Mimarın Kalemi: Ertuğ Uçar - Ayrılığın Haritası

Berhan Abay / 07 Temmuz 2021
Teğet Mimarlık ortaklarından Ertuğ Uçar, bir değişim ve yolculuk romanı olarak nitelendirdiği Ayrılığın Haritası ile bu ay Mimarın Kalemi'nin konuğu oldu.

Kaleminden çizim değil kelimelerin sayfalara yansıdığı mimarların konuk olduğu Mimarın Kalemi söyleşi serisi; Ertuğ Uçar ile devam ediyor.

Aylardan Temmuz. Kos, Nisyros, Symi, Tilos; adalardan birinden diğerine geçiyoruz. Tüm beyazlar, rüzgâr, mavi, küçük, huzur ve badem kokuları ile... Ertuğ Uçar'ın Ayrılığın Haritası romanıyla Yunan Adaları turuna çıkıyoruz...

"...Hayattaki sayısız tesadüften biri. Önemsiz denebilir. Bir kadın ve bir erkek. İkisi de yalnız, yazı bekleyen bir kıyı kasabasının boş pansiyonunda karşılaşıyorlar. Adam yakındaki adaları gezmiş, yazmayı planladığı ada kitabına çalışıyor. Pansiyonun bahçesinden ufukta dizili adalar görünüyor. Alt balkondaki kız kahvaltıda ismini söylüyor. Ada."

“Ayrılığın Haritası:” Adalar ve haritalar üzerinden bir ilişkiyi ve ayrılığı anlatıyorsunuz. Bu kurgunun ortaya çıkışından bahseder misiniz?

2017 senesinde Türkiye sahillerine yakın Yunan Adaları'nı dolaşmıştık. Bir hafta içinde 5 ada. Adaların her birinin farklı bir havası vardı. Nisiros ise bambaşkaydı. Yaz ortasında orada, uykuda bir volkanın gölgesinde, sert rüzgârlarla geçirdiğimiz tek akşam hep aklımda kaldı. Bir de, bir ayrılık romanı yazma düşüncesini gezdirip duruyordum kafamda. İkisi zaman içinde yavaşça birleşti sanırım. 

Kitabın tümüne yayılan, karakterlerin fiziksel durumları üzerinden ilişkilerine yaptığınız atıflar dikkat çekiyor; Yan yanayız Uraz’la. Birbirimize değmiyoruz.” ya da “Sarı gagalı bir kuş geçiyor aramızdan… Görmüyor Uraz.” Genelde bu anlatım dilini kullanır mısınız?

Buna “sahneler kurmak” diyebiliriz. Uraz çok titizdi demek yerine, mesela yemekten bir sahneyle bunu anlatmak daha iyi geliyor bana. Yapması daha zor, ama okuyanın zihnine çakılıyor o zaman. Sahneyi iyi kurduysanız. Hayatımız gibi. Uraz'la tanıştığımızda mesela, alnında yazmıyor titiz olduğu. Onunla zaman geçirdikçe bunu, kıyafetinden, masasından, hatta anlattıklarını anlatma biçiminden anlıyoruz ve bir hükme varıyoruz. Okur da Uraz'ın titiz olduğunu kitapta okumamalı, okuduklarından bu hükme varmalı.

Odaklanıp tek bir konuyu, kavramı düşündüğünüzde, sadece bu kavram üzerine yazılar, romanlar, şiirler okuyup, filmler seyrettiğinizde, günlük hayatın içinde bu kavramın cisimleştiği sahneler düşüyor önünüze. Ya da siz öyle yorumluyorsunuz. Artık dünyaya başka bir gözle bakar oluyorsunuz. Ben de bu kitabı yazarken, hep birlikte dolaşan ama aslında birbirlerinden uzak çiftleri, kalabalıktaki yalnızlığı, bir odada, bir adada, bir masada yalnız kalmayı düşündükçe, gördüklerimi böyle yorumlar oldum. Etrafımda böyle ilişkiler, böyle yalnızlıklar olduğunu fark ettim. İşte o zaman sahneler canlanıyor. Bir yatakta iki uzak ada oluveriyor sevgililer. 

Nisyros Nikia Köyü, ufukta görünen Tilos Adası, © Ertuğ Uçar

“Küçük adalar güzeldir. Bir kayık gibi. İnsan bir adada olduğunu o zaman hisseder. Suyla çevrili olduğunu." diye tarif ediyor Uraz bir bölümde adayı. Sizin adanız nasıl olmalı?

Ben bütün adaları severim. Bir yer gerçekten adaysa, kendisini dünyadan ayıran farklılıkları, detayları üretir. Buna göre; Büyükada, Bozcaada birer ada olduğu gibi pekala Britanya da bir adadır. Kendine has unsurlarını sivriltmiştir. Sadece endemik canlılardan bahsetmiyorum. Kültür de buna dahil.

Ama Uraz’ın Ada’ya yaptığına benzer havalı bir tarif isterseniz şöyle diyeyim:

Bir ada, yüksek bir yerine çıkıp bu adanın dört tarafının sularla çevrili olduğunu görecek kadar küçük, sahilden daldığınız bir vadide kaybolup buranın bir ada olduğunu unutacağınız kadar büyük olmalı.

Niysros Emporios Köyü, © Ertuğ Uçar

Mitolojik hikâyeler de kitapla bütünleşiyor, Yunan Adaları olunca.

Ben mitolojiye oldukça uzak biriyim aslında. Ada da öyle, uzak. Hikâyeleri didaktik, aşırı sembolik buluyor. Ancak sonra Uraz’ın yazdıklarını okuyunca fikirleri değişiyor; sıcak su kaynaklarına yakın bir yerde denize girerken Nisiros mitolojisinden Polyvotis aklına geliyor ve mitolojinin aslında dünyayı anlamak anlatmak için kullanışlı bir araç olabileceğini düşünüyor. Değişiyor.

Nisyros ana krater, © Ertuğ Uçar

Kitaptaki iki ilişkide de, kimse karşısındakinin ne dediğine, ne istediğine kulak vermiyor. Belki, biraz durup dinleseler bir şeyler yoluna girecek gibi. Yorumunuz ne olur?

Hikâyedeki erkekler biraz öyle. Ama Ada daha duyarlı, etrafına hayata, kendine karşı. O, yaşadığı anı düşünüyor, geçmişi evirip çeviriyor kafasında, neredeyse bir ototerapi seansı yaşıyor adadaki fırtınalı gecede yalnızken, pansiyon odasında. Yaşadıklarını anlamlandırmaya, onlardan ders çıkarmaya çalışıyor. Uraz veya Ali ilk görüşte enerjik, üretken, sosyal görünüyorlar. Ama değişime kapalı karakterler bunlar. Etrafını dinleyen, hayata, değişime açık olansa Ada. Ve değişiyor. Kitapta izlediğimiz de aslında bu değişim.

Patmos, © Ertuğ Uçar

Biraz aşırıya kaçan düzenliliği yüzünden eğreti oturulan, insanların bir hata yapmaktan ve bu kusursuz dünyayı bozmaktan korktukları misafir odaları gibiydi Uraz’ın yazı odası.” Ada’nın ilişki içindeki durumunu en iyi anlatan ifade bence bu. Ada ve Uraz’ın ilişkileri üzerinden siz bir değerlendirme yapar mısınız?

Ben bir ilişki romanı yazmak istiyordum. Ama içinde aldatmalar, kıskançlıklar, tacizler, ilişkiyi karıştıran üçüncü, dördüncü karakterler olmasın istiyordum. Sıradan bir ilişki olsun. Herkesin yaşayabileceği, herkesin çevresinde şahit olabileceği bir ilişki. Başlasın, bitsin. Ada ile Uraz’ın ilişkisiyse aslında tek taraflı bir ilişki. Ada’nın kendi içinde başlayıp bitirdiği ve sonunda kendine dair bazı eşikleri aşarak özgürleştiği, Ada’ya ait bir yolculuk. Bu yüzden de Ada’yı izliyoruz. Uraz, sadece onun gözünde, o anlattığı kadar var. Kimbilir belki de öyle biri yok.

“Bir tahta masanın iki tarafında oturuyoruz. Zihinlerimiz başka sularda seyreden iki gemi. Ege’de iki ada. Araları yirmi mil, iki saat.”


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :