MesutT: Okuldan sonra İsviçre'ye gitmeyi tercih ettiniz. Bu tercihte belirleyici olan ne oldu?
MehmetK: Eskiden de bir bağlantım vardı İsviçre ile. Bunun bir etkisi olmuş olabilir. Ama ben de her mimarlık öğrencisi gibi hem kendimi geliştirmek, hem de merak nedeniyle gittim. Aslında iyi de oldu. Sonra Amerika'ya gittim ve proje üzerinde daha çok çalışmayı öğrendim. İş için ayrılacak zaman, emek standartları daha farklı. Temelde çok şey değiştiğini düşünmüyorum, ama bu açıdan bir faydalanma olduğunu söyleyebilirim. Okullarda daha çok çalışılıyordu, dolayısıyla ben de daha çok çalışmak zorundaydım. Bu iyi ama çünkü kendi limitlerinizi ve bu limitlerden neler çıkarabileceğinizi görüyorsunuz.
MesutT: Oralarda Calatrava, Gehry gibi isimlerle çalıştınız. Bu nasıl yönlendirdi sizi?
MehmetK: Calatrava ile stajyer olarak çalıştım. Kısa süreli bir çalışma oldu, eğlenceliydi. Üç beş detay üzerinde uğraşmıştım. Gehry'nin kendisi ile çok fazla birebir çalışma olanağım olmadı. Orada bir projenin önemli bir kısmını oldukça büyük bir maketle gerçekleştirdik. Orada geçirdiğim dönemde, maket üzerinden çalışmanın iyi bir yöntem olabileceğini düşünmüştüm. O, Gehry'nin bugün vardığı noktanın ilk yansımalarının göründüğü dönemdi ve bunu da biraz maket üzerinden geliştirdiğini düşünüyorum. Maket, onun için iyi bir yöntemdi.
MesutT: Döndüğünüz zaman neden İstanbul değil de Ankara'da çalışmayı tercih ettiniz?
MehmetK: Amerika'da bir okulda hocalık yapmaya başlamıştım. Bir grup öğrenci ile ODTÜ'ye geldim, çünkü onlar ODTÜ'nün çok iyi bir okul olduğunu ve burada bir dönem çalışılabileceğini düşündüler. Aslında planım geri dönmekti, ama öğrencileri gönderdim ve ben ODTÜ'de kaldım. ODTÜ'den bazı hocalar kalmamı istedi ve bu fikir bana da ilginç geldi. Bir süre Türkiye'de deneyebileceğimi, hatta belki bağımsız çalışabileceğimi düşünmüştüm.
MesutT: Nasıl bir ortam buldunuz? Hayal kırıklığı yaşadınız mı?
MehmetK: Çalışma hayatının daha vahşi olduğunu düşünüyordum. Kurallar esniyor, belirli ortamlara göre değişiyor, yeniden yazılıyor. Bunun, bir yandan iyi bir şey ama bir yandan da kötü bir şey olduğunu düşünmüştüm. Ancak bir beklentim vardı ve sonra da hayal kırıklığına uğradım gibi bir şey söyleyemem. Bir başka düşüncem de uğraşıp didinerek kendi işimi yapabileceğim, bağımsız çalışabileceğim yönündeydi. Endişeli olduğumu söyleyemem. Zaten yurtdışında öyle çok uzun süreli çalışmış, oranın koşullarını benimsemiş biri değildim. Dönünce sudan çıkmış balığa dönmüş olacak kadar uzaklaşmamıştım.
MesutT: İki ortağın yolları nasıl kesişti?
MehmetK: Aslında büroyu Kerem ile birlikte kurmuştuk. Ertuğ da bizimle birlikte çalışmaya başladı. Sonra İstanbul'a taşınmaya karar verdik ve Ertuğ da taşındı.