İstanbul'da, sahaf çarşıları dışında, ferdi olarak bu işe gönül ve emek vermiş İbrahim Yılmaz tarafından çeyrek asır önce kurulan Simurg Kitabevi, Hasnun Galip Sokağı'nda dostlarını ağırlamaya devam ediyor. "Dostlar" ifadesini kullanmamızın nedeni, İstiklal Caddesi'nin gürültüsünden patırtısından muaf, sessiz sedasız müşterilerini bekleyen kitabevinin, aynı zamanda çayların içilip bisküvilerin yenildiği bir sohbet kapısı olması…
Simurg'un kadim bir müşterisiyken, kitabevinin yeni direği haline gelen "dede" lakaplı Mehmet Gözüpek, Laika ile sürdürdüğü yayıncılık hayatı ile, "değişik arkadaşlarla iyi sohbetler etme" fırsatı sunan kitabevi alemi arasında iyi bir denge yakalaşmış durumda.
Kurucu İbrahim Yılmaz'ın, sahaf konseptini, Tarlabaşı Kalyoncu Kulluğu Caddesi'ndeki yeni mekanına taşıması ile birlikte Hasnun Galip'teki kitabevinin çekip çevrilmesi kardeş Coşkun Yılmaz ile Mehmet Gözüpek'e kalıyor.
Sahaf niyetiyle buraya gelenleri yeni mekana yönlendirdiklerini belirten Mehmet Bey, Türkiye'deki kitapçılık sektöründe iyi bir isme sahip olan Simurg'un, sahafiye konusunda ciddi bir birikime sahip İbrahim Yılmaz'ın eseri olduğunu her fırsatta yineliyor.
Kitaplarla empati kurmak ailevi bir yeti olacak ki, Coşkun Bey için de benzer methiyeleri dinliyoruz Gözüpek'ten:
"Bir yandan yayıncılık ile uğraştığımdan, kitabevine yetişemediğimi hissettiğim zamanlar oluyor. Zaten burayı yürüten Coşkun. Muazzam bir hafızası var. Geçen gün dükkana bir hanım geldi. Coşkun ısrarla, "O kitabı alacaksın' diyor. Müşterinin yanıtı ise, ‘Ama o kitap bende var' oluyor. Halbuki, başka bir kitap almış ama o an için karıştırıyor. Sonunda Coşkun'un hatırlatması ile gerçekten kitabın kendisinde olmadığının farkına varıyor ve kendisine önerilen kitabı -tabi gerçekten ilgisini de çektiği için- alıyor. Benim böyle bir yetim yok. Coşkun tam anlamıyla buranın belleğini oluşturuyor."
Mehmet Bey'in hafıza yetisini bir seferde test edemeyiz tabi ama, sohbet anlamında gayet ehil olduğunu bizzat görüyoruz. Akabinde, bize buradan bazen gece yarısına kadar çıkamadığını, çünkü yemek sonrası sohbet için uğrayan dostlarının bol olduğunu söylüyor. Gerçi ziyaretçiler gece ile sınırlı değil, günün her saati çay-bisküvi muhabbetinin yapıldığı bir kitabevi Simurg. "Karşımızda gerçek okurlar oluyor. Burada entelektüel insanlarla daha rahat iletişim kurma şansına sahibiz" diyen Mehmet Gözüpek sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Simurg, kimileri için vazgeçilmez. Kimliği olan garip bir kitabevi burası…"
Sohbetimiz sırasında kitabevinin trafiği bir yandan devam ediyor. Simurg'un sürekli müşterisi olduğunu öğrendiğimiz beyden, kitabevi ile ilgili duygu ve düşüncelerini bizimle paylaşmasını istiyoruz:
"Uzun yıllar yurt dışındaydım. Simurg'u, 10 sene önce İstanbul'a geri döndüğümde tesadüfen keşfetmiştim. O günden beri de, kitap aradığım zaman ilk önce buraya gelirim. Evim yakın olduğundan sık sık uğrama fırsatı buluyorum. Simurg çok sevilen bir kitapçı. Bir ara kapanacak diye çok üzülmüştüm. Mehmet Bey dükkanı devralınca çok sevindim. Burayı eski havası ile iyi bir şekilde yönettiğini düşünüyorum."
Yabancılık hissetmediğiniz, içeri girer girmez sohbete dahil olabildiğiniz dostane bir kitapçı dükkanı Simurg. Bu sıcaklıktan istifade eden sadece iki ayaklılar da değil üstelik…