekanlarından bu alanın kapsadığı 17 yapıdan biri, Hirshhorn Müzesi ve Heykel Bahçesi, yepyeni bir "makyaj"a kavuşacak.
30 seneden beri, yani I.M. Pei'nin Ulusal Sanat Galerisi'nin doğu kanadını tamamlamasından bu yana neredeyse hiçbir üst sınıf sivil mimarlık ürününe yer açmamış olan ülkenin başkentinde taze bir heyecan yaratan proje ise, kabaca, Hirshhorn Müzesi'nin iç galerisinden gökyüzüne uzanacak olan bir "balon".
Amerikalı mimarlık pratiği Diller Scofidio & Renfro imzasını taşıyacak olan 45 metre yüksekliğindeki ek, müzenin kaybettiğine inanılan kamusal ilgiyi çekebilmesi için düzenlenecek olan bir toplantı salonuna mekanlık edecek. Işık geçirimli soluk mavi bir tekstilden üretilecek olan pnömatik -yani hava basınçlı- strüktür, her sene yalnızca iki kez - Mayıs ve Ekim aylarında- açılacak.
Çelik kablolar ve su dolu bir torus yardımıyla sabitlendiği binanın temelinden, iki adet buzdolabı büyüklüğündeki hava pompası ile şişirilerek yükselecek olan "kabarcık", yapının orta galerisinde en geniş yarıçapına ulaşacak şekilde binanın tepesinden ve bir köşesinden "fırlayacak". Senenin geri kalanını toplandığı deposunda geçirecek olan strüktür, 1974 tarihli ve Gordon Bunshaft imzalı Hirshhorn'un gerçekten de geçici, işlevsel ve 5 milyon Dolar değerindeki makyajı niteliğini taşıyacak.
Şu sıralar Amerikan başkentinin sakinlerini ve medyasını etkisi altına alan bu"değişim"in Barack Obama'nın güdümlemesi olduğu düşünülebilir. Ancak Hirshhorn Müzesi özelinde değişim, müze yönetiminin yetkili ve tecrübeli küratör Richard Koshalek'e devredilmesi ile açıklanmalı. 1990'ların başında Los Angeles Çağdaş Sanatlar Müzesi'nin direktörlüğünü üstlenen ve Amerikan sanat çevrelerinde yenilikçi coşkusu ile tanınan Koshalek, aynı zamanda Frank Gehry'nin ikonik Disney Hall projesinin gerçekleştirilmesinde etkili olmuş bir isim.
Hirshhorn'u "uluslararası diyalog için bir merkez"e dönüştürmek ve "farklı katılımcı profillerinin bir araya getirildiği, güçlü ortaklıklar ve işbirliği çalışmaları etrafında dönen" bir kurguya kavuşturmak isteyen mimarlık meraklısı küratör, tam olarak da kendisine destek olanların "kutsadığı" coşkusu yüzünden güçlüklerle de karşılaşacağa benziyor. Ne de olsa Hirshhorn planının basın ile paylaşılmasının ardından ciddi bir karşı çıkışlar silsilesi başladı bile…
Örneğin Washington Post'tan Blake Gopnik, müzeye yapılan ekin hedeflerini eleştiren isimler arasında. Gopnik, şunları söylüyor:
"Bu proje ile ilgili problem, veya aklınıza gelen tüm diğer büyük ölçekli müze projelerine dair ortak sorun, aktivite ve eylemi müzenin ana hedefi haline getirerek, beklentiyi arka plana itmesi olarak gösterilebilir. Sanat -ki buna gönülden katılıyorum- öncelikli olmalı. İç mekandan alınan ‘render'da gösterilen sanat mı, yoksa bir film mi?"
Gopnik'in "sanat-film-mimarlık" kutuplaştırmasından pek de uzak durmayan bir diğer isim ise Arts Journal'dan Judith H. Dobrzynski. Ancak Dobrzynski, diğer taraftan da müzenin bütçesinden ayrılan 5 milyon Dolarlık harcamayı eleştirerek "Ne zaman bir müze geliştirme projesi görsem, kendi kendime aynı soruyu soruyorum: Bu miktar para ile ne kadar sanat satın alınabilirdi?" diyor ve "Sanat önce gelmelidir" söylemine destek çıkıyor. Yazar şöyle devam ediyor:
"Bugün ikinci el sanat piyasası için 5 milyon pek büyük bir para değil; fakat bu miktar ile primer galerilerden bir sürü şey alabilirsiniz. Ve böylelikle heyecan verici, kitleleri kendine doğru sürükleyecek sergiler açmayı garantileyebilirsiniz. Dolayısıyla, ‘kabarcık'ı sevdim; ama Hirshhorn'un kararını vermeden önce sansasyon yaratmak adına alternatif çözümü de –yeni sanat ile sansasyon yaratmayı- göz önüne almasını ümit ediyorum."
Koshalek'in planı ve yönetim kurulu, kamudan gelecek tepkilere ne cevap verecek, henüz bilinmez. Ancak Washingtonlıların ağız birliği etmişçesine hak verdikleri bir konu, Diller Scofidio & Renfro'nun geçici ve şişirilebilir ekini National Mall semalarında pek yakında görebileceğimize işaret ediyor. O da şu: Amerikalılar tarafından pek de sempati beslenmeyen Hirshhorn Müzesi ve Heykel Bahçesi'nin yeni planının, müzenin ulusal profilini yükselteceği ve Washington'ı çevresinde yetişen yaratıcı hayat ile yeniden yakınlaştıracağı ve barıştıracağı… Elbette New York Times'tan Nicolai Ouroussoff'un dile getirdikleri de cabası: "‘Kabarcık' Mall'daki en sert duruşlu binalardan birini ışıltılı bir pop kültürü ‘landmark'ına dönüştürebilir."
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın