Amacının "şehir insanında doğa ile kaybedilmiş olan bağın tekrar kurulup bununla ilgili farkındalık oluşturulmasını sağlamak" olduğunu belirten Plantbox kurucusu Burcu Yücetaş Ural bu ay İş Dışı'nın konuğu...
Öncelikle sizi tanıyalım.
2000 yılında MSGSÜ Mimarlık Bölümü Mimarlık Fakültesi’nde başladığım mimarlık eğitimine, 2007’den itibaren İstanbul Teknik Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı’nda devam ettim. Sonrasında 2009 yılında Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programı’nı tamamladım. Çeşitli mimarlık ofislerinde yarı zamanlı ve tam zamanlı olarak çalışmamın ardından, 2011 yılından beri kurucu ortağı olduğum “nord mimarlık - tasarım” bünyesinde mimarlık ve tasarım faaliyetlerimi sürdürüyorum.
Sizi Plantbox’a götüren süreci anlatır mısınız, neden bitkileri seçtiniz? Mekân tasarımından sonra Plantbox’ı hayata geçirmekteki amacınız neydi?
2011 yılında mimarlık ofisimiz ilk kurulduğunda mimari ve iç mekân projelerinin yanısıra ürün tasarımları da yapıyorduk. Hatta Cihangir’deki ofisimiz aynı zamanda showroom şeklinde parekende satış yapabilme imkânı da sunan 2 katlı bir ofisti ve bu hâli yaratım süreçlerinde bize iyi geliyordu. Sonrasında proje ölçeklerinin evrilmesi ve Moda’ya taşınma kararıyla birlikte Nord’un ürün tasarımı ayağı arka planda kaldı. O günden bu güne geçen sürede asıl çalışmak istediğim ölçeğin hep ürün tasarımı ölçeği olduğunun bilincinde olarak proje tasarımlarına devam ettim. Daha sonra ise bu isteğimi bitkiler dünyasına olan ilgimle harmanlayıp bir marka yaratmaya karar verdim. İnsanların doğa ile kaybettikleri bağı tekrar kurmalarına vesile olmayı, bitkileri insanların hayatlarına dahil etmeyi ve bitkiler için özenle tasarlanmış ürünler sunmayı hedeflerken; tasarlanan ürünlerle bitkileri insanların hayatının bir parçası haline getirmeyi, insanları bitkilerle yaşam konusunda bilgilendirip onlara bitki sahibi olmanın ve bakımını üstlenmenin deneyimini edindirmeyi amaçladım.
Plantbox neler yapar?
Plantbox, sahip olduğu mimari bakış açısı ile mekânsal ihtiyaçları bitkiler dünyası filtresinden geçirerek, bu fikri yansıtan tasarımları kullanıcıya ulaştırmayı amaçlar. Bunu yaparken araç olarak markanın ismini de oluşturan kutu olgusunu metafor olarak kullanır. Kutuların içine doğal hayattan, bitkiler dünyasından bir parçayı sığdırarak, bunu yaşama ve çalışma mekânlarına taşımanın hayat kalitesini artıracağını düşünür. Amaç, şehir insanında doğa ile kaybedilmiş olan bağın tekrar kurulup bununla ilgili farkındalık oluşturulmasını sağlamaktır.
Bitkilerin mekân tasarımında yeri nedir? Sizce mekâna neler katarlar?
Mekânlarda bitki kullanımı özellikle günümüzde doğayla bağını yitirmiş olan şehir insanı için hayati bir önem taşımaktadır. Güzel görünmeleri, dekoratif olmalarının yanısıra bitkiler terapötik canlılardır; onlarla uğraşmanın, emek harcamanın, vakit geçirmenin insana kendi gerçekliğini hatırlatan bir yönü vardır. Bu doğrultuda özellikle çalışma mekânlarında bitkilerin kullanımı mekâna; zenginlik, canlılık ve pozitif enerji verirken, insanların daha verimli çalışmasını sağlar ve aynı zamanda hayat kalitesini de artırıcı etkileri vardır.
Kullandığınız bitkiliklerin tasarımlarında neleri ön planda tutuyorsunuz?
Doğanın kendisini, bütününü bir tasarım harikası olarak ele alırsak, bu noktada Plantbox olarak yapmak istediğimiz doğanın bu eşsiz tasarımlarına eşlik edecek, tamamen bitkiyi ön planda tutan, minimalist ürünler tasarlamak olacaktır. Bunu yaparken şüphesiz mimari deneyim aktarımı da söz konusu olmaktadır; bu doğrultusa ürünlerimiz mimari birikime referans veren, malzeme seçiminin önemsendiği, yalın ürünlerdir.
Bireysel düzenlediğiniz atölyelerin içerikleri nelerdir?
Kokedama yapımı, sukulent dikimi, saksı boyama ve bitki dikimi, teraryum yapımı gibi atölye çalışmalarımız oluyor. Bu atölyelerde önce konuyla ilgili teorik bilgi aktarımı yapılırken, sonrasında uygulamaya geçiliyor ki bu da işin en keyifli tarafını oluşturuyor. Toprakla uğraşmak ve bitkiler dünyasıyla ilişki kurmak insanın günlük şehir hayatının kaosundan sıyrılmasına vesile oluyor, bir nevi terapi diyebiliriz.
Atölye çalışmaları bizim için çok kıymetli, çünkü bir arada olmanın yarattığı sinerjiyle üretmek inanılmaz ilham verici oluyor. Bireysel atölyelere yer verdiğimiz gibi gruplara ve kurumsal firmalara da atölye hizmeti veriyoruz; ayrıca çocuklarla da çalışıyoruz. Özellikle tatillerde gerçekleştirdiğimiz çocuk atölyeleri hem çok talep görüyor, hem de çok eğlenceli geçiyor.
Kurumsal atölye hizmetlerinizden de bahsedelim. İçeriklerinizi firmalardan gelen taleplere göre nasıl şekillendiriyorsunuz?
Plantbox olarak atölye ve hediye önerileri gibi kurumsal çalışmalarımız da olmaktadır. Özellikle atölye çalışmalarında ekip olarak bir üretim gerçekleştiriyor olmak herkese çok iyi geliyor ve çok motive edici oluyor. Bu çalışmalardaki içerikler genellikle firmaların ihtiyaçları ve bizim tasarım anlayışımız entegre edilerek ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz yılbaşı için zemin döşeme firması olan Interface ile birlikte yaptığımız kurumsal hediye çalışması bu anlamda iyi bir örnek teşkil edebilir. Yılbaşı konseptli tasarlamış olduğumuz bitki standı tasarımımızı, firmanın çevreci yaklaşımı ve insan odaklı tasarım anlayışıyla birleştirip firmaya özel bir yılbaşı ağacı geliştirdik. Projelerde kullanılmış olan malzemelerden kaçınılmaz olarak ortaya çıkan atık halıları yeniden işlevlendirerek bir yılbaşı ağacına, aynı zamanda hava bitkileri için bir standa dönüştürdük. Böylece hem hava bitkileri için bir sergileme önerisi geliştirmiş, hem de işlevini yitirmiş, atık malzemeleri yeniden bir işleve büründürmüş olduk.
Şimdiye kadar bahsettiğiniz ürünler doğrultusunda; bitki, bitkilikler, kitler, satışınız var mı? Satışlarınızı nereden yapıyorsunuz?
Çeşitli bitki satışlarıyla birlikte, bitkilerle ilgili kendi tasarladığımız ürünlerin satışlarını da yapıyoruz. Bunlar genel olarak hava bitkisi, kokedama gibi bitkilerin alternatifli standları, deneyim tasarımı olarak ele aldığımız kokedama yapımı, tohumdan çimlendirme vb. çeşitli ‘Kendin Yap’ kitleri ve aksesuarlar şeklinde düşünülebilir. Bunun dışında aylık/3 aylık/6 aylık gibi seçenekleri olan hava bitkisi, kokedama ve sukulent aboneliği gibi bitki abonelikleri de mevcut.
Web sitemiz üzerinden satış yapabildiğimiz gibi, atölyemizden de satış imkanı sunuyoruz. Kurumsal işler ve özel işlerle ilgili olarak da mail üzerinden iletişim kurmayı tercih ediyoruz.
Baharın gelmesiyle birlikte önereceğiniz ilk bitki ne olur? Bu bitki hangi kabı sever, bakımı nasıl olmalıdır, kısaca bahseder misiniz?
Tek bir bitki önerisi tabi ki bizim için pek mümkün olmayacaktır; baharın gelmesiyle birlikte tüm bitkiler epeyce uzun süren bir kış uykusundan uyanırlar ve canlanırlar. Doğanın bu canlanma hali hangi bitki söz konusu olursa olsun insana yaşama sevincini ve içinde bulunduğu durum ne olursa olsun kaldığı yerden devam etmeyi hatırlatır.
Bitkilerin insana iyi gelen yanları size göre nedir?
Bitkiler çeşitli renkleri ve formlarıyla birlikte insana bir göz ziyafeti yaşatırken, insanı rahatlatır. Sizin onlara gösterdiğiniz ilgi ve emek doğrultusunda da tepki göstererek sizinle iletişime geçerler; bu da insanda bir mutluluk hissi uyandırır. Doğayla olan bağ kurma özlemimiz bitkilerle vakit geçirdikçe giderilirken, farkındalığımız artar ve yeniden kurulan bu bağ insana hayatta yavaşlama şansı verir.
Şehirlerde doğadan uzak, toprağa dokunmadan yaşıyoruz. Amaçlarınız arasında da doğa ile kaybedilen bağımızdan bahsettiniz. Sizce bu ayrılık neleri alıyor bizden?
Şehirlerde doğadan uzak belirli bir rutini sürekli tekrar eder şekilde yaşıyoruz; sürekli bir yerlere yetişmemiz, sürekli acele etmemiz gerekiyor. Bu da insanda ciddi bir stres unsuru yaratıyor; kendimizi dinlemeye, içimize dönmeye vakit ayıramıyoruz. Doğadan uzaklaştıkça mekanikleşiyoruz, bu da insan ilişklerimizin de zayıflamasına sebep oluyor.
Son olarak Moda’da yer alma tercihinizi merak ediyorum. Moda’da olmayı ve size kattıklarını anlatır mısınız?
Moda, İstanbul gibi büyük ve yaşanması zor bir metropolde şehrin kaosundan uzak, mahalle hayatının devam ettirebildiği, hem merkezi hem de izole bir semt. Şehir hayatından kaçıp yavaşlamak istediğiniz noktada size dingin bir ortam sunarken; hayata karışmak istediğiniz noktada size hareket ve dinamizm imkânı sunuyor. Bu noktada barındırdığı tezatlar silsilesi de yaptığımız işe ilham oluyor.