Europa Nostra Sadece Ödül Vermez!

Filiz YAVUZ / 02 Temmuz 2010
Türkiye’de daha çok koruma alanında verdiği ödüllerle tanınsa da bu yıl içinde mimarlık camiasına adından sık sık söz ettiren Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu (Europa Nostra), “2010 Avrupa Kültürel Miras Zirvesi”ni geçtiğimiz ay İstanbul’da gerçekleştirdi. Zirvenin getirdiği heyecanın, zirveye ev sahipliği yapan Dr. Orhan Silier öncülüğündeki bir grup kültür mirası gönüllüsü tarafından bu etkinliğin çalışmalarına paralel olarak yürütülen Europa Nostra Türkiye Derneği’nin kuruluş çalışmalarını da hızlandırdığını söylemeden geçmeyelim.

Türkiye'de daha çok koruma alanında verdiği ödüllerle tanınsa da bu yıl içinde mimarlık camiasına adından sık sık söz ettiren Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu (Europa Nostra), geçtiğimiz ay İstanbul'a konuk oldu. Dr. Orhan Silier öncülüğünde bir grup kültür mirası gönüllüsünün çabalarıyla ve İstanbul Avrupa Kültür Başkentliği (AKB) 2010 Ajansı'nın desteğiyle İstanbul'da çeşitli mekanlarda gerçekleştirilen "2010 Avrupa Kültürel Miras Zirvesi", aynı zamanda da Europa Nostra Türkiye Derneği'nin kuruluş çalışmalarını da hızlandırdı.

Zirvenin hemen ardından Europa Nostra Yönetim Kurulu Üyesi ve EN İstanbul 2010 Çalışmaları (Gönüllü) Koordinatörü Orhan Silier'e Europa Nostra'yı, Avrupa Kültürel Miras Zirvesi'ni, Europa Nostra-Türkiye ilişkilerinin nasıl geliştiğini ve ne durumda olduğunu sorduk.

Özellikle bu yıl Europa Nostra ismini sık sık duyduk. Kısaca sizden Europa Nostra'nın kuruluş hikâyesini dinleyebilir miyiz?

Europa Nostra, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa konseyi içindeki kimi görüşmelerden etkilenerek, İtalya Nostra, Belçika Nostra gibi ülke koruma örgütlerinin Avrupa çapındaki iletişim ihtiyacını karşılamak amacıyla 1963'te kurulmuş. Aslında işin bu aşamasında Europa Nostra sosyal bilişimi hayli dar bir kuruluş olarak karşımıza çıkıyor, çünkü Europa Nostra'nın kurucularının neredeyse bütününe yakını Avrupa'nın önde gelen şatolarının, saraylarının, büyük mülklerinin sahipleri olan soylu kişiler. Benzer amaçları güden Şatolar ve Kaleler Birliği adlı kuruluşla Europa Nostra kendi çatısı altında birleştiğinde ise bu durum daha da belirginleşti. Hatta Europa Nostra'yı kurulduktan hemen sonra Avrupa Parlamentosu'nun eski başkanlarından biri, ardından 17 yıl boyunca Danimarka Kralının eşi ve iki yıl boyunca da İspanya kralının kız kardeşi yönetti.

Ama Europa Nostra Avrupa'ya adım adım yayıldıkça bu özelliğin getirdiği bazı alışkanlıklar Europa Nostra içinde tartışılmaya başlandı. Bu tartışma geçen sene Sicilya'da yapılan toplantı ile noktalandı. Bu toplantıda oy çokluğuyla Europa Nostra'nın yeni programı ve tüzüğü kabul edildi ve Europa Nostra sosyal tabanını genişletmeye, Avrupa'nın doğusuna ve güneyine daha çok ağırlık vermeye ve gençlerle ve çocuklarla olan ilişkilerini sıkılaştırmaya karar verdi. Dolayısıyla Europa Nostra sadece mimarlık mirasını değil, aynı zamanda da maddi olmayan mirası sahiplenme sürecine girmiş oldu.

Sekretaryası eskiden İsviçre'de çalışırken son 13 yıldır Lahey'de bulunan Europa Nostra bünyesinde bu soylu mülk sahiplerinin kişisel üyeliklerinin yanı sıra dernek, vakıf, müze ve enstitü olmak üzere 450 civarında sivil toplum kuruluşunu (STK) barındırıyor.

Europa Nostra nasıl faaliyetler yürütüyor?

Europa Nostra, Avrupa çapında ve tek tek ülkeler çapında kültürel mirasın korunması için lobicilik görevini üstleniyor. Kültürel mirasın tehlikede olduğu yerlerde kampanya yürütüyor. En iyi kültürel miras örneklerini onurlandırıyor ve bu örneklerin kaliteyi yükseltici etkisini örgütleme görevini üzerine alıyor. Ve son olarak da Europa Nostra'nın, farkındalık yaratma ve eğitim sağlama amacı olduğunu eklemeliyim.

Peki Europa Nostra, Türkiye'de ne ölçüde biliniyor?

Aslında Europa Nostra Türkiye'de daha çok mimarlar arasında ödülleriyle bilinen bir kuruluş, çünkü 1978'den 2010 yılına kadar Türkiye'den değişik kuruluşlara ve mimarlara on ödül verildi. Yani mimarlarımızın ve restoratörlerimizin en azından bir bölümünün Europa Nostra ödülünü bildiğini söyleyebiliriz. Bu noktada sorun şu ki; Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülleri adındaki bu ödüller Europa Nostra'nın yaptığı tek iş değil. Ayrıca Avrupa Birliği (AB) ile birlikte bu ödülleri vermeye başladığı 2002 yılından da önce Europa Nostra'nın kendi ödül programı vardı; 1978 yılından beri kendi ödüllerini dağıtıyordu. Hatta diyebilirim ki, Türkiye'den alınan ödüllerin Malta Köşkü'ne, Koç Nakkaştepe tesislerini, Sadberkhanım Müzesi'ni ve Yeşil Ev'i içine alan bir kısmı, daha ödüllerin ismi AB ödüllerine dönüşmeden önce Türkiye'ye verilmişti.


Dr. Orhan Silier ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :