Olimpiyatlara, şunun şurasında, ne kaldı ki? Pekin Olimpiyatları'nın habercisi meşale yakıldı. Önümüzde de yalnızca bir kaç ay var. Dolayısıyla bu küresel etkinlik için, kentsel tasarım ve spor fasilitelerinin inşasında, Pekin'deki faaliyetlerin fişek hızıyla sürdüğü rahatça tahmin edilebilir. 1976'da gerçekleştirilen Montreal Oyunları'ndan günümüze şehirler, olimpiyat oyunlarını kentsel yenilenme için bir katalizör olarak kullanıyorlar. Pekin'in ise bu pratikte bir istisna olduğu söylemek güç. Bu sürecin en heyecan verici yanlarından birini ise, mimarlığın ve teknolojinin en son ‘sürümlerinin' geçit töreni haline gelen Pekin'de, yapıların da bitmeye an be an yaklaşıyor olması oluşturuyor. Sonuç olarak olimpiyatların, yalnızca Çin Hükümeti, Olimpiyat Komitesi ve diğer iştirakçilerin değil, mimarların da vermesi gerecek bir sınava dönüştüğü bir gerçek.
Bu sınav hakkında, elbette olumsuz görüşler de var. Olimpiyat oyunlarının şehri pazarlamak ve büyük yatırımcıları kent sahasına çekmeye hizmet ettiğini söyleyenlerin yanında, bir Uzakdoğu kentinin Batılı metropollerin dönüşüm süreç ve yöntemlerinden bu denli nasibini almasını yadırgayanlar da var. Gerçekten de Çin'in başkentinde gerçekleşenler, bir yenilenmeden öte, sosyal anlamda bir tür ‘180 derece dönüş' karakteri taşıyor. Olimpiyat oyunları için kent merkezinde yapılanlar, en dar sokaklardan geniş bulvarlara, yeni yapılanma bölgelerinden nerdeyse 600 yıla uzanan bir tarihi olan mahallelere dek uzanıyor. Bu arada da, hem halkın hem de uzmanların tepkisini çeken olaylar elbette yaşanıyor.
Örneğin kentin ‘ana damar'larının bağlandığı Tienanmen Meydanı'nın güneyi, buldozerlerin arasında kaybolmuş durumda. Zaten dar bir alana sıkışmış olan çevre mahalle ise, bir alışveriş ve kültür merkezini içeren ‘kentsel rehabilitasyon' dahilinde yer azlığı sebep gösterilerek boşaltılmış . Orta gelirli ailelerin yaşadığı bölgede, küçük dükkanların yerini çok yakın bir zamanda lüks butikler, sanat galerileri ve prestijli restaurantlar alacak.
Pekin'i geliştirme gayesi içeren projelerin planlama ve inşaatları, gerçekten de muazzam büyüklüklerde gerçekleşiyor. Belli ki Çin, dünyanın geri kalanında ‘modern' bir imaj çizmek istiyor. Neredeyse tamamlanan Herzog & de Meuron'un ‘kuş kafesi' stadyumu, PTW'nin yüzme merkezi ve Paul Andreu'nun operasının yanı sıra, Foster'ın yeni havalimanı terminali birkaç hafta içinde hizmete girmeye hazırlanıyor.