Dünya kentlerinde aydınlatma master planı nasıl ele alınıyor?

07 Aralık 2012

Filmin başında astronomların artık aydınlık bölgelerde çalışma yapamaz ve uzayı inceleyemez hale geldikleri için kalan çok az miktardaki karanlık bölgelere kaymaya başladıklarını görüyoruz. Filmde, bunu anlatan uzaydan dünyanın görünen ışık haritası görselleri yansıtılıyor. Orada görüyoruz ki ABD'de neredeyse karanlık bölgeler tümüyle insansız bölgelerken bugün Türkiye'nin de büyük şehirlerinden oldukça yoğun bir ışık saçılıyor. Bu, bizim de karşı karşıya olduğumuz bir sorun, bu harita bunu belgeliyor.

İkinci konu da aslında Cheney'nin geldiği Maine'de artık bilinçlenen halk daha fazla aydınlık istemiyor, karanlığa sahip çıkmaya karar veriyor. Şehir meclisi, belediyede çalışan mimar bir bayan halkın isteklerini rasyonalize ederek doğru ve tasarlanmış aydınlatma için gereklilikleri ortaya koyan bir yönetmelik hazırlıyor. Bu noktada iyi olan şey halkın bunu talep etmesi ve belediye meclisinin de halka danışarak, konuya ilişkin uzmanla birlikte bu yönetmeliği geliştirmesi. Bu mimar herkesin kapısını çalıyor; "nasıl bir ışık istiyorlar, neyle güvenli hissediyorlar, ne kadar gerekli, nereler için gerekli" sorularının yanıtlarından bir harita çıkarıyorlar ve gereksiz olan yerler için bir yönetmelik hazırlanmış oluyor. Işık miktarları, istenen düzeyi elde etmek için gereken armatür standartları belirleniyor ve herkese dayatılıyor bu. Elbette içten gelen bir istek olduğu için sorun olmuyor. Bu konuda projeksiyonu Türkiye'ye çevirirsek; biz aydınlatma konusunda çalışmalar yapıyor muyuz?

Emre Güneş: Türkiye'nin temel sorunu plansızlık. Şehir planlaması doğru düzgün yapılmazken şehir aydınlatma planının olmamasından şikâyetçi olmak biraz gerçekdışı duruyor bugün... Türkiye'nin aydınlatmayla ilgili bir başka sorunu da bu yeni kavrama, duruma adapte olmaya çalışırken yaşananlar. Türkiye'de bugün adı geçen en büyük dış aydınlatma örnekleri üç aşağı beş yukarı herkes tarafından şikâyet edilen ve sorunlu görülen olaylar üzerinden oldu. Son beş yılda Boğaz'ın iki yanında ortaya çıkmış örneklerle ilgili sorunlar fazla renk kullanımı, çok parlak olmaları ya da kullanılan renklerin bizim kültürümüzle ilişkisinin olmaması üzerinden. Öte yandan bu uygulamalar son derece teknolojik, yani dünyada kullanılan son teknik ve teknoloji neyse bizde de onlar uygulanıyor. Ama tasarım, plan, program ve ilişkiler arası çözüm demek. Bir plana bağlı olmadan, çeşitli binaların şehirle ilişkisi tanımlanmadan aşırı gelebilecek aydınlatmalara sahip olması elbette doğru değil ancak kısa vadede değişme şansı da az maalesef.


  Şehir merkezindeki ve tam karanlık gökyüzünü farkını gösteren Bortle Karanlık-Gök ölçeği.

Bu konuda heyecanlandığımız bir dönem vardı: 2006 yılında İstanbul'da, Avrupa'da birçok belediyede bulunan, Şehir Enerji ve Aydınlatma Müdürlüğü açıldı. Türkiye'de de bu anlamda ilkti. 4-5 yıl faaliyet de gösterdi. Şehir Aydınlatma Master Planı yapmaya çalıştılar. Bütün bu aydınlatma ile ilgili konuştuğumuz konuların onlara bağlanması gündeme geldi. 2010 Avrupa Kültür Başkenti nedeniyle, o yıl, 6 ya da 7 tarihi binanın planlanarak aydınlatılması gibi bir proje ortayı çıktı. İhaleye çıkıldı, bekletildi, geçen yıl da bu bölüm tümüyle kapandı. Bu anlamda kısa vadede bu durumun değişme şansını maalesef görmüyoruz.

Türkiye geneline bakarsak bir Ankara örneği var ki süreç ilerlediğinde acı sonuçları olduğunu göreceğiz. Çünkü Ankara'da da Büyükşehir Belediye Başkanı bu işlerde birebir kendini sorumlu ve en yetkili addediyor, kararları kendi veriyor. İki yıl önce Şanghay'a gidip "biz Şanghay'ın aydınlatmasını çok beğendik Ankara'ya da aynısını yapacağız" açıklamasını yaptı. Şanghay'ın o renkli, aşırı aydınlatılmış gece siluetiyle Ankara arasındaki ilişki tartışılmalı. Güzel olabilir, hoşa gitmiş olabilir ama kültürel olarak bizim için doğru referans değil. Çünkü kültürel geçmişimizde renk, aşırı renklilik hep kötüyle anılmış. İnsanların yaşamlarında olumlu bir etkisi olmayacağı gibi ışık kirliliğine yol açabilir... Doğru aydınlatmanın özündeki konulardan biri de insanların bu yolla kendilerini iyi hissetmeleridir.

Avrupa'da, Stuttgart, Liverpool gibi şehirlerde en az 10 yıllık sistematik olarak çalışarak bir plan yapılıyor ve o planı uygulayıp sonuçlarını da test ediyorlar. Gece, aydınlatma aracılığıyla, insanların sosyal olarak nerede zaman geçireceğini tanımlıyorsunuz. Onlar masterplanlarını yaparken şehri bölgelere bölüyorlar, bir alışveriş merkezi yaratıyorlar, bir eğlence alanı yaratıyorlar. Şunu hesaplamışlar; bu masterplan şekil alıp gerçekleştikten sonra, yavaş yavaş o tanımladıkları alanda ekonomik yaşamın nasıl bir artış gösterdiğini, orada yaşayan ya da oraya gelen insanların memnuniyetini de ölçmüşler... Bir yatırım yapıyorlar ve dönüşü var. Sosyal ortam ve ekonomik getiri değişiyor.

Gece aydınlatması tasarımıyla ilgili bir başka örnek de Paris yakınındaki küçük bir şehir olan Chartes. Burada her yıl 4 ay boyunca ışık festivali düzenliyorlar ama bilinen anlamda değil. Sanatçılar, 4 ay boyunca her gece önemli binaları ışıkla giydiriyorlar. Giydirilmekten kastım aydınlatılması değil; bir projeksiyon cihazı var, çok büyük sanat görselleri var ve bu görseller değiştirilebiliyor. Örneğin bir kilise ünlü bir ressamın bir resmiyle giydiriliyor. Sözkonusu sürede yakın yerlerden gelen yerel turistin oranı artıyor ve ekonomik katkısı maliyetin çok üzerinde. Turizm açısından bakıldığında ışık bir araç olarak kullanılıyor. Konu temelde ışığın yarattığı bir sosyal ortam ve onun getirdiği ekonomik artılar.


  Geceleri büyük kümeler halinde uzaydan görülen şehir ışıkları.

Plan ve tasarım yoluyla en azla en çoğu elde etmek... Filmde de aydınlatma tasarımcısı "benden aydınlatma tasarımı isteyen müşterime genelde dikkatli olmalarını söylerim, çok ışık isteyene bunu yapmayacağımın altını çok çizerim çünkü aslında aydınlatma tasarımı ya da gereksinim duyduğumuz ışık ‘çok fazla'sı değil en azı.." diyor.

EG: Önemli aydınlatma tasarımcıları arasında şu da konuşuluyor; "aydınlatma tasarımı yaparken karanlık tasarımı yapıyoruz". Bu tasarımda eğilim de doğadan etkilenmeye doğru gidiyor. Homojen ve yaygın ışıklı olmayan; karanlık ve kontrastı bol tasarımlar. Işıkla karanlığı aramak. Çünkü kontrastla karanlık birbirlerini doğuruyorlar. Film de sonunda ışığın tasarlanması gerektiğine gelip dayanıyor.


Emre Güneş ile "City Dark" üzerine...
Aydınlatmanın Sosyo-ekonomik ve Psikolojik boyutu
Konunun Uzmanlarına “Aydınlatma Tasarımı"nı sorduk
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :