The Met'te Sergilenen McQueen Sanatı: Yüzyılın En Görkemli Moda Geçidi

E. Seda KAYIM / 17 Mayıs 2011


Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden ikonik İngiliz moda tasarımcısı Alexander McQueen, Metropolitan Museum of Art'ta (The Met) gerçekleştirilen "Savage Beauty" (Vahşi Güzellik) başlıklı retrospektif sergi ile anılıyor. Tasarımcının 1995 yılındaki ilk şovunu da ölümünün ardından görücüye çıkan 2010 kış koleksiyonunu da kapsayan serginin yorumcuları ise hemfikir: Bu bir moda gösterisi değil, sanat geçidi…



Costume Institute tarafından organize edilen ve Met'in ev sahipliğini yaptığı sergi, McQueen'in yirmi yılı aşkın süreye yayılan kariyerini –artık dillere pelesenk olan "modacı" kavramından çok- bir tasarımcı perspektifi ile ele alıyor. Central St. Martins College of Art'taki lisansüstü mezuniyet koleksiyonundan Givenchy'nin kreatif direktörlüğünü yaptığı yıllardaki tasarımlarına ve kendi ismi altındaki marka için ortaya koyduğu radikal işlere uzanan bir aralıkta "McQueen histografyasını" ele alan sergi, tasarımcının işlerini kronolojik bir diziye sokmuyor "The Romantic Mind" (Romantik Akıl), "Romantic Gothic" ve "Cabinet of Curiosities" (Meraklar Kabaresi) gibi farklı küratoryal konseptler altında buluşturuyor.



"Savage Beauty" sergisi, farklı tasarımcıların McQueen koleksiyonları için hazırladığı işleri de kapsıyor. Shaun Leane, Sarah Harmarnee, Erik Halley, Philip Treacy ve Dai Rees gibi isimlerin plastik, ahşap, bakır ve hatta lastikten üretimleri, özel bir alanda sergileniyor. Bu alan aynı zamanda tasarımcının farklı medyalar üzerinden ortaya koyduğu üretimlere de bakış atma şansı tanıyor. McQueen'in 2006 Sonbahar Koleksiyonu "Widows of Culloden" için gerçekleştirdiği şovun finalinde yer verdiği ve Kate Moss'u tüller içerisinde "yüzerken" betimleyen üç boyutlu holografik görüntü, bu bölümde özel camlı kabininde gösteriliyor.



Gary James McQueen'in "Dante", "Highland Rape", "Jungle", "The Birds" ve "Plato's Atlantis" gibi temaları üzerinden yarattığı "zorlayıcı, rahatsız edici ve dahice" işlerini kurgulayan serginin katalogu da, en az sergi kadar etkileyici gözüküyor. Üstelik kitap, ilgiliyi ilk anda çarpıyor ve sarsıyor: Kapakta ilk bakışta McQueen'in yüzü ile karşılaşan ilgili, çalışmayı eline aldığı anda ansızın soyutlanmış bir kafatası imgesi ile irkiliyor. Katalogun hologramlı kapağı bir yandan tasarımcının vazgeçilmezi "kafatası figürü"ne, diğer yandan da zamansız ölümüne atıfta bulunuyor.



240 sayfalık sergi katalogu, The Independent'ın moda yazarı Susannah Frankel'ın girişi ile açılıyor ve moda evinin yeni veliahtı, McQueen'in sağ kolu Sarah Burton ile yapılmış bir söyleşiyi barındırıyor. Sølve Sundsbø tarafından çekilen fotoğraflar ise, ölüm ile yaşam arasındaki geçişi ya da var olmanın sorgulanışını içselleştiren bir tavır ortaya koyuyor. Giysiler, gerçek mankenler üzerinde fotoğraflanıyor, ardından vitrin mankenleri üzerindeymişçesine müdahale görüyorlar. Böylece editoryal çekimin dinamizmi ile müze katalogu ciddiyeti bir araya getiriliyor. Bu karelere McQueen'in sözleri de eşlik ediyor: "Kendimi, bıçaklı bir estetik cerrah olarak görüyorum."


Sølve Sundsbø objektifinden McQueen kareleri için lütfen ilerleyiniz.   >>>>>>>>


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :