Bir seçim yapmanızı istesem… Hangisini yaparken daha çok keyif alıyorsunuz, bir yapıyı restore etmek mi, sıfırdan yeni bir tasarım yapmak mı?
Aslında ikisi arasında seçim yapmam mümkün değil. İkisinin de eğitimini aldım. Her ikisiyle ilgili de birikimim var. Restorasyon konusunda önemli işler yaptık. Mesela Urfa Koruma Planı'nı yaptık. İzmir Agora'nın belgeleme projelerini hazırladık. Restorasyon projelerimiz içinde en bilineni Van'daki Akdamar Kilisesi'dir. Ermenilerin dünyadaki en önemli yapılarından birisidir. Kültür Bakanlığı işi verendi ve o projenin tamamını biz yaptık. Belgeleme, restitüsyon, restorasyon ve mesleki kontrolluğu bir süre. Çok keyif aldık tabii, çok önemli bir yapıydı. Dışarıda bazı gruplar, çok büyük paralar ayırarak kiliseyi restore etmek istiyorlardı. Fakat her şey Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edildi ve biz de projeyi gerçekleştirdik. Projeyi bir senede bitirdik. Ardından kurul onayları, idari prosedürler içinde bir sürü şeyle uğraştım. sonunda bir inşaat grubu yapım işini yüklendi. Uygulama sürecinde projeyi değiştirmeye kalktıklarını gördük. O noktada da ben kontrolörlükten istifa ettim. Her yapım süreci sonunda, mimarla müteahhit bir şekilde anlaşamıyorlar. Mimar düşüncelerini uygulatmaya, öbürü daha kolaya kaçıyor.Daha sonra bakanlık, Ermeni bir mimarı devreye soktu. O da kontrolluk sürecinde kendine göre katkı koymaya çalıştı. Medyada projeyi hazırlayan bizim grubumuz fazla yer almadı. Sanıyorum Ermeni mimarın yapım aşamasında kontrol olarak görev almasını medya daha çok haber niteliğinde gördü.
Ermenilerle ilişkilerin gelişmesi bakımından da çok olumlu bir adımdı diye değerlendiriyorum. Bu anlamda siz de tarihsel bir sorumluluk üstlenmiş oldunuz bence.
Avrupa Birliği, Türkler azınlıkların yapılarına sahip çıkmıyor gibi şeyler söylüyordu. Başbakanın Avrupa seyahatine projeyi yetiştirmeye çalıştık. Görüşmeler süreci içinde Akdamar Kilisesi'nin onarılması konusu da yer alıyordu. Aslında üzüldüğüm bir nokta var. Ermeni grupların herhangi birinden sözlü ya da yazılı bir teşekkür almadım. Ayrıca projeyi anlatmam için bir davet de bekledim. İkisi de olmadı.
Gerçekten azınlık yapılarını korumak konusunda ne kadar duyarlı davranıyoruz?
Türkiye'de korunacak o kadar çok yapı var ki. Lütfen dışarıdan bakanlar bunu dikkate alsınlar. Biz karnını doyurmaya çalışan insanlarla dolu bir ülkeyiz. Bizim sosyal problemlerimiz var. Bizim önceliğimiz, bu sınırlar içinde yaşayan insanların sosyal olarak daha iyi bir seviyeye ulaşması. Yoksa tarihe sahip çıkmadığımızı kimse söyleyemez, çünkü yapılanlar ortada. Bizim yaptığımız tasarımlara uygulamalara bakın, tarihe ne kadar saygı duyuyoruz. Aynı zamanda Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği'nin kurucu üyesi ve şimdiki başkanıyım. Bu dernekle koruma bilinci oluşturmaya çalışıyoruz. Bu yapıların hepsi kültürümüzün bir parçasıdır. O yüzden çok önemsiyoruz.