"Meşe ormanının içinden geçerek, zeytin ağaçları, böğürtlen kümeleri ve kelebeklere rastlayarak yapılan yaklaşık bir saatlik yolculuğun ödülü olarak, yumuşak ve beyaz kumların dalgalar tarafından nazikçe ötelenişine tanık oluyorsunuz." Bulgaristan'ın Karadeniz sahili, meraklıları tarafından böyle anlatılıyor. Ancak bu anlatım yerini yakın zamanda şöyle bir tümceye bırakabilir: "Meşe ormanının içinden geçerek, beyaz binalar, teleferikler ve elektrikli araçlara rastlayarak yapılan yaklaşık bir saatlik yolculuğun ödülü olarak, ıslak ve sarı kumların dev bir kalabalığın tempo dolu plaj partisi sırasında tepiştirilmesine tanık oluyorsunuz." Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda konumlanan Karadere Plajı'na yıllardan beri giden aileler için bu gezilerin anlamı, gerçekten de kaybedilenin özlemi ve ‘vah'lı ‘tüh'lü bir nostalji ihtiyacına kayabilir gibi görünüyor. Nedeni ise, şimdilerde yalnızca yöre sakinlerini değil, aynı zamanda ziyaretçilerini saran korkunun nedeniyle aynı: Bulgaristan'ın Sir Norman Foster tarafından tasarlanan ilk sıfır karbon kenti Karadeniz Bahçeleri.
Sahil bölgesi ve Karadere Plajı'nın 219 hektarlık alanını kaplayacak Foster imzalı bu sıfır-karbon kent hakkında, projenin basına duyurulduğu ilk günden bu yana savunulan ‘kendine yeterlik', doğal kaynaklardan yararlanan inşaat ve bio-güç kriterleri, Bulgaristan'ın büyüyen çevrebilimcilerini ikna etmiş değil. Projenin Karadeniz'in kalan son bakir alanlarından olan plajı yok edeceğini söyleyen uzmanlar, aynı zamanda zengin bio-çeşitliliğe de yıkıcı bir etki yapacağını belirtiyorlar.
Bu noktada merak edilen elbette, böylesi çevresel öneme sahip bir bölge hakkında kanunların ne söylediği oluyor. Bölgede halihazırda süren ve engellenemeyen yapılaşma, Bulgaristan hükümetinin kuralları uygulama ve takipteki başarısızlığına bağlanıyor. Bölgenin 350 kilometrelik sahil şeridinde konutlar tarafından ele geçirilmemiş bir kesime rastlamanın güçlüğüne işaret edilirken, yerli halkın çeşitli site ve komplekslerin güvenlik görevlilerine rastlamadan sahile erişmelerinin neredeyse mümkün olmadığına dikkat çekiliyor.
Norman Foster'ın planının, bugüne kadar gelmiş niteliksiz ve kontrolsüz yapılaşmadan çok daha yüksek standartta olacağından kimsenin şüphesi olmazken, yerleşmenin yalnızca büyüklüğünün bile doğal habitata geri dönüşü olmayan zararlar vereceği de konuşulanlar arasında. Dokunulmamış meşe ağaçlarının yerine gelecek çeşitli ve çok sayıdaki yapılar bir yana, binlerce insanın ‘istilası' ve yolların açılması ile milyonlarca göçmen kuşun ‘via pontica' olarak bilinen rotasının yok olması da cabası...
Sonraki Sayfa >> "Burada yapılacak hiçbir yeni sitenin kendine ‘eko' takısını layık görme hakkı yok!"